-
1 soğuk
بارد -
2 soğuk
بارد [بارِد]Anlamı: ısısı düşük olan -
3 itici
1. بغيض [بَغِيض]Anlamı: soğuk, sevimsiz2. كريه [كَرِيه]Anlamı: soğuk, sevimsiz3. مبغوض [مَبْغُوض]Anlamı: soğuk, sevimsiz4. مذموم [مَذْمُوم]Anlamı: soğuk, sevimsiz5. مستهجن [مُسْتَهْجَن]Anlamı: soğuk, sevimsiz6. مقيت [مَقيت]Anlamı: soğuk, sevimsiz7. مكروه [مَكْرُوه]Anlamı: soğuk, sevimsiz8. ممقوت [مَمْقُوت]Anlamı: soğuk, sevimsiz -
4 ayaz
1. برود [بُرُود]Anlamı: duru, sakin havada çıkan kuru soğuk2. برودة [بُرُودَة]Anlamı: duru, sakin havada çıkan kuru soğuk3. خصر [خَصَر]Anlamı: duru, sakin havada çıkan kuru soğuk4. قر [قُرّ]Anlamı: duru, sakin havada çıkan kuru soğuk5. قرة [قِرَّة]Anlamı: duru, sakin havada çıkan kuru soğuk -
5 lavabo
1. كنيف [كَنِيف]2. مرحاض [مِرْحاض]3. مغتسل [مُغْتَسَل]4. مغسل [مَغْسَل] -
6 palto
1. بالطو [بالْطُو]Anlamı: soğuk havalarda giyilen giysi2. دثار [دِثَار]Anlamı: soğuk havalarda giyilen giysi3. عطاف [عِطَاف]Anlamı: soğuk havalarda giyilen giysi4. معطف [مِعْطَف]Anlamı: soğuk havalarda giyilen giysi -
7 buzdolabı
1. براد [بَرَّاد]2. ثلاجة [ثَلَّاجَة]3. مثلجة [مَثْلَجَة] -
8 dondurucu
1. قارس [قارِس]Anlamı: çok soğuk, çok üşüten2. مبرد [مُبَرِّد]Anlamı: çok soğuk, çok üşüten -
9 ordövr
1. مشهى [مُشَهًّى]2. مقبل [مُقَبِّل] -
10 soğumak
1. برد [بَرَدَ]2. برد [بَرُدَ] -
11 antipatik
منفر [مُنَفِّر]Anlamı: antipati uyandıran, sevimsiz ve soğuk olan kimse -
12 büzülmek
قلص [قَلَصَ]Anlamı: korku, şaşkınlık, soğuk gibi etkenlerle bir kenara sinmek -
13 dondurma
دندرما [دُنْدُرْمَا] -
14 kastar
تنصيل [تَنْصِيل] -
15 kırağı
جليد [جَلِيد]Anlamı: soğuk havalarda, ince buz billûru -
16 kış
شتاء [شِتَاء]Anlamı: yılın en soğuk mevsimi -
17 mayonez
مايونيز [مايُونيز]Anlamı: bir çeşit koyu, soğuk salça -
18 soğukluk
برودة [بُرُودَة]Anlamı: soğuk olma durumu -
19 uyuşmak
1. اتفق [اِتَّفَقَ]Anlamı: uzlaşmak, mutabık kalmak2. انسجم [اِنْسَجَمَ]Anlamı: her konuda birbirine uymak3. توافق [تَوَافَقَ]Anlamı: her konuda birbirine uymak4. خدر [خَدِرَ]Anlamı: soğuk, basınç vb. yüzünden vücudun bir yerinden, duygu ve hareket geçici olarak azalmak -
20 üşütmek
برد [بَرَّدَ]Anlamı: soğuk almak, üşüyüp hasta olmak
См. также в других словарях:
soguk — I, 503 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
soğuk — sf., ğu 1) Isısı düşük olan, sıcak karşıtı Bu el soğuktu ve titriyordu. P. Safa 2) Üşütecek derecede ısısı olan Güneşli, soğuk bir gündü. S. F. Abasıyanık 3) is. Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu Karın soğuğu başka bir tür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk çalmak — soğuk bitkiye zarar vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk ter dökmek (veya basmak) — korku, heyecan anlarında birden terlemek Safinaz kardeşini düşününce soğuk ter döktü. H. E. Adıvar Hele ansızın alnını, bıyıklarının dibini ve ensesini basan soğuk ter, sinsi bir ölüm korkusunu içine yılan gibi akıtıyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk algınlığı — is., tıp Nezle, anjin, bronşit gibi üşütmeden ileri gelen rahatsızlık Hafif bir soğuk algınlığı sebebiyle dışarı çıkmamaya, oteldeki odamda çalışmaya karar verdim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk büfe — is. Bazı toplantılarda, ayakta yenilmek için soğuk yiyecek ve içeceklerle hazırlanmış masa … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk dalgası — is., meteor. Yoğun olarak soğuk havanın art arda gelmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk harp — is., bi Soğuk savaş … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk nevale — is. İnsanlara yaklaşmayan, söz veya davranışları soğuk olan sevimsiz kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk savaş — is. 1) İkinci Dünya Savaşı ndan sonra Doğu ve Batı Bloklarının zaman zaman savaş çıkarma tehditlerinin bütün dünyada yarattığı gerginlik, soğuk harp 2) İki kişi arasında fazla belli edilmeden yaşanan çekişme … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk şaka — is. Hoş karşılanmayan, yersiz nükte veya sözle yapılan şaka Yoo sütnine, bak böyle soğuk şakalar istemem. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük