-
1 агрессивный
-
2 агрессор
-
3 воинственный
savaşçı,saldırgan* * *savaşçı; saldırganвои́нственные племена́ — savaşçı kabileler
вои́нственные пла́ны — saldırgan planlar
-
4 захватчик
istilacı,saldırgan* * *мistilacı; saldırgan -
5 резкий
1) keskinре́зкий хо́лод — keskin soğuk
ре́зкий ве́тер — şiddetli rüzgar
2) keskin, çiğ, sertре́зкий свет — çiğ / keskin ışık
ре́зкий за́пах — keskin koku
ре́зкие тона́ — жив. sert tonlar
3) ( отчетливый) sertре́зкие черты́ лица́ — yüzün sert çizgileri, sert yüz çizgileri
4) ( порывистый - о движениях) keskinре́зкий жест — keskin bir el hareketi
5) (внезапный, значительный) aniре́зкое повыше́ние цен — fiyatların ani / birden fırlaması
6) sert, ters, dürüşt, kırıcıре́зкий отве́т — sert / ters / çiğ bir cevap
ре́зкая кри́тика — sert eleştiri
па́рень стал ре́зким и агресси́вным — oğlan kırıcı ve saldırgan oldu
он (всегда́) был ре́зок с на́ми — bize dürüşt davranırdı
7) sertнаходи́ться в ре́зком противоре́чии с чем-л. — bir şeyle şiddetle çelişmek
столкну́ться с ре́зко́й оппози́цией — sert muhalefetle karşılaşmak
заявле́ние вы́звало о́чень ре́зкую реа́кцию — demeç çok sert tepkilere yol açtı
••ре́зкая и гру́бая игра́ нападе́ния — спорт. forvetlerin kırıcı oynamaları
-
6 удерживать
tutmak* * *несов.; сов. - удержа́ть1) tutmakодно́й руко́й (ты) его́ не уде́ржишь — onu bir elinle tutamazsın
2) врз tutmak, zaptetmekуде́рживать це́ны на высо́ком у́ровне — fiyatları yüksek tutmak
он не уде́ржа́л ло́шадь — atı zaptedemedi
удержа́ть неприя́теля — düşmanın ilerlemesini engellemek / ilerlemesine imkan vermemek
тебя́ же (си́лой) никто́ не уде́рживает! — seni (zorla) tutan yok ki!
пусть е́дут, их никто́ не уде́рживает — onları tutan yok, gitsinler
он так разошёлся / разбушева́лся, что его́ уже́ никто́ бы не уде́ржа́л — bir azdı, bir azdı ki onu artık hiç kimse zaptedemezdi
3) tutmakуде́ржать что-л. в па́мяти — belleğinde tutmak
уде́рживать предмо́стное укрепле́ние — köprübaşını (elinde) tutmak
пока́ агре́ссор уде́рживает захва́ченные зе́мли,... — saldırgan işgal ettiği toprakları elinde tuttukça...
кома́нда удержа́ла за собо́й пе́рвое ме́сто — takım, birinciliğini kimseye kaptırmadı
4) kesmek; tutmakуде́рживать по пять рубле́й из зарпла́ты — ücretinden / maaşından beşer ruble kesmek
удержа́ть пять рубле́й в счет до́лга — beş rubleyi borcuna (mahsuben) tutmak
5) alıkoymakкак бы нам удержа́ть его́ от э́того де́ла? — ne etsek de onu bu işten alıkoysak?
См. также в других словарях:
saldırgan — sf. Başkasına saldıran, yapısında saldırma özelliği olan (devlet, kimse, hayvan), agresif, mütecaviz … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaldırğan — (Gəncə) kiçik şəlalə … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
deli deliyi görünce çomağını saklar — saldırgan kimse, kendisi gibi birine saldırmaktan çekinir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurtla görüşürsen köpeği yanından ayırma — saldırgan biriyle karşılaşacak olan kişi, kendisini koruyacak önlemler almalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
iti an, taşı eline al (veya çomağı hazırla) — saldırgan biriyle karşılaşması olasılığı bulunan kimse, kavgaya hazır olmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
saldırganlık — is., ğı 1) Saldırgan olma durumu 2) Saldırgan bir biçimde davranma Oralar her saldırganlıktan korunmuş Türk kucağı idi. R. E. Ünaydın 3) ruh b. Bireyin kendi düşünce ve davranışlarını dıştaki direnmelere karşı, zorla karşısındakine benimsetme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
agresif — sf., Fr. agressif Saldırgan … Çağatay Osmanlı Sözlük
angut — is., du, hay. b. 1) Ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu (Casarca ferruginea) 2) mec. Ahmak, kaba saba Bu saldırgan angutlar, kuru gürültüden başka bir şey değildir. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
deli gömleği — is. Tehlikeli ve saldırgan delilere giydirilen kolsuz gömlek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gergedan — is., hay. b., Far. kergeden Gergedangillerden, sıcak ülkelerde yaşayan, burnunun üstünde bir veya iki boynuzu bulunan, kalın derili, saldırgan bir hayvan (Rhinoceros inducus) Birleşik Sözler gergedan böceği denizgergedanı Hint gergedanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
jeopolitik — is., ği, top. b., Fr. géopolitique 1) Coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin bir devletin politikası üzerindeki etkisi 2) Bir devlette bir bölgede uygulanan politikayla o yerin coğrafyası arasındaki ilişki 3) Bir devletin saldırgan nitelikteki… … Çağatay Osmanlı Sözlük