-
61 einweichen
ein|weichenvt suya bastırmak, iyice ıslatmak -
62 Flinte
Flinte <-n> ['flıntə] f1) ( Gewehr mit Feuersteinschloss) filinta, çakmaklı tüfek2) ( Jagdgewehr mit glattem Lauf) kaval tüfek, namlusu yivsiz tüfek;die \Flinte ins Korn werfen ( fig) yelkenleri suya indirmek -
63 halten
halten <hält, hielt, gehalten> ['haltən]I vi2) ( festsitzen) tutmak3) ( widerstandsfähig sein) dayanıklı olmak, sağlam olmak;Sport hält jung spor insanı genç tutarzu jdm \halten birini tutmakII vt1) (fest\halten) tutmak;die Beine ins Wasser \halten bacaklarını suya tutmak;etw offen \halten (a. fig) bir şeyi açık tutmak;halt den Mund! ( fam) çeneni tut!2) (zurück\halten) tutmak (auf\halten); durdurmak; sport tutmak3) ( besitzen) sahip olmak (-e)ein Land besetzt \halten bir ülkeyi işgal altında tutmaksein Wort \halten sözünü tutmak, sözünde durmak;was man verspricht, muss man auch \halten verilen söz tutulur6) ( gestalten)das Zimmer ganz in Weiß \halten odayı bembeyaz yapmak7) ( erachten)etw/jdn für etw \halten bir şeyi/kimseyi bir şey sanmak;jdn für blöd \halten birini enayi yerine koymak;etw für gut/richtig \halten bir şeyi iyi/doğru bulmak;ich halte ihn für ziemlich intelligent onun oldukça zeki olduğunu sanıyorum;viel/nichts von jdm \halten birini gözü çok tutmak/hiç tutmamak;wofür \halten Sie mich? beni ne sanıyorsunuz?;was \halten Sie davon? buna ne diyorsunuz?III vrsich \halten2) ( sich orientieren) tutmak (an -);\halten Sie sich links/Richtung Norden solu/kuzey yönünü tutunuz;sich an die Regeln \halten kurallara uymak3) (fest\halten) tutunmak; (sich aufrecht \halten) kendini dik tutmak;sich auf den Beinen \halten kendini ayakta tutmak -
64 klar
1) ( allgemein) açık;etw \klar und deutlich sagen bir şeyi açık ve seçik söylemek;ist das \klar? anlaşıldı mı?, tamam mı?;na \klar! hay hay!;das ist doch \klar! elbette ki!, bu besbelli bir şey!;3) ( Umrisse) net, belirgin4) ( eindeutig) belli5) ( vernünftig)keinen \klaren Gedanken fassen können aklı başında olmamak6) ( fertig) hazır -
65 klein
die Hose ist ihm zu \klein pantolon ona çok küçük;von \klein auf küçüklükten beri;ein \klein bisschen birazcık;( ganz) \klein anfangen küçükten başlamak;\klein beigeben pes etmek, yelkenleri suya indirmek;\klein(er) stellen kısmak;\kleiner werden küçülmek;beim \kleinsten Geräusch en küçük gürültüde;der \kleine Mann ( fig) çük2) ( kurz)einen \kleinen Augenblick bitte bir saniyecik lütfen3) ( jünger) küçük\kleine Ursache, große Wirkung ( prov) ummadığın taş baş yarar -
66 schrecken
-
67 schwemmen
-
68 Segel
Segel <-s, -> ['ze:gəl] nt1) yelken;die \Segel aufziehen yelken dikmek;die \Segel setzen yelken açmak, yelkenleri fora etmek;die \Segel einholen yelkenleri toplamak;unter \Segel gehen yelken basmak, yelkenlemek2) (Gaumen\Segel) etek -
69 streichen
streichen <streicht, strich, gestrichen> ['ʃtraıçən]I vt1) (an\streichen) boyamak;frisch gestrichen! dikkat, boyalı!„Nichtzutreffendes \streichen!“ “uymayanın üstünü çiziniz”3) ( Butter) sürmek;Salbe auf eine Wunde \streichen yaraya merhem sürmek4) ( entfernen) çıkarmak;glatt \streichen düzlemek, üstünden geçerek düzeltmek;etw ( mit der Hand) glatt \streichen bir şeyi (eliyle) üstünden geçerek düzeltmek;sich den Bart \streichen sakalını sıvazlamakII vi2) (über etw \streichen) okşamak;jdm übers Gesicht/über die Wange \streichen birinin yüzünü/yanağını okşamak;die Katze streicht ihr um die Beine kedi bacaklarına sürtünüyor;ein gestrichener Esslöffel Mehl silmece dolu bir yemek kaşığı un;ich hab die Schnauze gestrichen voll ( fam) bıktım, usandım -
70 Tee-Ei
içine çay yaprakları konup sıcak suya sarkıtılan yumurta biçimdeki delikli küçük kap -
71 untertauchen
unter|tauchen2) ( verschwinden) ortadan kaybolmak, yok olmak, kayıplara karışmak;bei Freunden \untertauchen dostlarının yanına saklanmakII vt suya batırmak -
72 wässern
-
73 zerschlagen
-
74 umstoßen
bozmakdevirmeksuya düşürmek -
75 abarbeiten
I vt 1. ödəmək işləyib əvəzini vermək; işləyib qurtarmaq; 2. dəniz. gəmini suya salmaq; II sich \abarbeiten özünü işlə yormaq; özünü üzmək; yorulmaq -
76 abspülen
vt yaxalamaq, suya çəkmək -
77 beißen
vt 1. dişləmək; sancmaq; vurmaq, çalmaq; 2. yandırmaq (yeyici maddə haqqında); die Säure beißt turşu yandırır; sich auf die Zunge \beißen dilini dişləmək (həmç. məc.) 3. məc. incitmək; əzab vermək; ◊ ins Gras \beißen dan. ölmək; nichts zu \beißen noch zu brechen haben bir tikə də çörəyi olmamaq; qarnını suya qoymaq -
78 Einsendung
f 1. göndərmə, çatdırma; 2. girmə, daxil olma (anbara, redaksiyaya və s.) einsenken I vt batırmaq; salmaq (suya); II sich \Einsendung batırılmaq, salınmaq, enmək, düşmək -
79 einsinken
vi (s) 1. batırılmaq, salınmaq (suya); 2. yatmaq, çəkilmək, uçmaq; 3. batmaq, qərq olmaq; bis an die Knie in den Schnee \einsinken dizə qədər qara batmaq -
80 Einwässerung
f (10) islatma; suya qoyma
См. также в других словарях:
Suya — Suya, is a shish kebab like food popular in West Africa, originally from the Hausa people of northern Nigeria and Niger. Suya is generally made with skewered beef mixed with a lot of hot spices and or peanuts. It is enjoyed in most parts of… … Wikipedia
Suya — Original name in latin Suya Name in other language Saya, Souya, Suya State code NG Continent/City Africa/Lagos longitude 9.46667 latitude 3.18333 altitude 439 Population 7936 Date 2013 05 18 … Cities with a population over 1000 database
suya — (pron) (Básico) indica que algo pertenece a la tercera persona; concuerda en género con lo poseído Ejemplos: Encontré una foto de las suyas. Es decisión suya, yo no me meto … Español Extremo Basic and Intermediate
suya düşmek — genellikle bir iş veya tasarı gerçekleşememek Dostlardan üç tanesi; otur oturduğun yerde, demiş olsalardı bizim gezi suya düşebilirdi. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
suya sabuna dokunmamak — 1) sakıncalı konularla ilgilenmemek İyisi mi bir yazar, hep suya sabuna dokunmayan yazılar yazmalı. O. V. Kanık 2) davranışlarını kimseyi incitmeyecek biçimde ayarlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
suya — noun A form of kebab from Nigeria … Wiktionary
suya — VER suyo … Enciclopedia Universal
suya göstermek — hafifçe yıkamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
suya götürüp susuz getirmek — herhangi bir işte akıl, zekâ, deneyim ve kurnazlıkla bir diğerini alt etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
suya salmak — boşuna harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Suyá — ISO 639 3 Code : suy ISO 639 2/B Code : ISO 639 2/T Code : ISO 639 1 Code : Scope : Individual Language Type : Living … Names of Languages ISO 639-3