-
1 kapanmış
adj. closed, shut, cicatriced, enclosed -
2 ayağına kapanmış
adj. prostrate -
3 kardan kapanmış
adj. snowed in -
4 sımsıkı kapanmış
adj. tightly closed -
5 pent
kapanmis, hapsedilmis; gizli kalmis -
6 kapanık
1. أقتم [أَقْتَم]Anlamı: kapanmış2. حلك [حَلك]Anlamı: kapanmış3. داج [داجٍ]Anlamı: kapanmış4. دامج [دامِج]Anlamı: kapanmış5. دامس [دامِس]Anlamı: kapanmış6. دجة [دُجَّة]Anlamı: kapanmış7. دجنة [دُجْنَة]Anlamı: kapanmış8. دجى [دُجًى]Anlamı: kapanmış9. دجية [دُجْيَة]Anlamı: kapanmış10. دجي [دَجِيّ]Anlamı: kapanmış11. دغيشة [دَغِيشَة]Anlamı: kapanmış12. دفين [دَفِين]Anlamı: kapanmış13. ضبابي [ضَبَابِيّ]Anlamı: kapanmış14. ضمني [ضِمْنِيّ]Anlamı: kapanmış15. ظلام [ظَلَام]Anlamı: kapanmış16. ظلماء [ظَلْماء]Anlamı: kapanmış17. ظلمة [ظُلْمَة]Anlamı: kapanmış18. عتمة [عَتَمَة]Anlamı: kapanmış19. عشوة [عَشْوَة]Anlamı: kapanmış20. غائب [غائِب]Anlamı: kapanmış21. غائم [غائم]Anlamı: kapanmış22. غيهب [غَيْهَب]Anlamı: kapanmış23. غيوم [غَيُوم]Anlamı: kapanmış24. قاتم [قاتِم]Anlamı: kapanmış25. كامن [كامِن]Anlamı: kapanmış26. كمين [كَمِين]Anlamı: kapanmış27. مبطن [مُبَطَّن]Anlamı: kapanmış28. متحجب [مُتَحَجِّب]Anlamı: kapanmış29. متستر [مُتَسَتِّر]Anlamı: kapanmış30. متغيم [مُتَغَيِّم]Anlamı: kapanmış31. متوار [مُتَوَارٍ]Anlamı: kapanmış32. محجب [مُحَجَّب]Anlamı: kapanmış33. محجوب [مَحْجُوب]Anlamı: kapanmış34. مخبأ [مُخَبَّأ]Anlamı: kapanmış35. مخبوء [مَخْبُوء]Anlamı: kapanmış36. مختبئ [مُخْتَبِئ]Anlamı: kapanmış37. مختف [مُخْتَفٍ]Anlamı: kapanmış38. مخفي [مَخْفِيّ]Anlamı: kapanmış39. مستتر [مُسْتَتِر]Anlamı: kapanmış40. مستكن [مُسْتَكِنّ]Anlamı: kapanmış41. مستور [مَسْتُور]Anlamı: kapanmış42. مضمر [مُضْمَر]Anlamı: kapanmış43. مظلم [مُظْلِم]Anlamı: kapanmış44. معتم [مُعْتِم]Anlamı: kapanmış45. مكفهر [مُكْفَهِرّ]Anlamı: kapanmış46. مكنوز [مَكْنُوز]Anlamı: kapanmış47. ممل [مُمِلّ]Anlamı: ruh sıkıcı -
7 bâiller
v i1 ouvrir la bouche esnemek◊Arrête de bâiller, c'est impoli. — Ayıptır, şu esnemeyi kes.
2 kötü kapanmış olmak -
8 kapanmak
зажива́ть закры́ться* * *1) закрыва́тьсяdolap güçlükle kapandı — шкаф закры́лся с трудо́м
dükkanlar kaçta kapanır? — во ско́лько закрыва́ются магази́ны?
okullar yazın kapanır — шко́лы ле́том закрыва́ются
2) -e запира́ться тж. перен.eve kapanmak — а) запере́ться в до́ме; б) перен. жить [до́ма] затво́рником
içine kapanmak — замкну́ться в себе́
kaleye kapanmak — засе́сть в кре́пости
3) покрыва́ться облака́ми; станови́ться па́смурнымhava birdenbire kapandı — пого́да вдруг испо́ртилась
4) бухг. закрыва́ться ( о счёте)5) прекраща́ться врз. ; угаса́ть ( о роде)altı yüzyıllık bir saltanattan sonra Osmanlı hanedanı kapandı — по́сле шестисотле́тнего правле́ния Осма́нская дина́стия прекрати́ла своё существова́ние
içeriye yabancı biri girince mevzu kapandı — когда́ в ко́мнату вошёл посторо́нний, разгово́р прекрати́лся
söz burada kapandı — разгово́р был исче́рпан
6) затя́гиваться ( о ране)yeni kapanmış yaralar — то́лько что затяну́вшиеся ра́ны
7) разг. осле́пнутьzavallının bir gözü kapandı — у бедня́ги осле́п оди́н глаз, бедня́га осле́п на оди́н глаз
8) -e прижима́ться; припада́тьanasının kucağına kapandı — он припа́л к груди́ ма́тери
-
9 считать
I несов.; сов. - сосчита́ть, счесть1) сов. - сосчита́ть saymakсчита́ть на па́льцах — parmak hesabı yapmak
счита́ть до ста — yüze kadar saymak
счита́ть пульс — nabzını saymak
сосчита́ть де́ньги — parayı saymak
2) тк. несов. ( принимать в расчёт) saymakсчита́я и воскре́сные дни — pazar günleri de içinde / dahil
е́сли не счита́ть э́тот недоста́ток... — bu kusur sayılmazsa / bir yana
3) сов. - счесть saymak; sanmak; bilmek; bulmak, görmekсчита́ть что-л. де́лом че́сти — onur meselesi saymak
вопро́с мо́жно счита́ть исче́рпанным — soruna kapanmış gözüyle bakılabilir
я счита́л его́ свои́м дру́гом — onu dost biliyordum
мы счита́ли, что он уеха́л — onu gitti sanmıştık
он счёл поле́зным останови́ться на э́том вопро́се — bu sorun üzerinde durmayı yararlı buldu
она́ его́ за челове́ка не счита́ет — onu adam yerine koymuyor, onu adamdan saymıyor
II сов., см. считыватья счита́ю, что э́того ма́ло — bunu az buluyorum, azdır kanısındayım
-
10 prostrate
adj. yüzükoyun yatmış, perişan, yere serilmiş, bitkin, halsiz, ayağına kapanmış————————v. yere yatırmak, yere sermek, perişan etmek, yormak, halsiz bırakmak* * *1. yere yık (v.) 2. yere yatmış (adj.)* * *1. ['prostreit] adjective1) (lying flat, especially face downwards.) yüzükoyun yatmış2) (completely exhausted or overwhelmed: prostrate with grief.) bitkin düşmüş2. [prə'streit] verb1) (to throw (oneself) flat on the floor, especially in respect or reverence: They prostrated themselves before the emperor.) yerlere kapanmak2) (to exhaust or overwhelm: prostrated by the long journey.) bitkin hâle getirmek• -
11 shut
adj. kapatılmış, kapanmış, örtülü, kapalı————————v. kapatmak, kapamak, yummak, kapanmak, örtmek, sokmamak, içeri almamak, kapmak, kıstırmak, katlamak* * *1. kapa (v.) 2. kapalı (adj.)* * *1. present participle - shutting; verb1) (to move (a door, window, lid etc) so that it covers or fills an opening; to move (a drawer, book etc) so that it is no longer open: Shut that door, please!; Shut your eyes and don't look.) kapatmak2) (to become closed: The window shut with a bang.) kapanmak3) (to close and usually lock (a building etc) eg at the end of the day or when people no longer work there: The shops all shut at half past five; There's a rumour that the factory is going to be shut.) kapanmak4) (to keep in or out of some place or keep away from someone by shutting something: The dog was shut inside the house.) kapanıp kalmak, kapatıp bırakmamak2. adjective(closed.) kapalı- shut off
- shut up -
12 closed
adj. kapalı, kapatılmış, kapanmış* * *1. kapat (v.) 2. kapalı (adj.) -
13 enclosed
adj. ilişikteki, ekli, kapanmış, kapalı* * *1. ekle (v.) 2. ekteki (adj.) -
14 cicatriced
adj. iyileşmiş, kapanmış -
15 snowed in
adj. karla kaplanmış, kardan kapanmış -
16 tightly closed
sıkıca kapalı, sımsıkı kapanmış -
17 cicatriced
adj. iyileşmiş, kapanmış -
18 snowed in
adj. karla kaplanmış, kardan kapanmış -
19 tightly closed
sıkıca kapalı, sımsıkı kapanmış -
20 einschneien
einschneien v/t: eingeschneit sein -in yolu kardan kapanmış olmak
См. также в других словарях:
bütmiş — kapanmış, iyileşmiş (yara) I, 245bkz: yetmiş … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yetmiş — kapanmış, iyileşmiş (yara) I, 245bkz:bütmiş … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
Müslüm Gürses — (* 7. Mai 1953 in Fıstıközü, Provinz Şanlıurfa; bürgerlich Müslüm Akbaş) ist ein türkischer Schauspieler und Sänger. Seine Lieder werden zur Musikrichtung des Arabeske gezählt, wobei sich jedoch auch zahlreiche türkische klassische und… … Deutsch Wikipedia
addetmek — i, der, esk., Ar. ˁadd + T. etmek Saymak Üftade artık meseleyi kapanmış addediyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
duyumsamak — i Duyular aracılığıyla bir şeyi algılamak Boğaziçi nde yaşayan bir insan, kendisini kapanmış, bütünleşmiş bir mekânda duyumsar. A. Boysan … Çağatay Osmanlı Sözlük
hariciye — is., esk., Ar. ḫāriciyye 1) Devlet yönetiminde dış işleri Avrupa hariciye memurlarından başkaları için kapanmış, bilinmez ve yasak bir yerdi. A. Ş. Hisar 2) tıp Ameliyatı gerektiren hastalıklarla ilgilenen hekimlik kolu 3) tıp Hastanelerde bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadife — is., Ar. ḳaṭīfe 1) Yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmış ham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş 2) sf. Bu kumaştan yapılmış, bu kumaşla kaplanmış Camları kapanmış bir arabanın yumuşak kadife minderleri, o çıplaklığa karşı, zavallı adamı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapalı — sf. 1) Kapanmış olan, açılmamış, mestur, açık karşıtı 2) Geçilmez durumda olan 3) Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri) 4) Başı örtülü (kadın) 5) Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem 6) Gizli, saklı Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapanık — sf., ğı 1) Kapanmış 2) Sisli, bulutlu Bütün varlığı bu kapanık havada tıpkı bahçenin son gülleri gibiydi. A. H. Tanpınar 3) mec. İç karartıcı, ruh sıkıcı Yağmurlardan, rutubetten içinde paslı, kapanık ve sıkıntılı bir duygu belirmişti. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapanmak — nsz 1) Kapalı duruma gelmek Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı. Y. Z. Ortaç 2) e Dışarı ile ilişiğini kesmek Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içeriden de kapıyı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenetli — sf. 1) Kenedi olan 2) Kenetle birbirine bağlanmış bulunan, kenetlenmiş olan 3) mec. Birbirinin içine geçerek sıkıca kapanmış Birleşik Sözler ağzı kenetli … Çağatay Osmanlı Sözlük