Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

kapanmış

  • 1 kapanmış

    adj. closed, shut, cicatriced, enclosed

    Turkish-English dictionary > kapanmış

  • 2 ayağına kapanmış

    adj. prostrate

    Turkish-English dictionary > ayağına kapanmış

  • 3 kardan kapanmış

    adj. snowed in

    Turkish-English dictionary > kardan kapanmış

  • 4 sımsıkı kapanmış

    adj. tightly closed

    Turkish-English dictionary > sımsıkı kapanmış

  • 5 pent

    kapanmis, hapsedilmis; gizli kalmis

    English to Turkish dictionary > pent

  • 6 kapanık

    1. أقتم [أَقْتَم]
    Anlamı: kapanmış
    2. حلك [حَلك]
    Anlamı: kapanmış
    3. داج [داجٍ]
    Anlamı: kapanmış
    4. دامج [دامِج]
    Anlamı: kapanmış
    5. دامس [دامِس]
    Anlamı: kapanmış
    6. دجة [دُجَّة]
    Anlamı: kapanmış
    7. دجنة [دُجْنَة]
    Anlamı: kapanmış
    8. دجى [دُجًى]
    Anlamı: kapanmış
    9. دجية [دُجْيَة]
    Anlamı: kapanmış
    10. دجي [دَجِيّ]
    Anlamı: kapanmış
    11. دغيشة [دَغِيشَة]
    Anlamı: kapanmış
    12. دفين [دَفِين]
    Anlamı: kapanmış
    13. ضبابي [ضَبَابِيّ]
    Anlamı: kapanmış
    14. ضمني [ضِمْنِيّ]
    Anlamı: kapanmış
    15. ظلام [ظَلَام]
    Anlamı: kapanmış
    16. ظلماء [ظَلْماء]
    Anlamı: kapanmış
    17. ظلمة [ظُلْمَة]
    Anlamı: kapanmış
    18. عتمة [عَتَمَة]
    Anlamı: kapanmış
    19. عشوة [عَشْوَة]
    Anlamı: kapanmış
    20. غائب [غائِب]
    Anlamı: kapanmış
    21. غائم [غائم]
    Anlamı: kapanmış
    22. غيهب [غَيْهَب]
    Anlamı: kapanmış
    23. غيوم [غَيُوم]
    Anlamı: kapanmış
    24. قاتم [قاتِم]
    Anlamı: kapanmış
    25. كامن [كامِن]
    Anlamı: kapanmış
    26. كمين [كَمِين]
    Anlamı: kapanmış
    27. مبطن [مُبَطَّن]
    Anlamı: kapanmış
    28. متحجب [مُتَحَجِّب]
    Anlamı: kapanmış
    29. متستر [مُتَسَتِّر]
    Anlamı: kapanmış
    30. متغيم [مُتَغَيِّم]
    Anlamı: kapanmış
    31. متوار [مُتَوَارٍ]
    Anlamı: kapanmış
    32. محجب [مُحَجَّب]
    Anlamı: kapanmış
    33. محجوب [مَحْجُوب]
    Anlamı: kapanmış
    34. مخبأ [مُخَبَّأ]
    Anlamı: kapanmış
    35. مخبوء [مَخْبُوء]
    Anlamı: kapanmış
    36. مختبئ [مُخْتَبِئ]
    Anlamı: kapanmış
    37. مختف [مُخْتَفٍ]
    Anlamı: kapanmış
    38. مخفي [مَخْفِيّ]
    Anlamı: kapanmış
    39. مستتر [مُسْتَتِر]
    Anlamı: kapanmış
    40. مستكن [مُسْتَكِنّ]
    Anlamı: kapanmış
    41. مستور [مَسْتُور]
    Anlamı: kapanmış
    42. مضمر [مُضْمَر]
    Anlamı: kapanmış
    43. مظلم [مُظْلِم]
    Anlamı: kapanmış
    44. معتم [مُعْتِم]
    Anlamı: kapanmış
    45. مكفهر [مُكْفَهِرّ]
    Anlamı: kapanmış
    46. مكنوز [مَكْنُوز]
    Anlamı: kapanmış
    47. ممل [مُمِلّ]
    Anlamı: ruh sıkıcı

    Türkçe-Arapça Sözlük > kapanık

  • 7 bâiller

    v i

    Arrête de bâiller, c'est impoli. — Ayıptır, şu esnemeyi kes.

    2 kötü kapanmış olmak

    Dictionnaire Français-Turc > bâiller

  • 8 kapanmak

    зажива́ть закры́ться
    * * *
    1) закрыва́ться

    dolap güçlükle kapandı — шкаф закры́лся с трудо́м

    dükkanlar kaçta kapanır? — во ско́лько закрыва́ются магази́ны?

    okullar yazın kapanır — шко́лы ле́том закрыва́ются

    2) -e запира́ться тж. перен.

    eve kapanmak — а) запере́ться в до́ме; б) перен. жить [до́ма] затво́рником

    içine kapanmak — замкну́ться в себе́

    kaleye kapanmak — засе́сть в кре́пости

    3) покрыва́ться облака́ми; станови́ться па́смурным

    hava birdenbire kapandı — пого́да вдруг испо́ртилась

    4) бухг. закрыва́ться ( о счёте)
    5) прекраща́ться врз. ; угаса́ть ( о роде)

    altı yüzyıllık bir saltanattan sonra Osmanlı hanedanı kapandı — по́сле шестисотле́тнего правле́ния Осма́нская дина́стия прекрати́ла своё существова́ние

    içeriye yabancı biri girince mevzu kapandı — когда́ в ко́мнату вошёл посторо́нний, разгово́р прекрати́лся

    söz burada kapandı — разгово́р был исче́рпан

    6) затя́гиваться ( о ране)

    yeni kapanmış yaralar — то́лько что затяну́вшиеся ра́ны

    7) разг. осле́пнуть

    zavallının bir gözü kapandı — у бедня́ги осле́п оди́н глаз, бедня́га осле́п на оди́н глаз

    8) -e прижима́ться; припада́ть

    anasının kucağına kapandı — он припа́л к груди́ ма́тери

    Türkçe-rusça sözlük > kapanmak

  • 9 считать

    I несов.; сов. - сосчита́ть, счесть
    1) сов. - сосчита́ть saymak

    счита́ть на па́льцах — parmak hesabı yapmak

    счита́ть до ста — yüze kadar saymak

    счита́ть пульс — nabzını saymak

    сосчита́ть де́ньги — parayı saymak

    2) тк. несов. ( принимать в расчёт) saymak

    счита́я и воскре́сные дни — pazar günleri de içinde / dahil

    е́сли не счита́ть э́тот недоста́ток... — bu kusur sayılmazsa / bir yana

    3) сов. - счесть saymak; sanmak; bilmek; bulmak, görmek

    счита́ть что-л. де́лом че́сти — onur meselesi saymak

    вопро́с мо́жно счита́ть исче́рпанным — soruna kapanmış gözüyle bakılabilir

    я счита́л его́ свои́м дру́гом — onu dost biliyordum

    мы счита́ли, что он уеха́л — onu gitti sanmıştık

    он счёл поле́зным останови́ться на э́том вопро́се — bu sorun üzerinde durmayı yararlı buldu

    она́ его́ за челове́ка не счита́ет — onu adam yerine koymuyor, onu adamdan saymıyor

    я счита́ю, что э́того ма́ло — bunu az buluyorum, azdır kanısındayım

    II сов., см. считывать

    Русско-турецкий словарь > считать

  • 10 prostrate

    adj. yüzükoyun yatmış, perişan, yere serilmiş, bitkin, halsiz, ayağına kapanmış
    ————————
    v. yere yatırmak, yere sermek, perişan etmek, yormak, halsiz bırakmak
    * * *
    1. yere yık (v.) 2. yere yatmış (adj.)
    * * *
    1. ['prostreit] adjective
    1) (lying flat, especially face downwards.) yüzükoyun yatmış
    2) (completely exhausted or overwhelmed: prostrate with grief.) bitkin düşmüş
    2. [prə'streit] verb
    1) (to throw (oneself) flat on the floor, especially in respect or reverence: They prostrated themselves before the emperor.) yerlere kapanmak
    2) (to exhaust or overwhelm: prostrated by the long journey.) bitkin hâle getirmek

    English-Turkish dictionary > prostrate

  • 11 shut

    adj. kapatılmış, kapanmış, örtülü, kapalı
    ————————
    v. kapatmak, kapamak, yummak, kapanmak, örtmek, sokmamak, içeri almamak, kapmak, kıstırmak, katlamak
    * * *
    1. kapa (v.) 2. kapalı (adj.)
    * * *
    1. present participle - shutting; verb
    1) (to move (a door, window, lid etc) so that it covers or fills an opening; to move (a drawer, book etc) so that it is no longer open: Shut that door, please!; Shut your eyes and don't look.) kapatmak
    2) (to become closed: The window shut with a bang.) kapanmak
    3) (to close and usually lock (a building etc) eg at the end of the day or when people no longer work there: The shops all shut at half past five; There's a rumour that the factory is going to be shut.) kapanmak
    4) (to keep in or out of some place or keep away from someone by shutting something: The dog was shut inside the house.) kapanıp kalmak, kapatıp bırakmamak
    2. adjective
    (closed.) kapalı
    - shut off
    - shut up

