-
1 trauen
trauen ['traʊən]I vi güvenmek, inanmak;jdm/etw dat \trauen bir kimseye/şeye güvenmek;ich traute meinen Augen/Ohren nicht gözlerime/kulaklarıma inanamadımII vt nikâhlamaksich \trauen lassen nikâhlanmakIII vrsich \trauen kendine güvenmek, cesaret etmeksich \trauen, etw zu tun bir şeyi yapmaya cesaret etmek -
2 bauen
1. v/t <h> (errichten) yapmak; kurmak; inşa etmek; (herstellen) yapmak; imal etmek; üretmek; TECH monte etmek;(verursachen) einen Unfall bauen kaza yapmak -
3 blind
1. adj kör, âmâ;auf einem Auge blind bir gözü kör;fig blind gegen, für -e karşı kör;blind vor -den kör; Spiegel: kör; donuk;blinder Alarm yanlış alarm;blinder Passagier kaçak yolcu2. adv: jemandem blind vertrauen b-ne körükörüne güvenmek -
4 hoffen
das Beste hoffen en iyisini ümit etmek;ich hoffe es umarım;ich hoffe nicht, ich will es nicht hoffen umarım olmaz -
5 rechnen
rechnen <h>1. v/t hesaplamak; (veranschlagen) tahmin ve takdir etmek;jemanden rechnen zu b-ni -den saymak2. v/i hesap etmek;rechnen mit (erwarten) beklemek; (bauen auf) -e güvenmek -
6 rückhaltlos
rückhaltlos adj çekintisiz;jemandem rückhaltlos vertrauen b-ne tamamen güvenmek -
7 trauen
trauen <h>1. v/t evlendirmek, -in nikâhını kıymak;sich trauen lassen evlenmek, nikâh kıydırmak2. v/i güvenmek, inanmak;ich traute meinen Ohren (Augen) nicht kulaklarıma (gözlerime) inanamadım3. v/r: sich trauen, etwas zu tun bş yapmaya kalkışmak/cesaret etmek -
8 übermütig
übermütig adj taşkın;übermütig sein kendine fazla güvenmek -
9 verlassen
verlassen1 <unreg, o -ge-, h>2. v/r: sich verlassen auf jemanden (A) b-ne güvenmekverlassen2 adj terkedilmiş, metruk; Person yalnız, çaresiz -
10 vertrauen
-
11 zählen
zählen v/t und v/i <h> saymak;zählen auf A -e güvenmek;zählen zu den Besten usw en iyilerinden usw sayılmak -
12 zueinander
zueinander adv birbir(ler)ine;Vertrauen zueinander haben birbir(ler)ine güvenmek -
13 zumuten
zumuten v/t <-ge-, h>: jemandem etwas zumuten b-nden bş-i beklemek;sich (D) zu viel zumuten kendine aşırı yüklenmek, kendine çok güvenmek -
14 zutrauen
sich (D) zu viel zutrauen kendine fazla güvenmek -
15 bauen
bauen ['baʊən]I vthier wird viel gebaut burada çok inşaat varda hast du Mist gebaut ( fam) işi bok ettinII vi -
16 blind
1) (a. fig) ( ohne Sehvermögen) kör, gözü görmez;\blind werden kör olmak;auf einem Auge \blind bir gözü kör;\blinder Gehorsam körü körüne itaat;jdm \blind vertrauen birine körcesine güvenmek;\blind vor Wut öfkeden gözü dönmüş;\blind vor Eifersucht/Hass kıskançlıktan/nefretten gözü görmez;Liebe macht \blind âşığın gözü kördür2) ( maßlos) körkütük3) ( Spiegel) donuk4) \blinder Passagier kaçak yolcu -
17 hoffen
hoffen ['hɔfən]wir \hoffen, dass... umarız ki... -
18 rechnen
rechnen ['rɛçnən]I vi1) math hesap yapmak;im Kopf \rechnen kafasında hesaplamak;hin- und her\rechnen hesaplamak kitaplamak2) ( sich verlassen) güvenmek (mit/auf -e/-e);man kann mit ihm \rechnen ona güvenilir;damit hatte ich nicht gerechnet bunu beklemiyordum, bunu hesaplamamıştım, bunu hesaba almamıştım [o katmamıştım], bu hesapta yoktu3) ( haushalten) hesap kitap yapmak;wir müssen mit jedem Pfennig \rechnen her feniğin hesabını yapmak zorundayızII vt1) ( Aufgabe) hesaplamak, çözmekman rechnet ihn zu den Experten auf diesem Gebiet kendisi bu alandaki eksperlerden sayılırIII vrsich \rechnen hesaplanmak -
19 schwören
schwören <schwört, schwor, geschworen> ['ʃvø:rən]ich könnte \schwören, dass er es war ( fam) onun olduğuna yemin edebilirim;auf etw/jdn \schwören ( vertrauen) bir şeye/kimseye çok güvenmek -
20 verlassen
2) ( zurückgelassen) terk edilmiş, bırakılmış, metrûk2. irrdie Hoffnung hatte ihn \verlassen umutsuzluğa düşmüştü, umudu kalmamıştı;sie hat ihren Mann \verlassen kocasını terk ettiII vrdarauf können Sie sich \verlassen buna güvenebilirsiniz;du kannst dich hundertprozentig darauf \verlassen buna yüzde yüz güvenebilirsin, bundan yüzde yüz emin olabilirsin
- 1
- 2
См. также в других словарях:
güvenmek — e Güven duymak, güveni olmak, itimat etmek Bu işte size güveniyorum. Kendimi kuvvetli görmek biraz fazla kendime güvenmek olur. H. E. Adıvar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
bileğine güvenmek — gücüne veya hünerine güvenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yumruğuna güvenmek — isteklerini yaptırmak için yalnızca bedensel gücüne güvenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesesine güvenmek — parasına güvenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
güven duymak (veya beslemek) — güvenmek, inanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
emniyet etmek — güvenmek Hele emniyet ettiğim birkaç uyanık arkadaşla bulunduğum zaman bülbül gibi ötüyordum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
itimat etmek — güvenmek İtimat edilir, kanundan, hukuktan anlar birisine umumi bir vekâlet vereceğim. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
işenmek — güvenmek, inanmak I, 202 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
UCB — (Ucub) Kibir, gurur. Kendini beğenmişlik. Ameline, yaptıkları işe güvenmek. * Varlığı nâdir olan şeyi görünce istiğrab etmek hâli. * Yabancı kadın taifesiyle beraber oturmak ve konuşmaktan pek hoşlanan.(Arkadaş! Ye se düşen adam, azabdan… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bilek — is., ği 1) Elle kolun, ayakla bacağın birleştiği bölüm Sonra bileğini avucumun içine alarak nabzını sayıyorum. R. N. Güntekin 2) mec. Güç, kuvvet Birleşik Sözler bilek damarı bilek güreşi bilek saati demir bilek ayak bileği … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… … Çağatay Osmanlı Sözlük