-
1 dusman
[T düsman, Az düsmän, Tk dushman, from P dushman]: enemyA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > dusman
-
2 düşman
adj. enemy, antagonistic, at enmity with, inimical--------n. enemy, foe, antagonist, adversary, opponent* * *1. enemy 2. foe 3. hostile 4. inimical -
3 düşman et
antagonize -
4 düşman
"enemy, foe, adversary, antagonist; hostile, antagonistic" -
5 düşman
1. enemy. 2. one who consumes much (of something): pilav düşmanı a great pilaf eater. - ağzı calumny. (...) - başına. colloq. I wouldn´t wish (it) on my worst enemy. - çatlatmak to spite one´s enemies by parading one´s successes. - olmak/kesilmek /a/ to become an enemy (of). -
6 düşman kanadını çevirmek
düşman kanadını çevirmek (ordu)v. outflank -
7 düşman seferi
hostile expedition -
8 düşman etmek
v. make an enemy of smb., antagonize, turn against -
9 düşman için çalışan gizli örgüt
n. fifth columnTurkish-English dictionary > düşman için çalışan gizli örgüt
-
10 düşman kuvvetleri
n. enemy -
11 düşman olmak
v. war -
12 düşman radarını şaşırtma
n. window jamming -
13 düşman ticaret gemilerine saldıran savaş gemisi
n. raiderTurkish-English dictionary > düşman ticaret gemilerine saldıran savaş gemisi
-
14 düşman etmek
to antagonize, to turn sb against sb -
15 düşman kesilmek
to behave like an enemy -
16 düşman olmak
to turn against sb -
17 hükümet izniyle düşman gemiye saldırmak
hükümet izniyle düşman gemiye saldırmak (tic. gemi)v. privateerTurkish-English dictionary > hükümet izniyle düşman gemiye saldırmak
-
18 baş düşman
n. archenemy -
19 beş düşman uçağı düşüren pilot
n. ace -
20 gizli düşman
n. snake in the grass
- 1
- 2
См. также в других словарях:
duşman — DUŞMÁN, Ă, duşmani, e, s.m. şi f., adj. 1. (Persoană) care are o atitudine ostilă, răuvoitoare faţă de ceva sau de cineva, care urăşte ceva sau pe cineva; vrăjmaş. 2. Inamic (1) (în război). [acc. şi: (reg.) dúşman] – Din tc. düşman. Trimis de… … Dicționar Român
düşman — is., Far. duşmān 1) Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır. S. F. Abasıyanık 2) Birbirleriyle savaşan devletler ve bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman (veya düşmanı) kesilmek — düşman olmak, düşman gibi görmek Şu dakika yalnız bu memleketin değil, bütün insanlığın düşmanı kesilmişti. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman başına — durumun kötü olduğunu göstermek için kullanılan bir söz Hele ihtiyarlıkta yatağa düşmek, düşman başına. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
dúšman — a m (ȗ) zastar. sovražnik, zlasti Turek: bojevati se z dušmani / aziatski, turški dušmani … Slovar slovenskega knjižnega jezika
düşman ağzı — is. 1) Düşmanın uydurduğu söz 2) Bir durumu kötü gösteren söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman çatlatmak — iyi durum ve başarılarla düşmanı kıskandırmak veya kızdırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman olmak — kin beslemeye başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman düşmana gazel (veya Yasin) okumaz — düşmandan ancak kötülük beklenir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez — aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olmazlar, yeni kazanılan dostlarla arada henüz sıkı bir bağ oluşmadığı için bu durum söz konusu değildir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
borç vermekle, düşman vurmakla — yok edilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük