-
1 parlamak
v. deflagrate, shine, blaze, twinkle, gleam, sparkle, flare up, loose off at, beam, blink, coruscate, flash, fulminate, glare, glint, glisten, glitter, glow, light up, lighten, shine out, smile* * *shine -
2 parlamak
"to shine, to gleam, to glitter, to brighten, to blaze, to glint, to glisten, to sparkle; to flare up, to flame up; to acquire influence" -
3 parlamak
"1. to shine; to gleam; to glisten. 2. to flare, flare up, flame up, burst into flame. 3. to flare up (in anger). 4. to shine; to become eminent; to display brilliance. " -
4 daha çok parlamak
v. outshine -
5 gözleri parlamak
v. beam, eyes be bright with desire, beam on smb., beam upon smb. -
6 kesik kesik parlamak
v. glisten -
7 titrek parlamak
v. twinkle -
8 titreyerek parlamak
v. wink -
9 titreşerek parlamak
v. blink -
10 yıldızı parlamak
v. be in the ascendant, be in the ascendent, blaze, flash, flourish -
11 üzerine parlamak
v. shine upon -
12 parıl parıl parlamak
to shine brightly -
13 yıldızı parlamak
to be lucky, to boom -
14 parlamamak
v. (neg. form of parlamak) deflagrate, shine, blaze, twinkle, gleam, sparkle, flare up, loose off at, beam, blink, coruscate, flash, fulminate, glare, glint, glisten, glitter, glow, light up, lighten, shine out, smile -
15 parıl parıl
"gleamingly; flashingly, glitteringly; sparklingly. - parlamak to shine brightly, gleam; to glitter." -
16 yıldız
1. star. 2. (one´s) star, (one´s) fortune. 3. star performer, star. 4. asterisk, star (reference mark). 5. naut. north. 6. naut. north wind. - akmak/kaymak/uçmak for a shooting star to fall. - anasonu star aniseed, badian. -ına bakmak /ın/ to tell (someone´s) fortune. - barışıklığı (two people´s) getting along well with each other. -ları barışmak to get along well with each other. -ı dişi (someone) who is well liked by everybody. -ı düşkün ill-starred, unlucky. - günü astr. sidereal day. - işareti asterisk, star (reference mark). -ı parlamak for (one´s) star to be on the rise, for fortune to be on one´s side. -ları saymak to be unable to sleep at night. -ı sönmek 1. to fall from favor. 2. (for a once-famous person) to become forgotten. - tabya mil. star-shaped fort. - yılı astr. sidereal year.
См. также в других словарях:
parlamak — nsz 1) Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; / O benimdir, o benim milletimindir ancak. M. A. Ersoy 2) Bir ışık kaynağından gelen ışınları yansıtmak Ayna parlıyor. 3) Tutuşup alev çıkarmak Pof diye gaz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alev gibi parlamak — canlı, ışıl ışıl olmak Gözleri siyah bir alev gibi parlıyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıldızı parlamak — başarı yönünden herkesin dikkatini çekecek bir duruma gelmek, ün kazanmak Yeni Dâhiliye Nazırı Zati Bey in yıldızı parladıkça Zaptiye Nazırı Selim Paşa nın ikbali sönmeye yüz tuttu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği parlamak — coşmak, heyecanlanmak Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır adam olmalı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözleri parlamak — gözlerinde sevinç ve istek belirmek İki kere gidip geldikten sonra gözleri parladı, evi bulmuştu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
HEFAFE — Parlamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
REHREHE — Parlamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yalanlamak — parlamak, direhşan olmak; yalvarmak, rica etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaldıramak — parlamak, direhşan etmek, uzakdan şâşâli görünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılamak — parlamak, alevlendirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
IDAE — Parlamak veya parlatmak. Ruşen etmek veya ruşen olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük