-
1 kızarmak
kızarmak v/i sich röten, reifen; Person erröten, rot werden; Kohle glühend werden; Speisen noch länger braten, braun werden;kızarıp bozarmak rot und blass werden -
2 kızarmak
-
3 cızır
cızır: cızır cızır kızarmak v/i brutzeln, zischen -
4 kızartmak
-
5 yüz
yüz1 hundert; Hundert f;yüzler Hunderte pl;yüzlerce Hunderte von;yüz numara WC n (00);yüz21. subst Gesicht n; Oberfläche f; Vorderseite f, Front f (eines Gebäudes); Seite f, Abhang m (eines Berges); rechte Seite (eines Stoffes); rechts (stricken);yüz akıyla ehrenvoll;-den yüz bulmak abw verwöhnt werden;-den yüz çevirmek fig jemandem die kalte Schulter zeigen; sich abwenden von D;yüz göstermek auftreten, sich zeigen; (jemandem) zugetan sein;-le yüz göz olmak abw auf vertrautem Fuße stehen mit, seinen Ansehen verlieren bei;yüz kızartıcı schändlich, schmachvoll;-e yüz tutmak nahe daran sein zu (+ inf), nahe sein D;-e yüz vermek abw jemanden verwöhnen;yüz yüze gelmek sich (plötzlich) gegenüberstehen; einander begegnen;yüze gülmek katzenfreundlich sein; freundlich wirken;rahat usw yüzü görmek endlich Ruhe usw haben;-in yüzü gözü açılmak frech werden; wieder sauber usw sein;yüzü kara mit Schande bedeckt;-in yüzü kızarmak schamrot werden;-in -e yüzü olmamak sich nicht trauen, zu …; nicht aushalten können A;-in yüzü suyu hürmetine zum ehrenden Andenken an A;-meye yüzü tutmamak sich nicht trauen (etwas zu fordern);yüzü yumuşak nachgiebig, weichherzig;yüzüne bakılır ganz hübsch;yüzüne bakılmaz sehr unschön;-in yüzüne bakmamak jemanden nicht mehr sehen wollen; jemanden absichtlich übersehen; fig jemanden schneiden;-in yüzünü ağartmak jemanden mit Stolz erfüllen;yüzünü kara çıkarmak jemanden schmähen, besudeln;-den yüzünün akıyla çıkmak sich ehrenvoll aus der Affäre ziehen, sich (D) zu helfen wissen2. postp bu yüzden deswegen, aus diesem misslichen Grund;-in yüzünden wegen G, aus D (negativ);benim yüzümden meinetwegen, durch meine Schuld;dikkatsizlik yüzünden aus Unvorsichtigkeit;kar yüzünden der Schneefälle wegen, durch Schnee(fall) -
6 alarmak
-
7 kırmızılaşmak
vi rot werden; ( kızarmak) erröten -
8 kızarır
-
9 kızarma
См. также в других словарях:
kızarmak — II, 77, 163bkz: kızıl ermek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kızarmak — nsz 1) Kırmızı veya ona yakın bir renk almak Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi. P. Safa 2) Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak Domatesler kızardı. 3) Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözlerinin içine kadar kızarmak — utancından yüzü çok kızarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzü kızarmak — utanmak Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulaklarına kadar kızarmak — çok utanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kızıl ermek — kızarmak II, 163bkz: kızarmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
isirğanmak — kızarmak, utanmak, hararetli olmak, hicab etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İHMİRAR — Kızarmak. Kızıllık. * Kızıl hastalığı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gözleri kan çanağına dönmek (veya kanlanmak) — 1) uykusuzluk, yorgunluk, ağlama vb. sebeplerle gözleri çok kızarmak Kerem in kusacağı geliyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Y. Kemal 2) sinirden, öfkeden, hiddetten gözleri irileşmek ve kızarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
alarmak — nsz 1) Kızarmak 2) Ala renkli duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cızır cızır — zf. Cızır sesi çıkararak (pişmek, kızarmak vb.) … Çağatay Osmanlı Sözlük