-
1 gülmek
gülmekten bayılmak sich halb totlachen;gülmekten kırılmak (oder katılmak) sich kranklachen; laut auflachen;kıskıs gülmek kichern;-in yüzüne gülmek jemandem ins Gesicht lachen; jemanden auslachen;gülerim!, güleyim bari dass ich nicht lache!;gülersin ya! du hast gut lachen!;gülüp oynamak lachen und scherzen -
2 gülmek
vi lachen\gülmekten kırılmak/katılmak ( fam) sich biegen vor Lachen, sich einen Ast ablachen, sich kaputtlachengülerim! ( iron) das ich nicht lache!bıyık altından \gülmek ( fig) sich ins Fäustchen lachenson gülen iyi güler ( prov) wer zuletzt lacht, lacht am besten -
3 gülmek
смея́ться* * *- er1) смея́тьсяgülmekten bayılmak / kırılmak — умира́ть со́ смеху
gülmekten katılmak — пока́тываться со́ смеху, хохота́ть до упа́ду
gülmekten kırıp geçirmek — о́чень смеши́ть
çok / doya doya gülmek — насмея́ться, посмея́ться вдо́воль
gel de gülme — ну как же не смея́ться!
kıkır kıkır gülmek — хихи́кать
kıskıs kıskıs gülmek — ехи́дно смея́ться, подсме́иваться; смея́ться исподтишка́
2) -e насмеха́ться, смея́ться над кем-чемyüzüne gülmek — смея́ться в лицо́, откры́то насмеха́ться над кем
sana gülerler — бу́дут смея́ться над тобо́й; над тобо́й посмею́тся
3) весели́ться, ра́доваться; ве́село / ра́достно проводи́ть вре́мяdünkü ziyafette çok güldük — на вчера́шнем банке́те мы здо́рово повесели́лись
••gülerken ısırır — посл. ≈ мя́гко сте́лет, да жёстко спать
- ağlar mısın!gülme komşuna gelir başına — посл. не сме́йся чужо́й беде́, своя́ на гряде́
- gülerim!
- güleyim bari!
- gülüp oynamak
- gülüp geçmek -
4 gülmek
v. laugh, laugh at, smile, smile on--------gülmek (küçümseme)v. sneer* * *laugh -
5 gülmek
(güler)1) смея́тьсяgülerim!, güleyim bari — смешно́! (говорится при неуместных замечаниях, утверждениях)
yüzüne gülmek — смея́ться в лицо́
3) весели́ться, ра́доваться; ве́село (ра́достно) проводи́ть вре́мя; быть счастли́вым -
6 gülmek
көләү; көлү -
7 gülmek
kenîn -
8 gülmek
-
9 gülmek
щхын, гушIон, мэщхы, къэгушIо -
10 gülmek
ابتسمبسمتبسمضحكهزأهزئ -
11 gülmek
1. ابتسم [اِبْتَسَمَ]2. بسم [بَسَمَ]3. تبسم [تَبَسَّمَ]4. ضحك [ضَحِكَ]5. هزأ [هَزَأَ]Anlamı: biriyle alay etmek6. هزئ [هَزِئَ]Anlamı: biriyle alay etmek -
12 gülmek
to laugh, to chortle -
13 gülmek
"1. to laugh. 2. to be happy, experience happiness. 3. to have a good time, have fun. 4. /a/ to laugh at, make fun of. 5. /a/ to smile on. Gülerim!/Güleyim bari! Oh really?/How interesting! (sarcastic way of showing disbelief). -ten bayılmak to faint with laughter. -ten çatlamak to split one´s sides laughing. gülüp geçmek /a/ to find (something) too ridiculous to bother about. Güle güle! 1. Good-bye! (said by the one who is staying to the one who is leaving). 2. Good luck! Güle güle gidin(iz). Have a good trip! Güle güle giyin(iz). Enjoy wearing it! (said upon seeing someone wearing a new piece of clothing). Güle güle kirlenin(iz). (said when greeting someone who´s just had a bath). Güle güle kullanın(ız). Enjoy it! (said to someone who´s recently acquired something). Gülerken ısırır. colloq. He may play you false while appearing friendly. -ten kırılmak/katılmak to be doubled up with laughter. Gülme komşuna, gelir başına. proverb Don´t laugh at another´s misfortune; it may happen to you one day. Güler misin, ağlar mısın! colloq. I don´t know whether to laugh or to cry. gülüp oynamak/söylemek to have a good time. güle oynaya joyously, merrily. güler yüz affability, complaisance, pleasant disposition, warmth, cordiality. güler yüz göstermek /a/ to show warm feelings towards (someone), show (someone) cordiality. güler yüzlü affable, complaisant, pleasant, warm, cordial." -
14 gülmek
gülmək -
15 bıyık altından gülmek
ухмыля́ться, посме́иваться -
16 bir göz gülmek
смея́ться сквозь слёзы -
17 içinden gülmek
посме́иваться про себя́ -
18 katmerli katmerli gülmek
безу́держно смея́ться -
19 kıkır kıkır gülmek
хихи́кать -
20 kıs kıs gülmek
хихи́кать
См. также в других словарях:
gülmek — nsz, er 1) İnsan, hoşuna veya tuhafına giden olaylar, durumlar karşısında, genellikle sesli bir biçimde duygusunu açığa vurmak O ne söylese sinirli sinirli ve tabii olmayan gülüşü ile gülüyordu. H. E. Adıvar 2) Mutlu, sevinçli zaman geçirmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gevrek gevrek gülmek — 1) kendine güvenip karşısındakini küçümsemek Diğer dükkânların satılmayan mallarını ben sanki ne yapayım diye gevrek gevrek gülerek kendi kendine hak verirdi. A. Ş. Hisar 2) neşeli ve kendine güvenli biçimde gülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için gülmek (veya gülümsemek) — belli etmeden, gizli gizli gülmek Badik Ahmet hesap isteyen patrona, eski günleri ne çabuk unuttun? gibi için için gülümserdi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kakır kakır gülmek — sesli ve sürekli gülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
katmerli katmerli gülmek — üst üste ve ara vermeden aşırı derecede gülmek Harun sarhoşluğun sinirliliğiyle yine göbek ve gerdan titreterek katmerli katmerli gülmeye başladı. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıkır kıkır gülmek — içinden gelerek sesli sesli bir biçimde gülmek Kapalı panjurların ardında, ayıp şeyler anlatıp kıkır kıkır gülüyorlar. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
katıla katıla gülmek — aşırı derecede gülmek Bir kahveye yolu düşmüş, kahvede oturanların hepsi katıla katıla gülüyorlarmış. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
pis pis gülmek — başkalarını kızdıracak, sinirlendirecek biçimde gülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzını bırakıp kıçıyla (veya bir tarafıyla) gülmek — karşısındakini küçümsercesine gülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kis kis gülmek — saklı saklı gülmek … Beypazari ağzindan sözcükler
bıyık altından gülmek — birinin durumuna belli etmemeye çalışarak gülümsemek Çocuklar, şimdilik ele güne karşı onların ana, babası olmakla övünmemize bıyık altından gülmektedirler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük