-
101 nearly
adv. neredeyse, az daha, takriben, hemen hemen, az kalsın, yakından* * *yaklaşık olarak* * *adverb (not far from; almost: nearly one o'clock; He has nearly finished.) hemen hemen, neredeyse -
102 practically
adv. pratik olarak, pratikte, uygulamada, gerçekte, hemen hemen, neredeyse* * *pratik olarak* * *1) (almost: The room was practically full.) neredeyse, hemen hemen2) (in a practical way: Practically, it's more difficult than you think.) gerçekte -
103 virtually
adv. gerçekte, aslında, fiilen* * *hemen hemen* * *['və: uəli](more or less, though not strictly speaking; in effect: He was virtually penniless.) hemen hemen, neredeyse -
104 all but
az daha, az kalsın, neredeyse, hemen hemen, haricinde ( in)* * *hemen hemen -
105 fast
fast adv mit Adjektiven hemen hemen; mit Verben az kalsın;fast nie (nichts) hemen hemen hiç (yok gibi) -
106 gleich
1. adj aynı; Rechte, Lohn eşit;alle gleich behandeln hepsine/herkese eşit davranmak;( sich D) gleich bleiben aynı kalmak;gleich bleibend sabit, değişmez;gleich lautend aslına uygun;das ist mir gleich benim için (hepsi) bir;ganz gleich wann usw ne zaman usw (olursa) fark etmez;auf die gleiche Art aynı şekilde;zur gleichen Zeit aynı zamanda;das Gleiche tun aynısı yapmak2. adv aynen; (sofort) hemen, derhal;gleich groß (alt) aynı büyüklükte (yaşta);gleich nach (neben) hemen sonra (yanında);gleich gegenüber tam karşı(sın)da;es ist gleich fünf saat beşe geliyor;gleich darauf hemen ardından; hemen bunun üzerine;bis gleich! yakında görüşmek üzere! -
107 direkt
direkt [di'rɛkt]I adj\direkte Rede ling dolaysız söz;\direkt am Bahnhof hemen istasyonda;\direkt vor dem Haus evin hemen önünde2) ( unverzüglich) hemenII adv1) ( ohne Umweg) doğrudan doğruya, dosdoğru;die Straße führt \direkt ins Zentrum cadde doğrudan doğruya merkeze gider;2) ( unverzüglich) hemendas ist ja \direkt gefährlich, was du machst yaptığın iş düpedüz tehlikeli -
108 دبر
Iدَبَّرَ1. tertiplemekAnlamı: düzenlemek2. ayarlamak3. düzenlemekAnlamı: düzgün duruma getirilmek4. düzmekIIدَبَرَdinmekAnlamı: sona ermek, bitmekدُبُر1. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra2. totoAnlamı: kıç, popo3. kıçAnlamı: kuyruk sokumu bölgesi, makatIVدُبْر1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra -
109 сейчас
1) şimdi; bugün, halen, şu andaон никогда́ так / сто́лько не рабо́тал, как сейча́с — şimdiki bugünkü kadar hiç çalışmamıştı
сейча́с я за́нят — şimdi meşgulüm / işim var
он уже́ сейча́с заяви́л об э́том — bunu daha şimdiden söyledi
2) (только что, недавно) deminон то́лько сейча́с был здесь — demin buradaydı
3) ( скоро) birazdanя сейча́с приду́ — birazdan gelirim
по́езд сейча́с отхо́дит! — tren kalkmak üzere!
4) в соч. ( немедленно) hemen, derhalсейча́с же — şimdiden tezi yok, hemencecik, o saat
5) hemenсейча́с же за две́рью — kapının hemen arkasında
••как сейча́с по́мню — şimdiki gibi hatırlarım hatırımda
-
110 instantly
adv. hemen, derhal, hemencecik, anında* * *1. anında 2. hemen* * *adverb (immediately: He went to bed and instantly fell asleep.) derhal, hemen -
111 just now
az önce, hemen şimdi, demin, henüz* * *hemen şimdi* * *1) (at this particular moment: I can't do it just now.) şu anda, hemen2) (a short while ago: She fell and banged her head just now, but she feels better again.) az önce, daha demin -
112 next
adj. sonraki, ertesi, bir dahaki, bitişik————————adv. daha sonra, bir sonra, ardından————————n. sonraki, bir sonraki, bir dahaki————————prep. en yakın, yanında, yanına, yanısıra, neredeyse, hemen hemen* * *1. sonra (adv.) 2. sonraki (adj.) 3. sonraki* * *[nekst] 1. adjective(nearest in place, time etc: When you have called at that house, go on to the next one; The next person to arrive late will be sent away; Who is next on the list?) bir sonraki, yanı başındaki2. adverb(immediately after in place or time: John arrived first and Jane came next.) ondan hemen sonra3. pronoun(the person or thing nearest in place, time etc: Finish one question before you begin to answer the next; One minute he was sitting beside me - the next he was lying on the ground.) (bir) sonraki- next best, biggest, oldest- next door
- next to -
113 right away
anında, hemen, derhal, hemencecik* * *hemen* * *(immediately; at once.) hemen -
114 direkt
1. adj dolaysız, doğru, direkt;direkte Informationen doğrudan bilgi/haber;direkte Steuern dolaysız/vasıtasız vergilerdirekt vor dir hemen senden önce, hemen senin önünde;etwas liegt direkt nach Süden bş tam güneye bakıyor;direkt gegenüber (von) -in tam karşısında -
115 erfolgen
erfolgen*die Antwort erfolgte sofort ardından hemen cevabı geldi, hemen cevabı verildi;Ihr Eintritt kann sofort \erfolgen hemen girebilirsiniz -
116 nichts
er hat \nichts gesagt hiçbir şey demedi;alles oder \nichts ya hep, ya hiç;besser als \nichts hiç yoktan iyi;sonst \nichts? başka bir şey yok mu?;überhaupt \nichts hiçbir şey;es gibt \nichts Neues bir yenilik yok, yeni bir şey yok;es gibt \nichts Schöneres ( als das) (bundan) daha güzeli olamaz, (bundan) daha güzel bir şey olamaz;\nichts zu danken! bir şey değil!, estağfurullah!;Entschuldigung! — macht \nichts! affedersiniz! — ziyanı yok;er hat von \nichts eine Ahnung hiçbir şeyden haberi yok;\nichts da! ( fam) olmaz!;für \nichts und wieder \nichts ( fam) boşu boşuna;nach \nichts aussehen hiçbir şeye benzememek;das tut \nichts zur Sache! bunun hiç önemi yok!;\nichts zu machen! yapılacak bir şey yok!;\nichts wie weg! ( fam) hemen kaçalım!, gazla!;mir \nichts, dir \nichts en kısa yoldan;daraus wird \nichts bundan bir şey çıkmaz;so gut wie \nichts hemen hemen hiç;um \nichts in der Welt ( fam) dünyada;\nichts für ungut! darılmaca yok!;wie \nichts ( fam) çarçabuk, çabucak -
117 noch
noch [nɔx]I adv1) ( zeitlich) daha;sie schläft \noch daha uyuyor;immer \noch hâlâ;\noch nie şimdiye kadar hiç;kaum \noch hemen hemen hiç;nur \noch yalnızca;\noch nie şimdiye kadar hiç;er hat Geld \noch und \noch fazlasıyla parası var;\noch heute hemen bugün;seien sie auch \noch so klein her ne kadar küçük olsalar da2) ( zusätzlich) daha, başka;was soll ich \noch dazu sagen? ( fam) buna başka ne diyebilirim?;wer war \noch da? daha kimler vardı orada?, başka kim vardı orada?;\noch ein paar Tage birkaç gün daha;\noch einmal bir kere [o defa] daha;auch das \noch! bir bu eksikti!3) ( verneinend)\noch nicht henüz değil, şimdiye kadar olmayan;die Antwort steht \noch aus cevabı henüz verilmedi;als ich das machte, da war ich \noch ein Kind bunu yaptığımda henüz bir çocuktumII konj;weder... \noch... ne... ne de... -
118 unmittelbar
-
119 aussitôt
hemen [he'men]◊J'ai aussitôt pensé à lui. — Hemen onu düşündüm.
◊Aussitôt dit, aussitôt fait. — Hemen yapmak.
-
120 же
ise; ki; ki,ya; aynı* * *I союз1) против. iseна пра́ктике же... — oysa uygulamada...
по на́шему же мне́нию... — bize göre ise...; oysa bize göre...
2) присоед. kiII частицакогда́ мы прие́хали - прие́хали же мы во вто́рник - пого́да была́ чуде́сная — geldiğimiz zaman - ki Salı günüydü - hava günlük güneşlikti
1) усил. ki, yaя же тебе́ говори́л, что... — sana... söylemiştim ya
не всё же брать, на́до немно́го и дать — hep alınmaz ya, biraz da verilir
э́то твой портфе́ль? - А чей же?! — bu çanta senin mi? - Ya kimin olacak?
и нашёл же (он) вре́мя! — ирон. tam da bulmuş sırasını!
пре́жний реко́рд принадлежа́л ему́ же — eski rekor gene ona aitti
он поби́л свой же (со́бственный) реко́рд — yine kendisine ait rekoru kırdı
на́до сейча́с же уезжа́ть отсю́да — bugünden tezi yok buradan ayrılmalı
за́втра же — yarından tezi yok
сра́зу же / сейча́с же телеграфи́руй — derhal telle
бу́дет израсхо́довано ещё сто́лько же — bir bu kadar daha harcanacak
в пе́рвую же ночь — daha ilk gecede
на сле́дующий же день — hemen ertesi günü
сра́зу же по́сле оконча́ния войны́ — savaşın bitiminden hemen sonra
ну, иди́ же (сюда́)! — haydi, gelsene (ya)!
к тому́ же — kaldı ki
2) ( при указании на полное тождество) aynıто же мо́жно сказа́ть и о тебе́ — senin için de aynı şey söylenebilir
по э́той же причи́не — yine bu nedenle
См. также в других словарях:
Hemen — Divinité égyptienne Taharka faisant l offrande des vases Nou au dieu Hemen XXVe dynastie Musée du Louvre … Wikipédia en Français
Hemen — ist ein Gott der Ägyptischen Mythologie. Er war Schutzgott der oberägyptischen Stadt El Moalla (El Mo alla, Hefat). Dargestellt wurde er als Falke. Es ist kaum etwas über seine Mythologie bekannt. Literatur Hans Bonnet: Lexikon der ägyptischen… … Deutsch Wikipedia
hemen — zf., Far. hemān 1) Çabucak 2) Aşağı yukarı Hayır, yalnız ben değilim onu beğenmeyen, sevmeyen, hemen kimse beğenmiyor o şairi, sevmiyor. N. Ataç 3) Yalnız, sadece Birleşik Sözler hemen hemen … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hemen — In Egyptian mythology, Hemen was a falcon ndash;god, worshipped in Hefat, who was depicted during the Old Kingdom as slaying hippopotami, and other symbolic forces of chaos … Wikipedia
Hemen Majumdar — fue un pintor indio[1] nacido en 1871 y fallecido en 1948. Su pintura más popular es Lady with Lamp (en español, Mujer con Lámpara) que representa la soledad de la mujer. En 2002 se produjo un enorme revuelo cuando esa pintura fue robada y… … Wikipedia Español
Hemen Township, Barnes County, North Dakota — Hemen Township is a civil township in Barnes County, North Dakota, USA. As of the 2000 census, its population was 38. [cite American Factfinder|twp|3800337180|general|Hemen Township] References … Wikipedia
hemen hemen — zf. 1) Nerede ise, az zaman sonra Hemen hemen hepsi vatana döndüler. B. Felek 2) Tam değilse bile ona pek yakın Hemen hemen iki yıl oldu … Çağatay Osmanlı Sözlük
hemen — hem·en … English syllables
hemen — ˈhemə̇n pronoun Etymology: Middle English, alteration of hem more at hem (them) now dialect Britain : them compare hem I … Useful english dictionary
Municipio de Hemen (Dakota del Norte) — Municipio de Hemen Municipio de los Estados Unidos … Wikipedia Español
bi hamlada — hemen … Beypazari ağzindan sözcükler