-
1 sızdırmak
vt2) ( suyu)bu kap suyu sızdırıyor das Gefäß leckt [o ist undicht]3) ( haber) durchsickern lassenbasına bilgi \sızdırmak der Presse Informationen zuspielen4) ( fig)birinden para \sızdırmak jdm Geld abzapfen -
2 sızdırmak
-
3 sızdırmak
v. leak, leak out, drip, ooze, chisel, drag out, effuse, exude, percolate, suck, take in, transpire, wheedle smth. out of smb.--------sızdırmak (para)v. work* * *leak -
4 sızdırmak
1) распространя́ть, доводи́ть до све́дения, разглаша́ть2) фильтрова́ть3) арго вымога́ть де́ньгиhaylaz çocuk babasından para sızdırıyor — сын-безде́льник вымога́ет у отца́ де́ньги
-
5 sızdırmak
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > sızdırmak
-
6 sizdirmak
кIэгъэжъун/ щIэгъэвын -
7 sızdırmak
псы чъэIбзэн -
8 sızdırmak
قطرنشرنضح -
9 sızdırmak
1. قطر [قَطَّرَ]2. نشر [نَشَرَ]Anlamı: duyurmak, yaymak3. نضح [نَضَحَ]Anlamı: sızmasına yol açmak -
10 sızdırmak
"to leak, to ooze out; to squeeze; to leak, to make known" -
11 sızdırmak
"1. /ı/ to cause (something) to leak, trickle, or ooze out. 2. /ı/ to clarify (something) by melting and straining. 3. /ı/ to let (a secret) leak out. 4. /ı/ to squeeze or wangle (money) out of someone; to squeeze or wangle money out of (someone). 5. /ı, a/ to cause (people) to infiltrate (a place). 6. /ı/ (for too much liquor) to cause (someone) to pass out." -
12 bilgi sızdırmak
v. draw information -
13 para sızdırmak
v. bleed, bleed smb., shake down, clean out, squeeze, blackmail, gouge, tap, touch -
14 zorla sızdırmak
v. winkle out -
15 para sızdırmak
етыгъон, тыгъон -
16 haber sızdırmak
to leak information -
17 para sızdırmak
to squeeze money out of sb, to bleed, to extort money -
18 para
де́ньги (мн)* * *1) де́ньги; моне́таpara basmak — печа́тать де́ньги, чека́нить моне́ту
para biriktirmek — копи́ть де́ньги
para bozmak — разменя́ть де́ньги
para çekmek — а) забра́ть де́ньги (из банка и т. п.); б) вымога́ть у кого-л. де́ньги
paraya çevirmek — ком. превраща́ть в де́ньги, реализова́ть акти́вы продава́ть
para çıkarmak — а) печа́тать / выпуска́ть де́ньги; б) отпра́вить де́ньги (кому-л. почтой или через банк)
para sını çıkarmak — оправда́ть расхо́ды
para çıkışmamak — не сходи́ться - с предыду́щей су́ммой ( при подсчёте)
paradan çıkmak — издержа́ться, поистра́титься
parayı denize atmak — расточа́ть, тра́тить зря, мота́ть, транжи́рить
para dökmek — потра́тить де́ньги на что
para dönmek — вести́ дела́ за взя́тку, получа́ть взя́тку
para getirmek — приноси́ть дохо́д / при́быль
para kesmek — а) печа́тать де́ньги; б) загреба́ть больши́е де́ньги, мно́го зарабо́тать
para kırmak разг. — зашиба́ть деньгу́
parasıyla rezil olmak — пропа́сть да́ром - о вло́женных / потра́ченных де́ньгах
para sızdırmak / koparmak — вымога́ть де́ньги
parasını sokağa atmak — выбра́сывать де́ньги на ве́тер
para tutmak — эконо́мить; копи́ть де́ньги
paranın üstü — сда́ча
para üstü kalsın! — сда́чи не на́до!
para yapmak — де́лать де́ньги, нажива́ть состоя́ние
para yatırmak — ком. вкла́дывать де́ньги, инвести́ровать капита́л
para yedirmek — а) зря потра́тить де́ньги; б) потра́тить де́ньги на взя́тки, дава́ть взя́тки
para yemek — а) расточа́ть / прома́тывать де́ньги; б) тра́тить казённые де́ньги, де́лать растра́ту
parasını yemek — жить за чужо́й счёт
bozuk para — ме́лочь
bu işin parasında değilim — меня́ не интересу́ет де́нежная сторона́ э́того де́ла
ufak para — ме́лкие де́ньги
2) уст. пара́ (сороковая часть куруша)••para parayı çeker — посл. де́ньги к деньга́м
- kaç para eder?parayı veren düdüğü çalar — посл. кто пла́тит [де́ньги], тот и зака́зывает му́зыку
- vaatleri kaç para eder ki!
- para etmemek
- beş para etmez
- ilâç para etmedi -
19 sır
сэр (м)* * *I1) глазу́рь2) амальга́ма ( для зеркал)II удв. -rrı1) та́йна, секре́тsırrı açığa vurmak — разглаша́ть та́йну
sır açmak — откры́ть / разгласи́ть та́йну / секре́т
sır tutmak / saklamak — храни́ть та́йну; держа́ть в та́йне
sır vermek / sızdırmak — разглаша́ть та́йну / секре́т
askerî sır — вое́нная та́йна
devlet sırrı — госуда́рственная та́йна
ekonomik sırlar — секре́тные све́дения экономи́ческого хара́ктера
meslek sırrı — профессиона́льная та́йна
2) та́йна (чего-л.), непостижи́мое явле́ние; то, что не по́знаноsırrını çözmek — разгада́ть секре́т, пости́чь та́йну чего
doğanın sırları birer birer çözülüyor — та́йны приро́ды постепе́нно раскрыва́ются
••- sırra kadem basmak -
20 sızdırılmak
страд. от sızdırmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
sızdırmak — i 1) Sızmasına yol açmak Bu küp suyu sızdırıyor. Son kadeh adamı sızdırdı. 2) Haber, sır vb.ni duyurmak, yaymak Seyahat muamelen tamam oluncaya kadar kimseye bir şey sızdırmayacağım. H. Taner 3) Eritip süzerek temiz bir duruma getirmek 4) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sır vermek (veya sızdırmak) — bir sırrı açığa vurmak, başkasına söylemek Mustafa dışarı sır sızdırmıyordu lakin üzüntüden de eriyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
para sızdırmak (veya koparmak) — zorlayarak veya kandırarak birinden para almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sızgurmak — sızdırmak, eritm ek; arıklatmlak, zayıflatmak II, 188 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sızıtmak — sızdırmak, I, 374; II, 305, 306 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
akmak — den, ar 1) Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. S. F. Abasıyanık 2) Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek Üstünden sular akıyor. 3) Sıvı bir madde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçırmak — i 1) Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak 2) Bir işi belirlenen zamanda yapamamak Maçı kaçırdım. 3) nsz Zor kullanarak yanında götürmek Kız kaçırmak. 4) Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek Fırsatı kaçırdım. 5) Yararlanamamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sızdırma — is. Sızdırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sızırmak — i Sızdırmak, süzmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
terlemek — nsz 1) Ter çıkarmak, ter dökmek 2) İçindeki suyu ter biçiminde sızdırmak Testi terliyor. 3) Bir şeyin üzerinde buhar olarak yoğunlaşmak Camlar terledi. 4) mec. Bir iş yaparken yorulmak veya o işi çok emek harcayarak güçlükle başarmak Bir saat… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yontmak — i, ar 1) Bir şeye istenilen biçimi vermek için dış bölümünü keskin bir araçla biçmek, kesmek Boş zamanlarında tahta kaşık, kepçe yontar, geçimini bunları satarak sağlardı. N. Araz 2) mec. Bir kimsenin azar azar parasını çekmek, birinden para… … Çağatay Osmanlı Sözlük