-
1 saklamak
vt1) behalten2) aufbewahrenparalarını kasada saklıyor er bewahrt sein Geld im Safe auf3) ( görünmesine engel olmak) versteckenbir şeyi birinden \saklamak etw vor jdm geheim haltenAllah saklasın! Gott bewahre! -
2 saklamak
-
3 şaklamak
şaklamak v/i knallen; klatschen -
4 şaklamak
-
5 saklamak
пря́тать скрыть укрыва́ть ута́ивать храни́ть* * *1) -i беречь, сохранять2) -i хранить, держать3) -i, -den прятать, скрывать, утаивать4) -i, -e приберечь, откладывать, оставлять для кого5) перен. оберегать, защищать••sakla samanı, gelir zamanı — погов. не броса́йся веща́ми ( могут понадобиться)
-
6 saklamak
2) гъэбылъын/гъэпщкIун;(егъэбылъы/ егъэпщкIу)3) (bulunmayacak biçimde saklamak) ГЪЭБЗЭХЫН (ыгъэбзэхыгъ/ игъэбзэхащ, ЕГЪЭБЗЭХ(ы), тумы(/тумп) шIын/ думп щIын5) егъэгъэбылъын/ егъэгъэпщкIун, ЕГЪЭГЪЭБЗЭХЫН, тумы(/тумп) егъэшIын/ думп егъэщIын, егъэушъэфын/ егъэущэхун, егъэбзыщIын -
7 şaklamak
пря́тать скрыть укрыва́ть ута́ивать храни́ть* * *хло́пать, щёлкать, издава́ть треск -
8 saklamak
качыру; яшереп тоту; яшерү -
9 saklamak
хранить, беречь, маскировать, припасать, прятать, скрывать, сохранятьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > saklamak
-
10 saklamak
v. hide, conceal, put out of sight, shelter, bury, keep smth. quiet, keep back, blind, cloak, disguise, enshrine, harvest, hold back, lay down, obscure, plant, put by, screen, secrete, keep snug, stash, stash away, stow away, suffuse, tuck away* * *conceal -
11 saklamak
hilanîn--------hêvişandin--------parastin--------veşartin -
12 saklamak
Saxlamaq; gizlətmək; mühafizə etmək -
13 saklamak
chronić; dochować; konserwować; ochraniać; przechowywać; przesłaniać; taić; ukrywać; utaić; zachowywać; zataić -
14 saklamak
1) В храни́ть, охраня́ть; бере́чь, сохраня́тьAllah saklasın!, Hak saklıya! — упаси́ бог!, сохрани́ бог!, побереги́ Алла́х!
2) В пря́тать, скрыва́ть, укрыва́тьniçin hakikatı saklamalı? — к чему́ скрыва́ть пра́вду?
bu kitabı size sakladım — я отложи́л э́ту кни́гу для вас
-
15 şaklamak
хло́пать; щёлкать, чмо́кать -
16 saklamak
гъэбылъын, ыгъэбылъын -
17 şaklamak
кIыкъ къебгъэIон -
18 saklamak
أبطنأجنأسرأضمرادخراذخربرقعجنحجبحرزحفظحوشخبأخزنخفىدجلدفندمسذخررعىزغزغصانعمىموهوارىورىوفر -
19 saklamak
1. أبطن [أَبْطَنَ]Anlamı: görünmesine engel olmak2. أجن [أَجَنَّ]Anlamı: görünmesine engel olmak3. أسر [أَسَرَّ]Anlamı: görünmesine engel olmak4. أضمر [أَضْمَرَ]Anlamı: görünmesine engel olmak5. ادخر [اِدَّخَرَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek6. اذخر [اِذَّخَرَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek7. برقع [بَرْقَعَ]Anlamı: görünmesine engel olmak8. جن [جَنَّ]Anlamı: görünmesine engel olmak9. حجب [حَجَبَ]Anlamı: görünmesine engel olmak10. حجب [حَجَّبَ]Anlamı: görünmesine engel olmak11. حرز [حَرَزَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek12. حفظ [حَفِظَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek13. حوش [حَوَّشَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek14. خبأ [خَبَّأَ]Anlamı: görünmesine engel olmak15. خزن [خَزَّنَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek16. خزن [خَزَنَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek17. خفى [خَفى]Anlamı: görünmesine engel olmak18. دجل [دَجَّلَ]Anlamı: görünmesine engel olmak19. دفن [دَفَنَ]Anlamı: görünmesine engel olmak20. دمس [دَمَّسَ]Anlamı: görünmesine engel olmak21. ذخر [ذَخَرَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek22. رعى [رَعَى]Anlamı: korumak, muhafaza etmek23. زغزغ [زَغْزَغَ]Anlamı: görünmesine engel olmak24. صان [صانَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek25. موه [مَوَّهَ]Anlamı: görünmesine engel olmak26. وارى [وارَى]Anlamı: görünmesine engel olmak27. ورى [وَرَّى]Anlamı: görünmesine engel olmak28. وفر [وَفَّرَ]Anlamı: korumak, muhafaza etmek29. عمى [عَمَّى]Anlamı: görünmesine engel olmak -
20 saklamak
"to hide, to conceal, to secret, to bury; to disguise; (sýr) to keep, to keep sth back (from); to save, to preserve"
См. также в других словарях:
saklamak — i 1) Elinde bulundurmak, tutmak Okul kitaplarımı saklıyorum. 2) i, de Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymak Paralarını kasada saklıyor. 3) Görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak 4) i, de Bozulmadan doğal durumları ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaklamak — nsz Şak diye ses çıkarmak Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı. F. N. Çamlıbel … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaklamak — uçuklama, patlamak … Beypazari ağzindan sözcükler
sır tutmak (veya saklamak) — bir sırrı açığa vurmamak, başkasına söylememek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü gibi sakınmak (veya saklamak veya esirgemek) — (bir şeyi) bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak Doğru, hakları vardı, koskoca sandalıyla da beraber gömemezdiler ama çok sevdiği, gözü gibi esirgediği ağlarıyla gömebilirlerdi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
HIRS — Saklamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MUHAREZE — Saklamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bir köşeye koymak — saklamak, biriktirmek Yıllardan beri dişinden tırnağından artırdığı, çoluk çocuğunun nafakasından kestiği parayı günün birinde, ben de bu zilletten kurtulurum umuduyla bir köşeye koymuştu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
toktamak — saklamak, bekletmek, ala komak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baturmak — saklamak; batırmak; bağlatnnak II, 73; II I, 192 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
berklemek — saklamak, hapsetmek III, 445, 446bkz: beklemek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini