-
1 parıldamak
vi1) schimmern2) ( parlamak) glänzen, leuchten, strahlenpırıl pırıl \parıldamak kraftvoll leuchten -
2 parıldamak
parıldamak v/i funkeln, glänzen, strahlen; fig sich entfalten, voranschreiten -
3 parıldamak
блесте́ть; сверка́ть, блиста́ть тж. перен. -
4 parıldamak
ялтыру; яну -
5 parıldamak
v. shine, sparkle, glitter, gleam, twinkle, glance, glimmer, scintillate, shimmer -
6 parıldamak
çirisîn--------çirûsîn -
7 parıldamak
Parıldamaq -
8 parıldamak
błyskać; błysnąć; błyszczeć -
9 parıldamak
блиста́ть; блесте́ть, сверка́ть, сия́ть, искри́тьсяgüneş vurunca, camlar parıldar — стёкла блестя́т, когда́ в них игра́ет со́лнце
-
10 parıldamak
лыдын, мэлыды, цIыун, мэцIыу, жъыун, мэжъыу шэm -
11 parıldamak
لمعومض -
12 parıldamak
-
13 parıldamak
to gleam, to glitter, to twinkle, to flash, to glisten, to glimmer, to glint -
14 parıldamak
"to gleam; to flash, glitter; to sparkle; to twinkle." -
15 twinkle parildamak
parilti -
16 błyskać
parıldamak -
17 błysnąć
parıldamak -
18 błyszczeć
parıldamak -
19 blinken
parıldamak -
20 flimmern
parıldamak
См. также в других словарях:
parıldamak — nsz 1) Işık saçmak, parlamak Suların kenarında Sarayburnu içli, hisli ve sırlı bir nur içinde parıldar. A. Ş. Hisar 2) mec. Gelişmek, yükselmek İnsan sanatında ilerledikçe parıldar. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
işnamak — parıldamak, çakmak, yıldırım çakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
İLTİMA' — Parıldamak. Işıldamak. * Kapıp almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
balkımak — nsz, hlk. 1) Parlamak, parıldamak 2) Şimşek çakmak 3) Su halkalanmak, dalgalanmak 4) Organ, kesik kesik ağrımak, sancımak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakmak — 1. i, e, ar 1) Vurarak sokup yerleştirmek Çiviyi tahtaya çakmak. 2) Çivi ile tutturmak İsa nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı. F. R. Atay 3) Kazık çakıp hayvan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gümüşlenmek — nsz 1) Gümüşle kaplanmak 2) mec. Gümüş gibi parıldamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ışıldamak — nsz Titrek, parlak bir ışık saçmak, parıldamak Kızın yolunu beklerken karardıklarını, gölgelendiklerini, sonra kız gelince sevinçle ışıldadıklarını görmüştü. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
parıldama — is. Parıldamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalabımak — nsz, hlk. 1) Parıldamak, parlamak, ışıldamak 2) Şimşek çakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanmak — nsz, ar 1) Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir... Anayasa 2) Ateş durumuna geçmek, tutuşmak Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı. 3) Isı, ışık veren… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıldıramak — nsz, hlk. Parıldamak Yaz gecesi semalarında yıldırayan şimşekler gibi. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük