-
1 hayal etmek
v. imagine, dream, shadow* * *imagine -
2 hayal etmek
to imagine, to picture -
3 hayal
",-li 1. imagined thing, vision, fancy; fantasy; dream; daydream. 2. imagination. 3. image, reflection. 4. shadow, indistinct image. 5. ghost, vision, apparition. 6. flat figure used in a shadow show. 7. shadow show. -e dalmak to daydream. - etmek /ı/ to imagine. -inden geçirmek /ı/ to dream of, think of. - gibi 1. like a dream. 2. very thin (person). - gücü imagination, imaginative power. -i ham impossible scheme, wild idea. -e kapılmak to be carried away by one´s imaginings, let one´s imagination run away with one. - kırıklığı disappointment. - kırıklığına uğramak to be disappointed. - kırıklığına uğratmak /ı/ to disappoint. - kurmak to dream dreams, build castles in the air. - mahsulü figment of the imagination. - meyal vaguely, indistinctly. - olmak to be realized only in one´s imagination, turn out to be nothing more than a dream. - oyunu shadow show, shadow play." -
4 sukut
,-tu falling, fall. - etmek to fall. -u hayal disappointment. -u hayale uğramak to be disappointed. -u hayale uğratmak /ı/ to disappoint. - sebepleri law causes for discharge, termination, or forfeiture.
См. также в других словарях:
hayal etmek — hayallemek ... yarınki Türk operasını hayal eder, bize yepyeni, bambaşka ufuklar açardı. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayal — is., li, Ar. ḫayāl 1) Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, hülya Mustafa Kemal hayallerin değil, hakikatlerin adamı idi. F. R. Atay 2) Belli belirsiz görülen şey, gölge 3) fiz. Görüntü İnsanın aynadaki hayali … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahayyül etmek — hayal etmek Başka ufuklar, başka hayaller tahayyül ediyorum, yeni bir dünyaya doğmuş gibi! Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tespit etmek — 1) bir şeyi sağlam bir biçimde yerleştirmek, oynamaz duruma getirmek 2) bir durumu kuşkuya düşürmeyecek biçimde göstermek Hayal meyal seçtiklerini isabetle tespit edemezler. A. Ş. Hisar 3) belirlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahayyül — (A.) [ ﻞﻴﺨﺕ ] hayal etme. ♦ tahayyül etmek hayal etmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
hayallemek — i Bir şeyi zihinde tasarlayıp canlandırmak, hayal etmek Boş ol deyince karılarının pılı pırtı toplayıp gitmesini hayalliyorlar. C. Uçuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
ümide kapılmak — olacağını düşünmek, hayal etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurmak — i, ar 1) Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. F. R. Atay 2) Hazırlamak Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak. R. H. Karay 3) Yaylı, zemberekli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünya — is., gök b., Ar. dunyā 1) Güneşe yakınlık bakımından üçüncü gezegen, yer, yerküre, yer yuvarı, yer yuvarlağı, acun 2) Dış, çevre, ortam Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş. H. C. Yalçın 3) İnançları bir olan ülke veya insanlar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğmak — nsz, ar 1) Dünyaya gelmek 2) Güneş, ay, yıldız ufuktan yükselerek görünmek Bir sabah güneş doğarken kafile yola çıktı. R. N. Güntekin 3) e Düşünce, hayal vb. zihinde birdenbire oluşmak 4) mec. Ortaya çıkmak, sonucu olmak Nezaket denen şey,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyun — is. 1) Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur. 2) Kumar Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. P. Safa 3) Şaşkınlık uyandırıcı hüner Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu … Çağatay Osmanlı Sözlük