Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

hayal+etmek

  • 1 hayal etmek

    v. imagine, dream, shadow
    * * *
    imagine

    Turkish-English dictionary > hayal etmek

  • 2 hayal\ etmek

    вообража́ть

    Türkçe-rusça sözlük > hayal\ etmek

  • 3 hayal etmek


    хъопсзн, гугъэнэпцIын

    Малый турецко-адыгский словарь > hayal etmek

  • 4 hayal etmek

    to imagine, to picture

    İngilizce Sözlük Türkçe > hayal etmek

  • 5 hayal

    hayal [-aːl] <- li> Fantasie f, Traum m; Traumbild n; Illusion f; Einbildung f; Gespenst n, Erscheinung f; Spiegelbild n;
    -i hayal etmek sich (D) vorstellen (A); sich (D) ausmalen;
    hayal gücü Einbildungskraft f;
    hayal kırıklığı Enttäuschung f;
    hayal kurmak Luftschlösser bauen;
    hayal meyal nur vage, verschwommen;
    hayal olmak ein Traum bleiben;
    hayal oyunu Schattenspiel n;
    hayale kapılmak sich Illusionen hingeben;
    -i hayalinden geçirmek liebäugeln (mit D), mit dem Gedanken spielen, zu …

    Türkçe-Almanca sözlük > hayal

  • 6 hayal

    hayal <- li> s
    1) ( düş) Traum m
    \hayal etmek sich vorstellen
    bir şeyi \hayalinden geçirmek sich etw erträumen
    \hayalleri gerçekleşti seine Träume wurden wahr
    2) ( imge) Trugbild nt, Einbildung f, Hirngespinst nt
    \hayal peşinde koşmak einem Hirngespinst hinterherjagen; ( fig) o ( fam), Rosinen im Kopf haben
    3) phys ( görüntü) Erscheinung f; ( aynada) Spiegelbild nt
    4) Illusion f
    \hayale kapılmak sich Illusionen machen
    gerçek olduğunun \hayaline kapılmak sich der Illusion hingeben, dass es wahr ist
    5) Fantasie f
    bu, senin \hayalinin bir mahsulü das ist ein Produkt deiner Fantasie
    6) ( gölge) Schatten m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > hayal

  • 7 hayal

    иллю́зия (ж)
    * * *
    - li
    1) воображе́ние, представле́ние; фанта́зия, иллю́зия; мечта́

    hayal etmek — фантази́ровать, мечта́ть

    hayale kapılmak — предава́ться иллю́зиям, стро́ить возду́шные за́мки

    hayal kurmak — мечта́ть, стро́ить возду́шные за́мки

    2) привиде́ние, при́зрак
    3) отраже́ние изображе́ния (на воде, в зеркале и т. п.)

    Türkçe-rusça sözlük > hayal

  • 8 hayal

    ",-li 1. imagined thing, vision, fancy; fantasy; dream; daydream. 2. imagination. 3. image, reflection. 4. shadow, indistinct image. 5. ghost, vision, apparition. 6. flat figure used in a shadow show. 7. shadow show. -e dalmak to daydream. - etmek /ı/ to imagine. -inden geçirmek /ı/ to dream of, think of. - gibi 1. like a dream. 2. very thin (person). - gücü imagination, imaginative power. -i ham impossible scheme, wild idea. -e kapılmak to be carried away by one´s imaginings, let one´s imagination run away with one. - kırıklığı disappointment. - kırıklığına uğramak to be disappointed. - kırıklığına uğratmak /ı/ to disappoint. - kurmak to dream dreams, build castles in the air. - mahsulü figment of the imagination. - meyal vaguely, indistinctly. - olmak to be realized only in one´s imagination, turn out to be nothing more than a dream. - oyunu shadow show, shadow play."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > hayal

  • 9 sukut

    sukut [-uːt] <- tu> Fall m, Fallen n; JUR Einstellung f eines Verfahrens;
    sukutu hayal Enttäuschung f;
    sukut etmek fallen; JUR eingestellt werden

    Türkçe-Almanca sözlük > sukut

  • 10 gaye

    а
    1) цель; стремле́ние, наме́рение, жела́ние

    gayesiyle — с це́лью (чего-л.), в це́лях (чего-л.)

    gaye beraberliği — о́бщность це́лей

    - ı gaye edinmek — зада́ться какой-л. це́лью, поста́вить пе́ред собо́й какую-л. цель

    bir gaye(yi) gütmek — пресле́довать какую-л. цель

    gayesi olmak — име́ть [свое́й] це́лью

    gayesinde olmak — а) намерева́ться (что-л. сделать); б) повле́чь за собо́й, име́ть после́дствием

    gayeye ulaşmak — дости́гнуть це́ли

    gayeye ulaşmağa gayret etmek, gayeye ulaşmak için gayret sarfetmek — стреми́ться к це́ли

    ne gaye ile? — с како́й це́лью?, заче́м?, для како́й на́добности?

    bunu yapmakta gayen ne idi? —

    2) (тж. gaye kıymeti) преде́л; преде́льное (кра́йнее) значе́ние

    gayei hayal — идеа́л

    Büyük Türk-Rus Sözlük > gaye

  • 11 sukut

    (-tu)
    а в разн. знач. паде́ние

    sukutu hayal — разочарова́ние, круше́ние иллю́зий

    sukutu hayale uğramak — разочаро́вываться; испы́тывать разочарова́ние

    sukutu hayale uğratmak — разочаро́вывать

    merminin sukut noktasıвоен. то́чка паде́ния пу́ли (снаря́да)

    sukut etmek — а) па́дать; б) сдава́ться

    Büyük Türk-Rus Sözlük > sukut

  • 12 sukut

    ,-tu falling, fall. - etmek to fall. -u hayal disappointment. -u hayale uğramak to be disappointed. -u hayale uğratmak /ı/ to disappoint. - sebepleri law causes for discharge, termination, or forfeiture.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > sukut

См. также в других словарях:

  • hayal etmek — hayallemek ... yarınki Türk operasını hayal eder, bize yepyeni, bambaşka ufuklar açardı. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hayal — is., li, Ar. ḫayāl 1) Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, hülya Mustafa Kemal hayallerin değil, hakikatlerin adamı idi. F. R. Atay 2) Belli belirsiz görülen şey, gölge 3) fiz. Görüntü İnsanın aynadaki hayali …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tahayyül etmek — hayal etmek Başka ufuklar, başka hayaller tahayyül ediyorum, yeni bir dünyaya doğmuş gibi! Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tespit etmek — 1) bir şeyi sağlam bir biçimde yerleştirmek, oynamaz duruma getirmek 2) bir durumu kuşkuya düşürmeyecek biçimde göstermek Hayal meyal seçtiklerini isabetle tespit edemezler. A. Ş. Hisar 3) belirlemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tahayyül — (A.) [ ﻞﻴﺨﺕ ] hayal etme. ♦ tahayyül etmek hayal etmek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • hayallemek — i Bir şeyi zihinde tasarlayıp canlandırmak, hayal etmek Boş ol deyince karılarının pılı pırtı toplayıp gitmesini hayalliyorlar. C. Uçuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ümide kapılmak — olacağını düşünmek, hayal etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kurmak — i, ar 1) Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. F. R. Atay 2) Hazırlamak Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak. R. H. Karay 3) Yaylı, zemberekli… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dünya — is., gök b., Ar. dunyā 1) Güneşe yakınlık bakımından üçüncü gezegen, yer, yerküre, yer yuvarı, yer yuvarlağı, acun 2) Dış, çevre, ortam Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş. H. C. Yalçın 3) İnançları bir olan ülke veya insanlar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • doğmak — nsz, ar 1) Dünyaya gelmek 2) Güneş, ay, yıldız ufuktan yükselerek görünmek Bir sabah güneş doğarken kafile yola çıktı. R. N. Güntekin 3) e Düşünce, hayal vb. zihinde birdenbire oluşmak 4) mec. Ortaya çıkmak, sonucu olmak Nezaket denen şey,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oyun — is. 1) Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur. 2) Kumar Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. P. Safa 3) Şaşkınlık uyandırıcı hüner Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»