-
1 karanlık
karanlık basmak Wetter dunkel werden;-i karanlık etmek verdunkeln;karanlık işler fig dunkle Geschäfte n/pl;karanlık oda FOTO Dunkelkammer f;karanlığa kalmak von der Dunkelheit überrascht werden -
2 karanlık
II adj dunkel; (zifirî \karanlık) finster -
3 karanlık oda
foto Dunkelkammer f -
4 alaca karanlık
Dämmerung f\alaca karanlıkta in der Dämmerung\alaca karanlık bastırdığında bei Einbruch der Dämmerung -
5 yarı karanlık
ohne pl Dämmerlicht nt -
6 zifirî karanlık
-
7 çökmek
vi1) ( toprak) sich senken, absacken3) ( çömelmek) sich (hin) hockendiz \çökmek niederknien4) ( oturmak) sich hinsetzen (-e auf)5) ( karanlık) anbrechen, einfallenerken çöken karanlık die früh einfallende Dunkelheitkaranlık çökerken bei Anbruch der Dunkelheit6) ( yanak) einfallen8) kâbus gibi birinin üzerine \çökmek jdn wie ein Albtraum überfallen -
8 basmak
1) ( ayakla) treten (-e auf)bastığın yere dikkat et! gib Acht, wohin du trittst!frene \basmak auf die Bremse tretenbir şeyin üzerine basarak söndürmek etw austreten2) ( parmakla) drücken (-e auf)düğmeye \basmak auf den Knopf drücken3) ( karanlık) (her) einbrechenkaranlık basarken bei Einbruch der Dunkelheit4) ağır \basmak ( fig) ins Gewicht fallen, zu Buche schlagenuyku \basmak vom Schlaf befallen werdenbasıp gitmek ( fam) abhauenII vt1) drucken2) ( baskın yapmak) überfallen -
9 bastırmak
I vt2) drücken, pressenelini alnına \bastırmak die Hand an die Stirn pressensigarasını duvara bastırarak söndürdü er drückte seine Zigarette auf der Wand ausbir şeyi baş göstermeden \bastırmak etw im Keim ersticken4) ( kumaşın kenarını kıvırıp dikmek) säumen5) birini faka \bastırmak ( fig) jdn aufs Glatteis führen6) ( enflasyonu) drosseln7) psych verdrängenII vialaca karanlık bastırdığında bei Einbruch Dämmerunguyku \bastırmak vom Schlaf befallen werden2) ( baskı yapmak) Druck machenbirine \bastırmak auf jdn Druck ausüben, jdn unter Druck setzen -
10 alaca
alaca bunt; Buntheit f; Zwielicht n; fig Unbeständigkeit f; (schlechter) Charakter; Tupfen m, Tüpfelchen n;alaca at Pferd Schecke m, f;alaca dostluk lose Freundschaft;alaca karanlık Halbdunkel n -
11 deliksiz
deliksiz ohne Loch, ohne Löcher;deliksiz çıkarmak Waren ohne Ausschuss auf den Markt bringen;deliksiz karanlık ägyptische Finsternis;deliksiz uyku feste(r) Schlaf -
12 geçmiş
1. adj vergangen; Obst überreif, faulig;di’li geçmiş zaman GR Perfekt n;miş’li geçmiş zaman GR Narrativ m;geçmiş ola die Gelegenheit kommt nicht wieder;geçmiş olsun gute Besserung!; (hoffentlich) gut überstanden!;-e geçmiş olsuna gitmek einem Kranken einen Besuch abstatten;ile geçmişi olmak mit jemandem ein Hühnchen zu rupfen haben; mit jemandem von früher her befreundet sein2. subst Vergangenheit f;geçmişi karanlık mit dunkler Vergangenheit -
13 kör
kör boğaz Nimmersatt m; Vielfraß m;kör karanlık tiefste Finsternis;kör kütük fam sternhagelvoll;kör sokak verödete Straße;kör talih verwünschte(s) Schicksal; fig Pech n;kör topal schlecht und recht;körler alfabesi Blindenschrift f -
14 zifir
zifir Nikotinniederschlag m;zifirî karanlık ägyptische Finsternis; stockdunkel -
15 zifiri
zifir Nikotinniederschlag m;zifirî karanlık ägyptische Finsternis; stockdunkel -
16 karartmak
vt1) ( rengini) abdunkeln2) ( karanlık duruma getirmek) verdunkelnbir odayı \karartmak einen Raum verdunkeln3) ( siyahlaştırmak) schwärzenise tutup \karartmak mit Ruß schwärzen -
17 korkmak
vibir şeyden/kimseden \korkmak etw/jdn fürchten, vor etw/jdm Angst habenölümden \korkmak den Tod fürchtenkorkarım gelmeyecek ich fürchte, er wird nicht kommenkorkma! hab keine Angst!2) befürchtenbunda korkulacak bir şey yok da ist nichts zu befürchtenkorktuğu başına geldi seine Befürchtungen haben sich bewahrheitet3) sich fürchtenkaranlık yerde \korkmak sich im Dunkeln fürchtentek korktuğum şey... das einzige, wovor ich mich fürchte,...korkma! fürchte dich nicht!4) ( endişe etmek) sich bangenkorkma! sei nicht bange!5) ( dehşete kapılmak) sich erschrecken -
18 oda
-
19 sokak
1) Straße f\sokaktaki adam der Mann auf der Straßekaranlık \sokaklarda in den dunklen Gassen
См. также в других словарях:
karanlık — sf., ğı 1) Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan 2) is. Işık olmama durumu Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz. H. Taner 3) mec. Yasalara, töreye uygun olmayan Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar. M. Ş. Esendal 4) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık basmak (veya çökmek) — hava kararmak Akşamdı, ortalığa hafif bir karanlık çökmüştü. R. N. Güntekin Tekrar ana yola geldiğim zaman karanlık basmıştı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık kesilmek — ortalık birdenbire kararmak Gece kandili birdenbire sönmüş, oda zifirî karanlık kesilmişti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık oda — is. Fotoğraf camı banyosu, röntgen muayenesi vb. işlerin yapıldığı ışıksız oda … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık etmek — bir şeyin önünde durarak görünmesine engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zifirî karanlık — is., ğı Çok karanlık Sanki o saniye gözlerime perde inmiş de her taraf zifirî karanlık olmuş. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
alaca karanlık — is., ğı Güneş doğmadan önceki veya battıktan hemen sonraki aydınlık, yarı karanlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarı karanlık — is., ğı Aydınlık ile karanlık arası bir durum … Çağatay Osmanlı Sözlük
AMUS — Karanlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DAMİC — Karanlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜDLEHİMM — Karanlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük