-
1 anfordern
istemektalep etmek -
2 wollen
-
3 wollen
wollen <will, wollte, wollen> ['vɔlən]1. modal vb1) ( mögen) istemek;etw machen \wollen bir şey(i) yapmak istemek;ob wir \wollen oder nicht istesek de istemesek de2) ( beabsichtigen) istemek, niyet etmek;ich wollte gerade gehen şimdi gidecektim3) ( behaupten) iddia etmek;er will dich gestern gesehen haben dün seni görmüşmüş [o gördüğünü iddia ediyor];und so jemand will Lehrer sein ve böyle birisi öğretmen olduğunu iddia ediyor4) ( auffordern)wenn Sie bitte Platz nehmen \wollen lütfen yerinize oturur musunuz5) ( erfordern) gerekmek;das will gelernt sein bunu öğrenmiş olmak gerekir6) (Passiv: müssen)der Müll will runtergetragen werden ( geh) çöpün aşağı taşınması gerekiyor7) das will ich nicht gehört haben bunu duymamış olayım;ich will ja nichts gesagt haben, aber... karışmak gibi olmasın ama...;was will man da machen? ne yapılabilir ki?2. <will, wollte, gewollt> ['vɔlən]I vi1) ( den Willen haben) istemek;lieber \wollen tercih etmek;ich will jetzt nach Hause ben şimdi eve gitmek istiyorum;zu wem \wollen Sie? kiminle görüşmek istiyorsunuz?;du musst nur \wollen sadece istemen gerekiyor;meine Beine \wollen nicht mehr ( fam) bacaklarım artık tutmuyor;es will mir nicht aus dem Kopf ( fam) o bir türlü aklımdan çıkmıyor2) ( wünschen) istemek, arzu etmek;ich wollte, er würde endlich kommen gelmiş olmasını isterdim;ganz wie du willst nasıl istersen;ob du willst oder nicht istesen de istemesen de3) ( fam)dann \wollen wir mal! haydi o zaman!II vt1) (haben \wollen)wir \wollen keine Kinder biz çocuk istemiyoruz2) (durchsetzen \wollen)3) ( beabsichtigen)ich weiß gar nicht, was du willst, das sieht doch gut aus ( fam) ne istediğini bilmiyorum, bu iyi gayet iyi duruyor;das habe ich nicht gewollt bunun olmasını istemedim;ohne es zu \wollen istemeden4) ( fam)da ist nichts ( mehr) zu \wollen burada yapılacak bir şey yok;du hast hier nichts zu \wollen burada işin yok3. adj, yün(den), yünlü -
4 verlangen
verlangen <o -ge-, h>die Rechnung verlangen hesabı istemek;er verlangt viel onun talepleri yüksek;Sie werden am Telefon verlangt sizi telefondan istiyorlar2. v/i: verlangen nach istemek, özlemek, arzulamak -
5 verlangen
verlangen* [fɛɐ'laŋən]I vtist das nicht ein bisschen viel verlangt? bu istediğin biraz fazla değil mi?;Sie werden am Telefon verlangt sizi telefondan istiyorlar2) ( erfordern) gerektirmekII vinach etw dat \verlangen bir şeyi istemek [o talep etmek] ( sich sehnen) canı bir şey çekmek, bir şeye istek duymak, bir şeyi arzulamak -
6 hinauswollen
hinauswollen v/i <unreg, -ge-, h>: çıkmak istemek;hoch hinauswollen -in gözü yukarıda/yüksekte olmak;hinauswollen auf A sözü -e getirmek istemek -
7 Lust
Lust haben auf (A -in) -i canı istemek;Lust etwas zu tun -in bş yapmayı canı istemek;hättest du Lust auszugehen? dışarı çıkmak ister miydin?;ich habe keine Lust canım istemiyor, neşem yok;jemandem die Lust nehmen an (D) b-nin neşesini kaçırmak;etwas mit Lust und Liebe tun bş-i zevk alarak ve sevgiyle yapmak -
8 wollen
wollen1 adj yün(den), yünlüwollen21. v/aux <will, wollte, wollen, h>: tun wollen yapmak istemek; (beabsichtigen) -meye niyet etmek;ich will lieber schlafen ben uyumayı tercih ederim2. v/t und v/i <will, wollte, gewollt, h> istemek;lieber wollen tercih etmek;wann (wenn) du willst ne zaman (eğer) istersen;sie will, dass ich komme gelmemi istiyor;was wollen Sie (von mir)? (benden) ne istiyorsunuz?;ob er will oder nicht istese de istemese de;wie du willst nasıl istersen;ich wollte, ich wäre (hätte) … isterdim ki … olayım (-im olsun) -
