-
61 أنفق
أَنْفَقَ1. yoğaltmakAnlamı: istihlâk etmek, tüketmek2. harcamakAnlamı: sarf etmek, parayı elden çıkarmak3. tüketmekAnlamı: kullanarak harcamak4. kullanmakAnlamı: harcamak, sarf etmek -
62 dépenser
-
63 беречь
saklamak; korumak; idareli harcamak* * *1) saklamakбере́чь что-л. как па́мять — hatıra olarak saklamak
2) korumakбере́чь от сы́рости — rutubetten korumak
3) ( экономить) idareli harcamakбере́чь вре́мя — vaktini boşuna harcamamak, vakitten tasarruf etmek
4) (iyi) bakmakбере́чь себя́ / своё здоро́вье — kendine / sıhhatine iyi bakmak
бере́ги́ сы́на — oğluna iyi bak
-
64 мотать
I1) (нитки и т п.) sarmak; dolamakмота́ть в клубо́к — yumaklamak
2) разг. (качать, махать) sallamakII разг.savurganca harcamak; har vurup harman savurmakмота́ть де́ньги — parayı savurganca harcamak
-
65 fritter
n. etli ve sebzeli börek————————v. boşa harcamak, ziyan etmek, israf etmek, parça parça doğramak* * *1. doğra (v.) 2. meyvalı börek (n.)* * *['fritə]((often with away) to throw away or waste gradually: He frittered (away) all his money on gambling.) harcamak, israf etmek -
66 idle away
boşa geçirmek, boşa harcamak* * *(to spend (time) doing nothing: idling the hours away.) boşa harcamak, ziyan etmek -
67 lay out
v. sermek, harcamak, düzenlemek, hazırlamak, vurmak, yere sermek, paralamak* * *1. yerleştirme 2. planla* * *1) (to arrange over a wide area (especially according to a plan): He was the architect who laid out the public gardens.) düzenlemek, plânlamak2) (to spread so as to be easily seen: He laid out the contents of the box on the table.) yaymak, sermek3) (to knock unconscious.) vurup bayıltmak4) (to spend (money).) harcamak, sarf etmek5) (to prepare (a dead body) to be buried.) (ölüyü gömülmeye) hazırlamak -
68 overspend
v. fazla para harcamak, bütçeyi aşmak* * *fazla masraf yap* * *[ouvə'spend]past tense, past participle - overspent; verb(to spend too much money: He overspent on his new house.) çok fazla para harcamak -
69 throw away
atmak, boşa harcamak, ziyan etmek* * *kaçır* * *1) (to get rid of: He always throws away his old clothes.) atmak2) (to lose through lack of care, concern etc: Don't throw your chance of promotion away by being careless.) boşa harcamak, kaçırmak -
70 misspend
v. kötü harcamak, boşa harcamak* * *kötü kullan -
71 shovel up money
çok para harcamak, avuçla para harcamak -
72 shovel up money
çok para harcamak, avuçla para harcamak -
73 χαραμίζω
boşuna harcamak, boşa harcamak -
74 aufhalten
auf|haltenI vtich will Sie nicht länger \aufhalten sizi işinizden daha fazla alıkoymak istemiyorum3) ( Tür) açık tutmakII vrsich \aufhalten2) ( Zeit verschwenden) oyalanmak, zaman harcamak;sich mit etw \aufhalten bir şeyle oyalanmak, bir şeye zaman harcamak -
75 vergammeln
vergammeln*den ganzen Sonntag im Bett \vergammeln bütün pazarı yatakta harcamak -
76 vergeuden
boş yere harcamakhar vurup harman savurmakharcamak -
77 bear down
yenmek; güç kullanmak, çaba harcamak; dogurmak için çaba harcamak -
78 se dépenser
-
79 se ruiner
-
80 bozuk
озвонч. -ğu1) испо́рченный тж. перен. ; него́дныйbozuk makine — неиспра́вная маши́на
2) плохо́й, дурно́й3) разме́нный, ме́лкий ( о деньгах)bozuk para — ме́лкие де́ньги, ме́лочь
••- bozuk para gibi harcamak
См. также в других словарях:
harcamak — i 1) Bir iş görmek veya bir şey satın almak için parayı elden çıkarmak, sarf etmek İki maaşımı hastalığına harcadığım talebe, sonbaharla beraber ölmüştü. S. F. Abasıyanık 2) Bir şey yapmak için kullanmak, tüketmek Bu yemek için bir saatimi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bozuk para gibi harcamak — (birini) değerini düşürecek biçimde bir kimseden yararlanmaya kalkışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çaba harcamak — bir işi yapabilmek için elinden geleni yapmak Tehlikeyi anlamış olacak ki seçimlerde oylarını dağıtmamaya çaba harcıyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
emek harcamak — çaba göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cepten harcamak — bir başkasının söylemediği bir sözü söylemiş gibi aktarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
harcama yapmak — harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
İSRAF — Lüzumsuz yere harcamak. Malı ve parayı lüzumsuz yere sarf etmek. İhtiyacından fazla istihlâk etmek ve harcamak. * En lüzumlu aslî vazifeleri bırakıp en lüzumsuz veya zararlı şeylerle meşgul olarak ömrünü veya gençliğini boş yere harcamak.(Hâlik ı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çalışmak — nsz 1) Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak Bu eser için üç yıl çalıştım. 2) Herhangi bir iş üzerinde olmak 3) İşi veya görevi olmak, bulunmak Kışları onun mandırasında çalışıyor. H. Taner 4) Makine veya aletler işe yarar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
abur cubur — is. 1) Yararı gözetilmeksizin rastgele yenilen şeyler Çocuklara abur cubur yedirmekten sakınılmalıdır. 2) sf. İşe yaramayan, boş Olumlu, verimli bir işe adayacağı zamanını, abur cubur işlere harcamak ağırlarına gider. H. Taner 3) zf. Yararsız bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
adamak — i, e 1) Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kutsal bir güce yönelik istekte bulunmak, nezretmek 2) mec. Kutsal saydığı bir şey uğruna kendini feda etmek, ant niteliğinde söz vermek 3) mec. Zaman ayırmak, tahsis etmek Olumlu, verimli bir işe… … Çağatay Osmanlı Sözlük