Перевод: со всех языков на эстонский

с эстонского на все языки

rihtima

См. также в других словарях:

  • aborda — is., den., İt. abborda Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller aborda etmek aborda olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bindirmek — i, e 1) Bir kimseyi bir şeyin üzerine çıkartmak, oturtmak veya içine yerleştirmek, binmesini sağlamak Kadınlar çocuklarını bayram yerinde bir salıncağa, bir atlıkarıncaya bindirmişlerdi. O. C. Kaygılı 2) e Taşıt, ön tarafından başka bir taşıta… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dalga — is. 1) Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket Rıhtıma vuran dalgaların temposu da içimdeki ölçüye uyuyor. H. Taner 2) Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iki geçeli — zf. Karşılıklı iki sıra olarak ... ve derhâl erkek hizmetçiler rıhtıma seğirtir, iki geçeli dizilir, divan durur. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ipekli — sf. İpekten yapılmış veya içinde ipek bulunan (kumaş) İpekli bir kumaş yırtar gibi suları yararak rıhtıma doğru geliyordu. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iskele babası — is. 1) Yanaşan gemileri bağlamak için rıhtıma konmuş dökme demir veya betondan silindir 2) argo İşe yaramaz, sorumsuz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karınlamak — e, den. Gemi yanını dayamak Gemi rıhtıma karınlamış …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • koltuk — is., ğu 1) Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı. H. E. Adıvar 2) Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye Ta yan beline kadar gömüldüğü… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • motor — is., Fr. moteur 1) Herhangi bir enerjiyi mekanik enerjiye dönüştüren düzenek Taşındıkları kamyon önünde durunca motorun patırtısı kesildi. N. Cumalı 2) Akaryakıtla işleyen deniz aracı Rıhtıma varabildiği zaman vapura gidecek olan son motor… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vermek — i, e, ir 1) Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. Ö. Seyfettin 2) Bırakmak veya bağışlamak Hırsımdan bazılarına bedava verdim, alın götürün,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yelken — is., den. 1) Rüzgâr gücünden yararlanarak geniş bir yüzey oluşturacak biçimde yan yana dikilen ve teknenin direğine uygun bir biçimde takılarak onu hareket ettiren kumaş veya şeritlerin tümü Rıhtıma kurumak üzere yelkenler serilmişti. S. F.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»