9 wünschen
wünschen <h>1. v/t istemek, dilemek, arzu etmek;das habe ich mir (schon immer) gewünscht bu (hep) istediğim bir şeydi;alles, was man sich (D) nur wünschen kann insanın isteyebileceği her şey;ich wünschte, ich wäre (hätte) isterdim ki … olayım (-im olsun)2. v/i: Sie wünschen? buyurun?, arzunuz nedir?;wie Sie wünschen nasıl arzu ederseniz;viel zu wünschen übrig lassen -in çok eksiği/hatası var/olmak -
10 abverlangen
ab|verlangen*vt istemek;jdm etw \abverlangen birinden bir şey istemek -
11 begehren
-
12 drängen
drängen ['drɛŋən]I vi1) ( eilen) acele etmek;es drängt nicht acelesi yokdie Menschen drängten zu den Ausgängen insanlar itiş kakış çıkışlara doğru ilerledilerer drängt zur Eile acele edilmesini istiyorII vt1) ( schieben) itmek;jdn an die Wand/in die Ecke \drängen birini duvara/köşeye sıkıştırmak2) ( antreiben) itelemek (zu -e), sık boğaz etmek (zu için);jdn \drängen, seine Schulden zu bezahlen borçlarını ödemesi için birini sıkıştırmakIII vrsich \drängen itişip kakışmak;die Menschen drängten sich in den Hallen insanlar salonlarda itişip kakıştı -
13 fordern
fordern ['fɔrdɐn]vtder Unfall forderte fünf Menschenleben kaza beş kişinin canını aldı2) ( zum Duell) davet etmek -
14 Genugtuung
1) ( Wiedergutmachung) tarziye;\Genugtuung geben/verlangen tarziye vermek/istemek\Genugtuung geben/verlangen manevi tazminat vermek/istemek3) ( Befriedigung) haz;\Genugtuung empfinden haz duymak -
15 haben
haben <hat, hatte, gehabt> ['ha:bən]I vtein Haus/ein Auto/Kinder \haben evi/arabası/çocukları olmak, ev/araba/çocuk sahibi olmak;ich habe zwei Kinder (benim) iki çocuğum var;lieber \haben tercih etmek;hier hast du das Buch al işte kitabı;er hat außergewöhnliche Fähigkeiten olağanüstü yetenekleri var, olağanüstü yeteneklere sahiptir;Zeit \haben vakti olmak;Hunger/Durst \haben aç/susamış olmak;Fieber \haben ateşi olmak;kann ich bitte den Zucker \haben? şekeri alabilir miyim?;wir \haben heute schönes Wetter bugün hava güzel;den Wievielten \haben wir heute? bugün ayın kaçı?;morgen \haben wir Mittwoch yarın çarşamba;sie hat es weit nach Hause eve kadar yolu uzundur;sie hat es nicht leicht mit ihm onunla işi kolay değildir;das Haus hat was von einem Schloss evin sarayımsı bir havası var;und was habe ich davon? benim bundan çıkarım ne?;was hast du? neyin var?;dafür ist er nicht zu \haben öyle işlere yanaşmaz;da \haben wir den Salat/die Bescherung ( fam) ayıkla pirincin taşını!, öp babanın elini!, buyurun cenaze namazına!;etw dagegen \haben bir şeye karşı olmak;nichts dagegen \haben bir şeye karşı olmamak, bir şeye diyeceği olmamak;etw \haben wollen bir şeyi canı istemek, bir şeyi elde etmek istemek;was hat es damit auf sich? bu ne anlama geliyor?;ich kann das nicht \haben ( fam) ben buna gelememetw hinter sich \haben bir şey arkasında olmak;ich habe noch viel vor mir daha yapacağım çok işler var;sie hat etwas mit dem Tennislehrer ( fam) tenis öğretmeniyle ilişkisi var;ich hab's! buldum!ich habe noch sehr viel zu tun daha yapacak çok işim var;hier hat er nichts zu suchen burada işi yok;jetzt hast du zu schweigen şimdi susman gerekliII vrsich \haben ( fam) ( sich anstellen) hava basmak;hab dich nicht so! öyle nazlanmasana!;damit hat sich die Sache ( fam) bu iş böylece kapandı -
16 melden
