-
81 beam
isik, isin, isik demeti; tek yönde yollanan radyo dalgalari, sinyal, dalga; sevimli ve içten bakis, gülüs; putrel, kiris, hatil, mertek, direk; terazi kolu; isik, isin, demet, huzme; kemere; levent, isildamak, parlamak, parildamak; gülümsemek; (radyo, tel -
82 flash
(isik) birden parlamak, (simsek gibi) çakmak; parlamak, isildamak, parildamak; (telgraf, radyo mesaji) yollamak, göndermek; çok hizli hareket etmek, hizla geçip gitmek; birdenbire akla gelmek; cinsel organlarini göstermek, teshirçilik yapmak, ani isik, ça -
83 glare
(göz kamastirici biçimde) parlamak, parildamak; öfkeyle bakmak, ters ters bakmak, kötü kötü bakmak,göz kamastirici isik, parilti; kizgin bakis, ters bakis -
84 gleam
isik, parilti, pirilti,parildamak, parlamak -
85 glint
parilti,parildamak, parlamak -
86 glitter
parlamak, parildamak,parilti -
87 scintillate
titreserek parildamak, kivilcim saçmak, isildamak -
88 shine
parlamak, parildamak, isildamak; kendini göstermek, parlamak; parlatmak, parlaklik, parilti; cila, cilalama, parlatma -
89 wink
göz kirpmak; parildayip sönmek, parildamak; göz kirpma; çok kisa süre -
90 luccicare
i parıldamak
См. также в других словарях:
parıldamak — nsz 1) Işık saçmak, parlamak Suların kenarında Sarayburnu içli, hisli ve sırlı bir nur içinde parıldar. A. Ş. Hisar 2) mec. Gelişmek, yükselmek İnsan sanatında ilerledikçe parıldar. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
işnamak — parıldamak, çakmak, yıldırım çakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
İLTİMA' — Parıldamak. Işıldamak. * Kapıp almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
balkımak — nsz, hlk. 1) Parlamak, parıldamak 2) Şimşek çakmak 3) Su halkalanmak, dalgalanmak 4) Organ, kesik kesik ağrımak, sancımak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakmak — 1. i, e, ar 1) Vurarak sokup yerleştirmek Çiviyi tahtaya çakmak. 2) Çivi ile tutturmak İsa nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı. F. R. Atay 3) Kazık çakıp hayvan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gümüşlenmek — nsz 1) Gümüşle kaplanmak 2) mec. Gümüş gibi parıldamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ışıldamak — nsz Titrek, parlak bir ışık saçmak, parıldamak Kızın yolunu beklerken karardıklarını, gölgelendiklerini, sonra kız gelince sevinçle ışıldadıklarını görmüştü. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
parıldama — is. Parıldamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalabımak — nsz, hlk. 1) Parıldamak, parlamak, ışıldamak 2) Şimşek çakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanmak — nsz, ar 1) Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir... Anayasa 2) Ateş durumuna geçmek, tutuşmak Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı. 3) Isı, ışık veren… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıldıramak — nsz, hlk. Parıldamak Yaz gecesi semalarında yıldırayan şimşekler gibi. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük