Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

sıkıntı

  • 101 كربة

    كُرْبَة
    1. mutsuzluk
    2. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    3. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    4. mahzunluk
    5. depresyon
    6. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    7. kahır
    8. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    9. eziyet
    Anlamı: aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü
    10. işkence
    Anlamı: eziyet
    11. elem
    Anlamı: dert, acı
    12. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    13. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    14. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    15. keder
    Anlamı: acı
    16. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    17. ezinç
    Anlamı: şiddetli acı ve sıkıntı, azap
    18. teessür
    Anlamı: üzülme
    19. acıma
    Anlamı: acımak işi
    20. eza
    Anlamı: üzme, sıkıntı verme
    21. ağrı
    22. acı

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > كربة

  • 102 kolay

    1. سهل [سَهُلَ]
    Anlamı: sıkıntı çekmeden, zahmetsiz
    2. سهل [سَهْل]
    Anlamı: sıkıntı çekmeden, zahmetsiz
    3. مبسط [مُبَسَّط]
    Anlamı: sıkıntı çekmeden, zahmetsiz
    4. متيسر [مُتَيَسِّر]
    Anlamı: sıkıntı çekmeden, zahmetsiz
    5. هين [هَيِّن]
    Anlamı: sıkıntı çekmeden, zahmetsiz
    6. يسير [يَسِير]
    Anlamı: sıkıntı çekmeden, zahmetsiz

    Türkçe-Arapça Sözlük > kolay

  • 103 بث

    I
    بَثّ
    1. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    2. emisyon
    Anlamı: yayma, neşretme
    3. korku
    Anlamı: kaygı, üzüntü
    4. mutsuzluk
    5. yayım
    6. merak
    Anlamı: kaygı, tasa
    7. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    8. depresyon
    9. mahzunluk
    10. efkârlanmak
    Anlamı: tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek
    11. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    12. kahır
    13. elem
    Anlamı: dert, acı
    14. işkence
    Anlamı: eziyet
    15. eziyet
    Anlamı: aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü
    16. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    17. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    18. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    19. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    20. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    21. ezinç
    Anlamı: şiddetli acı ve sıkıntı, azap
    22. enformasyon
    Anlamı: haber alma, danışma
    23. teessür
    Anlamı: üzülme
    24. beyan
    Anlamı: söyleme, bildirme
    25. ilâncılık
    26. yayın
    Anlamı: basılıp dağıtılan veya radyo televizyon ile halka sunulan şey, neşriyat
    27. acı
    II
    بَثَّ
    sermek

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > بث

  • 104 شجب

    شَجَب
    1. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    2. mutsuzluk
    3. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    4. depresyon
    5. mahzunluk
    6. kasvet
    Anlamı: sıkıntı, iç sıkıntısı
    7. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    8. efkârlanmak
    Anlamı: tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek
    9. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    10. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    11. kahır
    12. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    13. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    14. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    15. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    16. keder
    Anlamı: acı
    17. teessür
    Anlamı: üzülme

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > شجب

  • 105 شجن

    I
    شَجَن
    1. mutsuzluk
    2. korku
    Anlamı: kaygı, üzüntü
    3. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    4. merak
    Anlamı: kaygı, tasa
    5. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    6. kısım
    7. depresyon
    8. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    9. seksiyon
    Anlamı: bölüm
    10. mahzunluk
    11. kasvet
    Anlamı: sıkıntı, iç sıkıntısı
    12. efkârlanmak
    Anlamı: tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek
    13. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    14. branş
    Anlamı: dal, kol
    15. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    16. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    17. kahır
    18. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    19. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    20. keder
    Anlamı: acı
    21. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    22. teessür
    Anlamı: üzülme
    23. kol
    24. dal
    II
    شَجَنَ
    1. kahretmek
    Anlamı: çok üzmek
    2. incitmek
    Anlamı: kırmak, üzmek
    3. zehretmek
    4. üzmek
    شَجِنَ
    1. tasa
    Anlamı: üzüntü
    2. dertlenmek

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > شجن

  • 106 شجو

    شَجْو
    1. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    2. mutsuzluk
    3. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    4. mahzunluk
    5. kasvet
    Anlamı: sıkıntı, iç sıkıntısı
    6. depresyon
    7. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    8. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    9. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    10. kahır
    11. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    12. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    13. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    14. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    15. keder
    Anlamı: acı
    16. teessür
    Anlamı: üzülme

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > شجو

  • 107 عذاب

    عَذَاب
    1. acılık
    Anlamı: dokunaklılık, kederlilik
    2. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    3. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    4. kahır
    5. elem
    Anlamı: dert, acı
    6. işkence
    Anlamı: eziyet
    7. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    8. eziyet
    Anlamı: aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü
    9. ezinç
    Anlamı: şiddetli acı ve sıkıntı, azap
    10. eza
    Anlamı: üzme, sıkıntı verme
    11. acıma
    Anlamı: acımak işi
    12. ağrı
    13. acı

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > عذاب

  • 108 غصة

    غُصَّة
    1. mutsuzluk
    2. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    3. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    4. kasvet
    Anlamı: sıkıntı, iç sıkıntısı
    5. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    6. mahzunluk
    7. depresyon
    8. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    9. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    10. kahır
    11. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    12. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    13. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    14. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    15. teessür
    Anlamı: üzülme

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > غصة

  • 109 غم

    I
    غَمّ
    1. mutsuzluk
    2. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    3. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    4. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    5. mahzunluk
    6. kasvet
    Anlamı: sıkıntı, iç sıkıntısı
    7. depresyon
    8. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    9. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    10. kahır
    11. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    12. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    13. keder
    Anlamı: acı
    14. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    15. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    II
    غَمَّ
    1. kahretmek
    Anlamı: çok üzmek
    2. korkutmak
    3. incitmek
    Anlamı: kırmak, üzmek
    4. zehretmek
    5. üzmek

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > غم

  • 110 غمة

    غُمَّة
    1. mutsuzluk
    2. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    3. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    4. depresyon
    5. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    6. mahzunluk
    7. kasvet
    Anlamı: sıkıntı, iç sıkıntısı
    8. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    9. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    10. kahır
    11. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    12. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    13. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    14. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    15. teessür
    Anlamı: üzülme

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > غمة

  • 111 كآبة

    كَآبَة
    1. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    2. mutsuzluk
    3. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    4. mahzunluk
    5. depresyon
    6. kasvet
    Anlamı: sıkıntı, iç sıkıntısı
    7. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    8. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    9. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    10. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    11. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    12. kahır
    13. keder
    Anlamı: acı
    14. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    15. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > كآبة

  • 112 كأداء

    كَأْداء
    1. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    2. mutsuzluk
    3. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    4. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    5. mahzunluk
    6. kasvet
    Anlamı: sıkıntı, iç sıkıntısı
    7. depresyon
    8. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    9. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    10. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    11. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    12. kahır
    13. keder
    Anlamı: acı
    14. teessür
    Anlamı: üzülme

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > كأداء

  • 113 مضض

    مَضَض
    1. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    2. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    3. eziyet
    Anlamı: aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü
    4. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    5. işkence
    Anlamı: eziyet
    6. elem
    Anlamı: dert, acı
    7. kahır
    8. ezinç
    Anlamı: şiddetli acı ve sıkıntı, azap
    9. eza
    Anlamı: üzme, sıkıntı verme
    10. acıma
    Anlamı: acımak işi
    11. ağrı
    12. acı

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > مضض

  • 114 هم

    I
    هَمّ
    1. mutsuzluk
    2. korku
    Anlamı: kaygı, üzüntü
    3. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    4. açar
    Anlamı: yemekten önce içilen alkollü içki, aperitif
    5. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    6. merak
    Anlamı: kaygı, tasa
    7. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    8. depresyon
    9. kasvet
    Anlamı: sıkıntı, iç sıkıntısı
    10. mahzunluk
    11. efkârlanmak
    Anlamı: tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek
    12. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    13. kahır
    14. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    15. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    16. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    17. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    18. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    19. murat
    Anlamı: istek, dilek
    20. keder
    Anlamı: acı
    21. teessür
    Anlamı: üzülme
    22. gaye
    Anlamı: amaç, hedef
    23. garaz
    Anlamı: hedef, amaç, maksat
    24. erek
    Anlamı: amaç, gaye, maksat, hedef
    25. üzülmek
    Anlamı: üzüntü duymak, kaygılanmak
    26. özen
    II
    هَمَّ
    1. kahretmek
    Anlamı: çok üzmek
    2. korkutmak
    3. incitmek
    Anlamı: kırmak, üzmek
    4. zehretmek
    5. ırgalamak
    Anlamı: ilgilendirmek
    6. üzmek
    هِمّ
    1. kartaloz
    Anlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin
    2. kartaloş
    Anlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > هم

  • 115 distress

    n. üzüntü, dert, acı, ızdırap, felâket, sıkıntı; tehlike (gemi); haciz
    ————————
    v. üzmek, acı vermek; sıkmak, endişelendirmek; haczetmek, el koymak
    * * *
    1. sıkıntı 2. sıkıntı ver (v.) 3. sıkıntı (n.) 4. ızdırap
    * * *
    [di'stres] 1. noun
    1) (great sorrow, trouble or pain: She was in great distress over his disappearance; Is your leg causing you any distress?; The loss of all their money left the family in acute distress.) acı, ıstırap
    2) (a cause of sorrow: My inability to draw has always been a distress to me.) üzüntü kaynağı, dert
    2. verb
    (to cause pain or sorrow to: I'm distressed by your lack of interest.) acı vermek, ıstırap çektirmek
    - distressingly

    English-Turkish dictionary > distress

  • 116 inconvenience

    n. rahatsızlık, külfet, uygun olmama, zahmet, sıkıntı, sakınca, rahatsız eden kimse, sıkıntı veren şey, mahzur
    ————————
    v. sıkıntı vermek, rahatsız etmek, zahmet vermek
    * * *
    1. zorlaştır (v.) 2. zorluk (n.)
    * * *
    noun ((something which causes) trouble or difficulty: He apologized for the inconvenience caused by his late arrival.) sıkıntı, zahmet

    English-Turkish dictionary > inconvenience

  • 117 ألم

    I
    أَلَّمَ
    1. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    2. incitmek
    Anlamı: kırmak, üzmek
    3. çırpınmak
    4. sancımak
    Anlamı: sancı vermek, ağırmak
    5. üzmek
    6. acıtmak
    7. ağrıtmak
    II
    أَلَم
    1. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    2. acılık
    Anlamı: dokunaklılık, kederlilik
    3. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    4. sızı
    5. sancı
    6. ağrı
    7. dert
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > ألم

  • 118 بؤس

    بُؤْس
    1. üzgünlük
    Anlamı: neşesizlik, üzgün olma durumu
    2. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    3. mutsuzluk
    4. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    5. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    6. depresyon
    7. mahzunluk
    8. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    9. kahır
    10. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    11. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    12. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    13. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    14. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    15. teessür
    Anlamı: üzülme

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > بؤس

  • 119 تجهم

    تَجَهُّم
    1. somurtkanlık
    2. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    3. mutsuzluk
    4. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    5. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    6. mahzunluk
    7. depresyon
    8. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    9. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    10. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    11. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > تجهم

  • 120 ترح

    I
    تَرَح
    1. korku
    Anlamı: kaygı, üzüntü
    2. üzgünlük
    Anlamı: neşesizlik, üzgün olma durumu
    3. mutsuzluk
    4. üzgü
    Anlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı
    5. ezgi
    Anlamı: üzüntü, sıkıntı
    6. merak
    Anlamı: kaygı, tasa
    7. azap
    Anlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı
    8. mahzunluk
    9. depresyon
    10. efkârlanmak
    Anlamı: tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek
    11. gaile
    Anlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    12. endişe
    Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
    13. kahır
    14. gam
    Anlamı: tasa, kaygı, üzüntü
    15. hüzün
    Anlamı: gönül üzgünlüğü, keder, gam
    16. keder
    Anlamı: acı
    17. kasavet
    Anlamı: üzüntü, tasa
    18. kaygı
    Anlamı: üzüntü, tasa
    19. teessür
    Anlamı: üzülme
    II
    تَرِح
    1. mutsuz
    Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht
    2. yaslı
    Anlamı: yas tutan
    3. kasvetli
    Anlamı: iç sıkıcı, sıkıntılı
    4. neşesiz
    Anlamı: üzgün, düşünceli
    5. mahzun
    Anlamı: üzgün, üzüntülü
    6. efkârlı
    Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
    7. depresif
    8. melül
    Anlamı: üzgün
    9. gamlı
    Anlamı: kaygılı, tasalı
    10. hüzünlü
    11. kaygılı
    12. kasavetli
    Anlamı: üzüntülü, tasalı
    13. üzüntülü
    Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
    14. zavallı
    Anlamı: acınacak kadar kötü durumda bulunan, mutsuz
    15. bedbaht
    Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
    16. dertli
    تَرَّحَ
    1. kahretmek
    Anlamı: çok üzmek
    2. korkutmak
    3. incitmek
    Anlamı: kırmak, üzmek
    4. zehretmek
    5. üzmek

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > ترح

См. также в других словарях:

  • sıkıntı — is. 1) İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı. P. Safa 2) Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • šikinti — šìkinti ( yti K), ina, ino tr. K, Rtr, Š, NdŽ, KŽ, Vkš vlg. 1. caus. šikti 1: Ans vaiką šikina iš vakaro J. ^ Padirbsi, ne šunį šikysi LTR(Šmn). 2. leisti, kad apšiktų: Rūbų an pečiaus musiom nešìkinkit Ds. 3. Kv prk. prižiūrėti, laikyti,… …   Dictionary of the Lithuanian Language

  • sıkıntı çekmek — zorluk veya yoksulluk içinde yaşamak İki ateş arasında epeyce sıkıntı çektik. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıkıntı basmak — çok sıkılmak, can sıkıntısı duymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıkıntı vermek — tedirgin etmek, bunaltmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bun — sıkıntı …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • başağrısı olmak — sıkıntı vermek, uğraştırmak Efendim nemize lazım, sonra size başağrısı olur. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gaile açmak — sıkıntı yaratmak, üzüntü vermek Devletin başına sayısız gaileler açmak yolunda hiçbir fırsatı kaçırmadı. S. Ayverdi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kambur üstüne kambur (veya kambur kambur üstüne) — sıkıntı ve tersliklerin üst üste geldiğini anlatan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • meşakkat çekmek — sıkıntı içinde olmak Elazığ a kadar çektiği yol meşakkatlerini anlatıyor. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • taciz etmek — sıkıntı vermek, rahatsız etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»