melden ['mɛldən]I vtjdm etw \melden birine bir şeyi bildirmek;2) ( anzeigen) ihbar etmek, bildirmek;etw bei der Polizei \melden bir şeyi polise ihbar etmek3) ( ankündigen) bildirmek;wen darf ich \melden? kimin geldiğini bildireyim?II vrsich \melden1) (an\melden) kaydını yaptırmak, kendini kaydettirmek [o yazdırmak]2) ( sich zur Verfügung stellen) hazır olduğunu bildirmek; ( auf eine Anzeige) cevap vermek ( auf -e)er meldete sich zu Wort söz istedi4) ( von sich hören lassen)melde dich mal wieder ( bei mir) ara beni yine, görüşelim;er hat sich nie wieder ( bei uns) gemeldet (bizi) bir daha hiç arayıp sormadı, ondan bir daha ses seda çıkmadı5) ( am Telefon) cevap vermek;es meldet sich niemand kimse cevap vermiyor -
17 mögen
mögen <mag, mochte, gemocht> ['mø:gən]1. I vt1) ( Gefallen finden) sevmek, hoşlanmak (-den);ich mag ihn nicht onu sevmiyorum, ondan hoşlanmıyorum;lieber \mögen daha çok sevmek, tercih etmekich mag nicht weggehen gitmek istemiyorum;was möchten Sie? ne arzu edersiniz?II vi (irgendwohin \mögen)ich möchte gern nach Hause eve gitmek istiyorum2. <mag, mochte, mögen> modal vb1) ( wollen) istemek;ich möchte lieber hierbleiben gitmektense burada kalmayı tercih ederim2) ( sollen)Sie möchten zu Hause anrufen eve telefon edecekmişsiniz;was mag das wohl heißen? acaba bu ne demek oluyor?;man möchte meinen, dass... sanki...3) ( können) olabilmek;es mag wohl sein, dass er es tun will, aber... onu yapmak isteyebilir ama...4) ( möglich sein) olabilmek;mag sein olabilir;es \mögen etwa fünf Stunden vergangen sein aşağı yukarı beş saat geçmiş olabilir;wie dem auch sein mag her neyse [o ne ise], ne olursa olsun, her nasılsa;wie er auch heißen mag adı ne olursa olsun;so schön sie auch sein mag ne kadar güzel olursa olsunja, ich möchte sagen, alles ist wie früher evet, diyebilirim ki, her şey eskisi gibi -
18 unterhaltsberechtigt
nafaka istemek hakkına sahip olan;jdm gegenüber \unterhaltsberechtigt sein birine karşı nafaka istemek hakkına sahip olmak -
19 zurückwollen
zurück|wollenich will mein Geld zurück paramı geri isterim -
20 anfordern
См. также в других словарях:
istemek — i 1) İstek duymak, arzulamak İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi. P. Safa 2) den, i Bir şeyin kendisine verilmesini veya yapılmasını söylemek, dilemek Bir gün benden okumak için kitap istedi. F. R. Atay 3) Görmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
demek istemek — 1) bir şeyi anlatmak istemek Gazete yazarlığını, edebiyatın, sanatın dışında sayanların ne demek istediklerini hiçbir zaman anlamadım. N. Ataç 2) bir düşünceyi söylemek istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kana kan istemek — kısas yapılmasını istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mühlet istemek — bir işin yapılması, tamamlanması için belirli bir süre verilmesini istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüz bulunca astar istemek — yüz verince astar istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kız istemek — bir kızı evlenmek için ana ve babasından veya yakınlarından istemek Sen kızı kandıracaksın, sonra kaynananla gidip kızı isteyeceksin. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan istemek — öldürülen bir kimsenin öcünün alınmasını istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
anasının nikâhını istemek — bir şeye değerinden çok para istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
diline kira istemek — ağzına kira istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başını istemek — (birinin) öldürülmesini istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yana yana istemek — ısrarla, içtenlikle dilemek Bir babam olduğunu, nasıl yana yana istediğini size anlatamam. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük