-
1 fırlamak
vi1) springenayağa \fırlamak aufspringensevincinden havaya \fırlamak vor Freude einen Luftsprung machen2) ( fiyatlar) in die Höhe schnellenfiyatlar fırladı ( gitti) die Preise schnellten in die Höhe -
2 fırlamak
fırlamak auffliegen, emporschnellen; (-e) stürzen (in, auf A), sich stürzen (in, auf A); Preise in die Höhe schnellen; (-den) abspringen (von D);ayağa fırlamak auf die Füße springen -
3 dışarı
I s1) \dışarıda kar/yağmur yağıyor draußen schneit/regnet es\dışarıdan von draußen\dışarıda yemek yemek auswärts essen\dışarıdan gelmek von auswärts kommenII adv (\dışarıya) hinaus, nach draußen\dışarı atmak hinauswerfen (-e/-den zu/aus); ( yanmış gazı) ausstoßen\dışarı çıkmak hinausgehen\dışarı fırlamak herausspringen, hinausspringen\dışarı koşmak hinauslaufençık \dışarı! hinaus mit dir!ısıyı \dışarı iletmek die Wärme abstrahlenkapıdan \dışarı zur Tür hinauspencereden \dışarı bakmak zum Fenster hinausschauen -
4 fırlama
fırlama s -
5 fırlar
См. также в других словарях:
fırlamak — nsz 1) Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak Çöpçü beygiri, deli gibi rayın üzerine fırlamıştı. H. Taner 2) Yerinden oynayıp ileriye doğru çıkıntı yapmak Gözleri yerinden fırlamış. Omuz kemiği fırlamış. 3) Fiyatı birdenbire… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırlamak — bulunduğu yerden birden çıkmak … Beypazari ağzindan sözcükler
ok gibi (yerinden) fırlamak — çok hızlı gitmek Affedersiniz, beni burada görürse kızar, diye ok gibi fırladı. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağa fırlamak — hızla ayağa kalkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalbi yerinden oynamak (veya fırlamak) — yüreği yerinden oynamak En hafif bir hareketi kalbimizi yerinden oynatmaya yeterdi. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinden fırlamak — oturulan yerden hızla kalkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözleri evinden (veya yuvalarından) uğramak (veya fırlamak) — korku, öfke ve telaşı gözlerinden belli olmak Cüce rolünde halkı gülmekten katıltan sırıtış, Rakım ın bütün buruşuklarını kaplamış, ayrık gözleri evlerinden uğramış. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
zıplamak — nsz 1) Bir yere çarpıp yukarı fırlamak İhtiyar profesörün elinde tuttuğu silindir, canlı bir mahluk gibi zıpladı. F. R. Atay 2) Sevinçten veya oyun yapmak için bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak Küçük köpek ince sevinç çığlıkları çıkarıyor,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırlama — is. 1) Fırlamak işi 2) argo Piç 3) hlk. Arsız, terbiyesiz çocuk … Çağatay Osmanlı Sözlük