    English-Turkish dictionary > shut

  • 12 closed

    adj. kapalı, kapatılmış, kapanmış
    * * *
    1. kapat (v.) 2. kapalı (adj.)

    English-Turkish dictionary > closed

  • 13 enclosed

    adj. ilişikteki, ekli, kapanmış, kapalı
    * * *
    1. ekle (v.) 2. ekteki (adj.)

    English-Turkish dictionary > enclosed

  • 14 cicatriced

    adj. iyileşmiş, kapanmış

    English-Turkish dictionary > cicatriced

  • 15 snowed in

    adj. karla kaplanmış, kardan kapanmış

    English-Turkish dictionary > snowed in

  • 16 tightly closed

    sıkıca kapalı, sımsıkı kapanmış

    English-Turkish dictionary > tightly closed

  • 17 cicatriced

    adj. iyileşmiş, kapanmış

    English-Turkish dictionary > cicatriced

  • 18 snowed in

    adj. karla kaplanmış, kardan kapanmış

    English-Turkish dictionary > snowed in

  • 19 tightly closed

    sıkıca kapalı, sımsıkı kapanmış

    English-Turkish dictionary > tightly closed

  • 20 einschneien

    einschneien v/t: eingeschneit sein -in yolu kardan kapanmış olmak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > einschneien

См. также в других словарях:

  • bütmiş — kapanmış, iyileşmiş (yara) I, 245bkz: yetmiş …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • yetmiş — kapanmış, iyileşmiş (yara) I, 245bkz:bütmiş …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • Müslüm Gürses — (* 7. Mai 1953 in Fıstıközü, Provinz Şanlıurfa; bürgerlich Müslüm Akbaş) ist ein türkischer Schauspieler und Sänger. Seine Lieder werden zur Musikrichtung des Arabeske gezählt, wobei sich jedoch auch zahlreiche türkische klassische und… …   Deutsch Wikipedia

  • addetmek — i, der, esk., Ar. ˁadd + T. etmek Saymak Üftade artık meseleyi kapanmış addediyor. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • duyumsamak — i Duyular aracılığıyla bir şeyi algılamak Boğaziçi nde yaşayan bir insan, kendisini kapanmış, bütünleşmiş bir mekânda duyumsar. A. Boysan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hariciye — is., esk., Ar. ḫāriciyye 1) Devlet yönetiminde dış işleri Avrupa hariciye memurlarından başkaları için kapanmış, bilinmez ve yasak bir yerdi. A. Ş. Hisar 2) tıp Ameliyatı gerektiren hastalıklarla ilgilenen hekimlik kolu 3) tıp Hastanelerde bu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kadife — is., Ar. ḳaṭīfe 1) Yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmış ham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş 2) sf. Bu kumaştan yapılmış, bu kumaşla kaplanmış Camları kapanmış bir arabanın yumuşak kadife minderleri, o çıplaklığa karşı, zavallı adamı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapalı — sf. 1) Kapanmış olan, açılmamış, mestur, açık karşıtı 2) Geçilmez durumda olan 3) Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri) 4) Başı örtülü (kadın) 5) Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem 6) Gizli, saklı Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapanık — sf., ğı 1) Kapanmış 2) Sisli, bulutlu Bütün varlığı bu kapanık havada tıpkı bahçenin son gülleri gibiydi. A. H. Tanpınar 3) mec. İç karartıcı, ruh sıkıcı Yağmurlardan, rutubetten içinde paslı, kapanık ve sıkıntılı bir duygu belirmişti. H. E.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapanmak — nsz 1) Kapalı duruma gelmek Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı. Y. Z. Ortaç 2) e Dışarı ile ilişiğini kesmek Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içeriden de kapıyı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kenetli — sf. 1) Kenedi olan 2) Kenetle birbirine bağlanmış bulunan, kenetlenmiş olan 3) mec. Birbirinin içine geçerek sıkıca kapanmış Birleşik Sözler ağzı kenetli …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»