-
1 parlamak
-
2 parlamak
-
3 parlamak
1) блесте́ть, сверка́ть, сия́ть; блиста́тьayna gibi parlamak — блесте́ть как зе́ркало
gözleri parladı — его́ глаза́ заблесте́ли
2) воспламеня́ться, вспы́хивать, загора́тьсяbenzin parladı — бензи́н вспы́хнул
3) вспыли́ть, разгне́ваться, вы́йти из себя́; вспы́хнутьhiddetle parlamak — вспы́хнуть от гне́ва
4) прославля́ться, приобрета́ть значе́ние (авторите́т)falan az zamanda parlayıverdi — он просла́вился за коро́ткий срок
-
4 parlamak
блесте́ть блиста́ть сверка́ть сия́ть я́рко сия́ть* * *1) блесте́ть, сверка́ть, сия́тьayna gibi parlamak — блесте́ть как зе́ркало
gözleri parladı — его́ глаза́ заблесте́ли
2) воспламеня́ться, вспы́хивать, загора́ться3) просла́виться, приобрести́ авторите́т4) перен. вспы́хивать, выходи́ть из себя́sinirlidir, çabucak parlar — он не́рвный, момента́льно вспы́хивает
-
5 parlamak
гөлт итү; кызу; ялтыру -
6 parlamak
вспыхивать, загореться, блестетьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > parlamak
-
7 parlamak
v. deflagrate, shine, blaze, twinkle, gleam, sparkle, flare up, loose off at, beam, blink, coruscate, flash, fulminate, glare, glint, glisten, glitter, glow, light up, lighten, shine out, smile* * *shine -
8 parlamak
biriqîn--------teyisîn--------çirûsîn -
9 parlamak
Parlamaq -
10 parlamak
świecić -
11 parlamak
цIыун, лыдын -
12 parlamak
λάμπω, ακτινοβολώ. αναφλέγομαι -
13 parlamak
أومضافترالتمعبرقتألقترقرقتلألألألألاحلمعومض -
14 parlamak
1. أومض [أَوْمَضَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak2. افتر [اِفْتَرَّ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak3. التمع [اِلْتَمَعَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak4. برق [بَرَقَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak5. تألق [تَأَلَّقَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak6. ترقرق [تَرَقْرَقَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak7. تلألأ [تَلَأْلَأَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak8. لألأ [لَأْلَأَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak9. لاح [لاحَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak10. لمع [لَمَعَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak11. ومض [وَمَضَ]Anlamı: güçlü ışık çıkarmak -
15 parlamak
"to shine, to gleam, to glitter, to brighten, to blaze, to glint, to glisten, to sparkle; to flare up, to flame up; to acquire influence" -
16 parlamak
"1. to shine; to gleam; to glisten. 2. to flare, flare up, flame up, burst into flame. 3. to flare up (in anger). 4. to shine; to become eminent; to display brilliance. " -
17 parlamak
parlamaq -
18 parlamak
zářit -
19 parlamak, işildamak
ЛЫДЫН, КЪЭЛЫДЫН, цІыун/ цІуун, къэцІыун/ къэцІуун, жъыун, къэжъыун, шІэтын, къэшІэтын, БЛЕСТЕТЬ, ЗАСВЕРКАТЬ -
20 daha çok parlamak
v. outshine
См. также в других словарях:
parlamak — nsz 1) Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; / O benimdir, o benim milletimindir ancak. M. A. Ersoy 2) Bir ışık kaynağından gelen ışınları yansıtmak Ayna parlıyor. 3) Tutuşup alev çıkarmak Pof diye gaz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alev gibi parlamak — canlı, ışıl ışıl olmak Gözleri siyah bir alev gibi parlıyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıldızı parlamak — başarı yönünden herkesin dikkatini çekecek bir duruma gelmek, ün kazanmak Yeni Dâhiliye Nazırı Zati Bey in yıldızı parladıkça Zaptiye Nazırı Selim Paşa nın ikbali sönmeye yüz tuttu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği parlamak — coşmak, heyecanlanmak Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır adam olmalı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözleri parlamak — gözlerinde sevinç ve istek belirmek İki kere gidip geldikten sonra gözleri parladı, evi bulmuştu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
HEFAFE — Parlamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
REHREHE — Parlamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yalanlamak — parlamak, direhşan olmak; yalvarmak, rica etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaldıramak — parlamak, direhşan etmek, uzakdan şâşâli görünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılamak — parlamak, alevlendirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
IDAE — Parlamak veya parlatmak. Ruşen etmek veya ruşen olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük