Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

hemen

  • 101 nearly

    adv. neredeyse, az daha, takriben, hemen hemen, az kalsın, yakından
    * * *
    yaklaşık olarak
    * * *
    adverb (not far from; almost: nearly one o'clock; He has nearly finished.) hemen hemen, neredeyse

    English-Turkish dictionary > nearly

  • 102 practically

    adv. pratik olarak, pratikte, uygulamada, gerçekte, hemen hemen, neredeyse
    * * *
    pratik olarak
    * * *
    1) (almost: The room was practically full.) neredeyse, hemen hemen
    2) (in a practical way: Practically, it's more difficult than you think.) gerçekte

    English-Turkish dictionary > practically

  • 103 virtually

    adv. gerçekte, aslında, fiilen
    * * *
    hemen hemen
    * * *
    ['və: uəli]
    (more or less, though not strictly speaking; in effect: He was virtually penniless.) hemen hemen, neredeyse

    English-Turkish dictionary > virtually

  • 104 all but

    az daha, az kalsın, neredeyse, hemen hemen, haricinde ( in)
    * * *
    hemen hemen

    English-Turkish dictionary > all but

  • 105 fast

    fast adv mit Adjektiven hemen hemen; mit Verben az kalsın;
    fast nie (nichts) hemen hemen hiç (yok gibi)

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > fast

  • 106 gleich

    1. adj aynı; Rechte, Lohn eşit;
    alle gleich behandeln hepsine/herkese eşit davranmak;
    ( sich D) gleich bleiben aynı kalmak;
    gleich bleibend sabit, değişmez;
    gleich lautend aslına uygun;
    das ist mir gleich benim için (hepsi) bir;
    ganz gleich wann usw ne zaman usw (olursa) fark etmez;
    auf die gleiche Art aynı şekilde;
    zur gleichen Zeit aynı zamanda;
    das Gleiche tun aynısı yapmak
    2. adv aynen; (sofort) hemen, derhal;
    gleich groß (alt) aynı büyüklükte (yaşta);
    gleich nach (neben) hemen sonra (yanında);
    gleich gegenüber tam karşı(sın)da;
    es ist gleich fünf saat beşe geliyor;
    gleich darauf hemen ardından; hemen bunun üzerine;
    bis gleich! yakında görüşmek üzere!

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > gleich

  • 107 direkt

    direkt [di'rɛkt]
    I adj
    1) ( ohne Umweg, unmittelbar) dolaysız; ( Frage) direkt;
    \direkte Rede ling dolaysız söz;
    \direkt am Bahnhof hemen istasyonda;
    \direkt vor dem Haus evin hemen önünde
    2) ( unverzüglich) hemen
    II adv
    1) ( ohne Umweg) doğrudan doğruya, dosdoğru;
    die Straße führt \direkt ins Zentrum cadde doğrudan doğruya merkeze gider;
    \direkt übertragen radio, tv canlı yayın yapmak
    2) ( unverzüglich) hemen
    3) ( fam) ( ausgesprochen) düpedüz;
    das ist ja \direkt gefährlich, was du machst yaptığın iş düpedüz tehlikeli

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > direkt

  • 108 دبر

    I
    دَبَّرَ
    1. tertiplemek
    Anlamı: düzenlemek
    2. ayarlamak
    3. düzenlemek
    4. düzmek
    II
    دَبَرَ
    dinmek
    Anlamı: sona ermek, bitmek
    دُبُر
    1. ardınca
    Anlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra
    2. toto
    Anlamı: kıç, popo
    3. kıç
    Anlamı: kuyruk sokumu bölgesi, makat
    IV
    دُبْر
    1. hudut
    Anlamı: uç, son, nihayet
    2. âhir
    Anlamı: sonra, sonunda, en sonra
    3. bitiş
    Anlamı: son, nihayet
    4. bitim
    Anlamı: son, nihayet
    5. ardınca
    Anlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > دبر

  • 109 сейчас

    1) şimdi; bugün, halen, şu anda

    он никогда́ так / сто́лько не рабо́тал, как сейча́с — şimdiki bugünkü kadar hiç çalışmamıştı

    сейча́с я за́нят — şimdi meşgulüm / işim var

    он уже́ сейча́с заяви́л об э́том — bunu daha şimdiden söyledi

    2) (только что, недавно) demin

    он то́лько сейча́с был здесь — demin buradaydı

    3) ( скоро) birazdan

    я сейча́с приду́ — birazdan gelirim

    по́езд сейча́с отхо́дит! — tren kalkmak üzere!

    4) в соч. ( немедленно) hemen, derhal

    сейча́с же — şimdiden tezi yok, hemencecik, o saat

    сейча́с же за две́рью — kapının hemen arkasında

    ••

    как сейча́с по́мню — şimdiki gibi hatırlarım hatırımda

    Русско-турецкий словарь > сейчас

  • 110 instantly

    adv. hemen, derhal, hemencecik, anında
    * * *
    1. anında 2. hemen
    * * *
    adverb (immediately: He went to bed and instantly fell asleep.) derhal, hemen

    English-Turkish dictionary > instantly

  • 111 just now

    az önce, hemen şimdi, demin, henüz
    * * *
    hemen şimdi
    * * *
    1) (at this particular moment: I can't do it just now.) şu anda, hemen
    2) (a short while ago: She fell and banged her head just now, but she feels better again.) az önce, daha demin

    English-Turkish dictionary > just now

  • 112 next

    adj. sonraki, ertesi, bir dahaki, bitişik
    ————————
    adv. daha sonra, bir sonra, ardından
    ————————
    n. sonraki, bir sonraki, bir dahaki
    ————————
    prep. en yakın, yanında, yanına, yanısıra, neredeyse, hemen hemen
    * * *
    1. sonra (adv.) 2. sonraki (adj.) 3. sonraki
    * * *
    [nekst] 1. adjective
    (nearest in place, time etc: When you have called at that house, go on to the next one; The next person to arrive late will be sent away; Who is next on the list?) bir sonraki, yanı başındaki
    2. adverb
    (immediately after in place or time: John arrived first and Jane came next.) ondan hemen sonra
    3. pronoun
    (the person or thing nearest in place, time etc: Finish one question before you begin to answer the next; One minute he was sitting beside me - the next he was lying on the ground.) (bir) sonraki
    - next best, biggest, oldest
    - next door
    - next to

    English-Turkish dictionary > next

  • 113 right away

    anında, hemen, derhal, hemencecik
    * * *
    hemen
    * * *
    (immediately; at once.) hemen

    English-Turkish dictionary > right away

  • 114 direkt

    1. adj dolaysız, doğru, direkt;
    direkte Informationen doğrudan bilgi/haber;
    direkte Steuern dolaysız/vasıtasız vergiler
    2. adv (geradewegs) doğrudan doğruya; fig (genau, sofort) aynen, hemen; Rundfunk, TV canlı olarak;
    direkt vor dir hemen senden önce, hemen senin önünde;
    etwas liegt direkt nach Süden tam güneye bakıyor;
    direkt gegenüber (von) -in tam karşısında

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > direkt

  • 115 erfolgen

    erfolgen*
    vi sein ( geschehen) olmak; ( stattfinden) olmak, vuku bulmak; ( Zahlung) yapılmak;
    die Antwort erfolgte sofort ardından hemen cevabı geldi, hemen cevabı verildi;
    Ihr Eintritt kann sofort \erfolgen hemen girebilirsiniz

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > erfolgen

  • 116 nichts

    nichts [nıçts] pron
    er hat \nichts gesagt hiçbir şey demedi;
    alles oder \nichts ya hep, ya hiç;
    besser als \nichts hiç yoktan iyi;
    sonst \nichts? başka bir şey yok mu?;
    überhaupt \nichts hiçbir şey;
    es gibt \nichts Neues bir yenilik yok, yeni bir şey yok;
    es gibt \nichts Schöneres ( als das) (bundan) daha güzeli olamaz, (bundan) daha güzel bir şey olamaz;
    \nichts zu danken! bir şey değil!, estağfurullah!;
    Entschuldigung! — macht \nichts! affedersiniz! — ziyanı yok;
    er hat von \nichts eine Ahnung hiçbir şeyden haberi yok;
    \nichts da! ( fam) olmaz!;
    für \nichts und wieder \nichts ( fam) boşu boşuna;
    nach \nichts aussehen hiçbir şeye benzememek;
    das tut \nichts zur Sache! bunun hiç önemi yok!;
    \nichts zu machen! yapılacak bir şey yok!;
    \nichts wie weg! ( fam) hemen kaçalım!, gazla!;
    mir \nichts, dir \nichts en kısa yoldan;
    daraus wird \nichts bundan bir şey çıkmaz;
    so gut wie \nichts hemen hemen hiç;
    um \nichts in der Welt ( fam) dünyada;
    \nichts für ungut! darılmaca yok!;
    wie \nichts ( fam) çarçabuk, çabucak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > nichts

  • 117 noch

    noch [nɔx]
    I adv
    1) ( zeitlich) daha;
    sie schläft \noch daha uyuyor;
    immer \noch hâlâ;
    \noch nie şimdiye kadar hiç;
    kaum \noch hemen hemen hiç;
    nur \noch yalnızca;
    \noch nie şimdiye kadar hiç;
    er hat Geld \noch und \noch fazlasıyla parası var;
    \noch heute hemen bugün;
    seien sie auch \noch so klein her ne kadar küçük olsalar da
    2) ( zusätzlich) daha, başka;
    was soll ich \noch dazu sagen? ( fam) buna başka ne diyebilirim?;
    wer war \noch da? daha kimler vardı orada?, başka kim vardı orada?;
    \noch ein paar Tage birkaç gün daha;
    \noch einmal bir kere [o defa] daha;
    auch das \noch! bir bu eksikti!
    3) ( verneinend)
    \noch nicht henüz değil, şimdiye kadar olmayan;
    die Antwort steht \noch aus cevabı henüz verilmedi;
    als ich das machte, da war ich \noch ein Kind bunu yaptığımda henüz bir çocuktum
    II konj;
    weder... \noch... ne... ne de...

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > noch

  • 118 unmittelbar

    1) ( direkt) dolaysız
    2) ( zeitlich) hemen;
    \unmittelbar danach ondan hemen sonra, onun hemen arkasından;
    \unmittelbar bevorstehen pek yakında olmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > unmittelbar

  • 119 aussitôt

    hemen [he'men]

    J'ai aussitôt pensé à lui. — Hemen onu düşündüm.

    Aussitôt dit, aussitôt fait. — Hemen yapmak.

    Dictionnaire Français-Turc > aussitôt

  • 120 же

    ise; ki; ki,
    ya; aynı
    * * *
    I союз
    1) против. ise

    на пра́ктике же... — oysa uygulamada...

    по на́шему же мне́нию... — bize göre ise...; oysa bize göre...

    2) присоед. ki

    когда́ мы прие́хали - прие́хали же мы во вто́рник - пого́да была́ чуде́сная — geldiğimiz zaman - ki Salı günüydü - hava günlük güneşlikti

    II частица
    1) усил. ki, ya

    я же тебе́ говори́л, что... — sana... söylemiştim ya

    не всё же брать, на́до немно́го и дать — hep alınmaz ya, biraz da verilir

    э́то твой портфе́ль? - А чей же?! — bu çanta senin mi? - Ya kimin olacak?

    и нашёл же (он) вре́мя! — ирон. tam da bulmuş sırasını!

    пре́жний реко́рд принадлежа́л ему́ же — eski rekor gene ona aitti

    он поби́л свой же (со́бственный) реко́рд — yine kendisine ait rekoru kırdı

    на́до сейча́с же уезжа́ть отсю́да — bugünden tezi yok buradan ayrılmalı

    за́втра же — yarından tezi yok

    сра́зу же / сейча́с же телеграфи́руй — derhal telle

    бу́дет израсхо́довано ещё сто́лько же — bir bu kadar daha harcanacak

    в пе́рвую же ночь — daha ilk gecede

    на сле́дующий же день — hemen ertesi günü

    сра́зу же по́сле оконча́ния войны́ — savaşın bitiminden hemen sonra

    ну, иди́ же (сюда́)! — haydi, gelsene (ya)!

    к тому́ же — kaldı ki

    то же мо́жно сказа́ть и о тебе́ — senin için de aynı şey söylenebilir

    по э́той же причи́не — yine bu nedenle

    Русско-турецкий словарь > же

См. также в других словарях:

  • Hemen — Divinité égyptienne Taharka faisant l offrande des vases Nou au dieu Hemen XXVe dynastie Musée du Louvre …   Wikipédia en Français

  • Hemen — ist ein Gott der Ägyptischen Mythologie. Er war Schutzgott der oberägyptischen Stadt El Moalla (El Mo alla, Hefat). Dargestellt wurde er als Falke. Es ist kaum etwas über seine Mythologie bekannt. Literatur Hans Bonnet: Lexikon der ägyptischen… …   Deutsch Wikipedia

  • hemen — zf., Far. hemān 1) Çabucak 2) Aşağı yukarı Hayır, yalnız ben değilim onu beğenmeyen, sevmeyen, hemen kimse beğenmiyor o şairi, sevmiyor. N. Ataç 3) Yalnız, sadece Birleşik Sözler hemen hemen …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Hemen — In Egyptian mythology, Hemen was a falcon ndash;god, worshipped in Hefat, who was depicted during the Old Kingdom as slaying hippopotami, and other symbolic forces of chaos …   Wikipedia

  • Hemen Majumdar — fue un pintor indio[1] nacido en 1871 y fallecido en 1948. Su pintura más popular es Lady with Lamp (en español, Mujer con Lámpara) que representa la soledad de la mujer. En 2002 se produjo un enorme revuelo cuando esa pintura fue robada y… …   Wikipedia Español

  • Hemen Township, Barnes County, North Dakota — Hemen Township is a civil township in Barnes County, North Dakota, USA. As of the 2000 census, its population was 38. [cite American Factfinder|twp|3800337180|general|Hemen Township] References …   Wikipedia

  • hemen hemen — zf. 1) Nerede ise, az zaman sonra Hemen hemen hepsi vatana döndüler. B. Felek 2) Tam değilse bile ona pek yakın Hemen hemen iki yıl oldu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hemen — hem·en …   English syllables

  • hemen — ˈhemə̇n pronoun Etymology: Middle English, alteration of hem more at hem (them) now dialect Britain : them compare hem I …   Useful english dictionary

  • Municipio de Hemen (Dakota del Norte) — Municipio de Hemen Municipio de los Estados Unidos …   Wikipedia Español

  • bi hamlada — hemen …   Beypazari ağzindan sözcükler

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»