-
81 zasępiony
karanlık -
82 караңгы
karanlık -
83 караңгылык
karanlık -
84 تاريک
karanlık -
85 duisternis
karanlık s -
86 ბინგ ბუნგი
karanlık -
87 тĕттĕм
karanlık -
88 qaranlıq
karanlık -
89 darkness
karanlik -
90 어두운
karanlık -
91 dark
karanlık -
92 darkness
karanlık -
93 murk
karanlık -
94 murkiness
karanlık -
95 murky
karanlık -
96 tenebrious
karanlık -
97 tenebrous
karanlık -
98 qaranlıq
karanlık -
99 chmurný
karanlık -
100 neznámý
karanlık
См. также в других словарях:
karanlık — sf., ğı 1) Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan 2) is. Işık olmama durumu Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz. H. Taner 3) mec. Yasalara, töreye uygun olmayan Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar. M. Ş. Esendal 4) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık basmak (veya çökmek) — hava kararmak Akşamdı, ortalığa hafif bir karanlık çökmüştü. R. N. Güntekin Tekrar ana yola geldiğim zaman karanlık basmıştı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık kesilmek — ortalık birdenbire kararmak Gece kandili birdenbire sönmüş, oda zifirî karanlık kesilmişti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık oda — is. Fotoğraf camı banyosu, röntgen muayenesi vb. işlerin yapıldığı ışıksız oda … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık etmek — bir şeyin önünde durarak görünmesine engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zifirî karanlık — is., ğı Çok karanlık Sanki o saniye gözlerime perde inmiş de her taraf zifirî karanlık olmuş. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
alaca karanlık — is., ğı Güneş doğmadan önceki veya battıktan hemen sonraki aydınlık, yarı karanlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarı karanlık — is., ğı Aydınlık ile karanlık arası bir durum … Çağatay Osmanlı Sözlük
AMUS — Karanlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DAMİC — Karanlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜDLEHİMM — Karanlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük