-
1 düşman
خصمخصيمعادعدوغريمقتلمخاصممعادمنازعند -
2 düşman
1. خصم [خَصْم]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım2. خصيم [خَصِيم]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım3. عاد [عادٍ]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım4. عدو [عَدُوّ]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım5. غريم [غَرِيم]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım6. قتل [قِتْل]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım7. مخاصم [مُخَاصِم]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım8. معاد [مُعَاد]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım9. منازع [مُنَازِع]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım10. ند [نِدّ]Anlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım -
3 düşmanlık
1. اختصام [اِخْتِصَام]Anlamı: düşman olma durumu2. تخاصم [تَخَاصُم]Anlamı: düşman olma durumu3. تصارع [تَصَارُع]Anlamı: düşman olma durumu4. تنازع [تَنَازُع]Anlamı: düşman olma durumu5. خصام [خِصَام]Anlamı: düşman olma durumu6. خصومة [خُصُومَة]Anlamı: düşman olma durumu7. خلاف [خِلَاف]Anlamı: düşman olma durumu8. خلفة [خِلْفَة]Anlamı: düşman olma durumu9. صراع [صِرَاع]Anlamı: düşman olma durumu10. مخاصمة [مُخَاصَمَة]Anlamı: düşman olma durumu11. منازعة [مُنَازَعَة]Anlamı: düşman olma durumu12. نزاع [نِزَاع]Anlamı: düşman olma durumu -
4 hasım
1. خصم [خَصْم]Anlamı: düşman, yağı2. خصيم [خَصِيم]Anlamı: düşman, yağı3. عدو [عَدُوّ]Anlamı: düşman, yağı4. غريم [غَرِيم]Anlamı: düşman, yağı5. قتل [قِتْل]Anlamı: düşman, yağı6. مخاصم [مُخَاصِم]Anlamı: düşman, yağı7. ند [نِدّ]Anlamı: düşman, yağı -
5 akın
1. إطباق [إِطْباق]2. ازدحام [اِزْدِحام]Anlamı: kalabalaık ve çok izdiham3. انقضاض [اِنْقِضاض]4. غارة [غارَة]5. غزو [غَزْو] -
6 akıncı
1. محارب [مُحَارِب]2. مغير [مُغِير]3. مقاتل [مُقَاتِل] -
7 barışık
مسالم [مُسَالِم]Anlamı: dargın veya düşman olmayan -
8 esir
أسير [أَسِير]Anlamı: düşman eline düşen
См. также в других словарях:
duşman — DUŞMÁN, Ă, duşmani, e, s.m. şi f., adj. 1. (Persoană) care are o atitudine ostilă, răuvoitoare faţă de ceva sau de cineva, care urăşte ceva sau pe cineva; vrăjmaş. 2. Inamic (1) (în război). [acc. şi: (reg.) dúşman] – Din tc. düşman. Trimis de… … Dicționar Român
düşman — is., Far. duşmān 1) Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır. S. F. Abasıyanık 2) Birbirleriyle savaşan devletler ve bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman (veya düşmanı) kesilmek — düşman olmak, düşman gibi görmek Şu dakika yalnız bu memleketin değil, bütün insanlığın düşmanı kesilmişti. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman başına — durumun kötü olduğunu göstermek için kullanılan bir söz Hele ihtiyarlıkta yatağa düşmek, düşman başına. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
dúšman — a m (ȗ) zastar. sovražnik, zlasti Turek: bojevati se z dušmani / aziatski, turški dušmani … Slovar slovenskega knjižnega jezika
düşman ağzı — is. 1) Düşmanın uydurduğu söz 2) Bir durumu kötü gösteren söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman çatlatmak — iyi durum ve başarılarla düşmanı kıskandırmak veya kızdırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman olmak — kin beslemeye başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman düşmana gazel (veya Yasin) okumaz — düşmandan ancak kötülük beklenir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez — aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olmazlar, yeni kazanılan dostlarla arada henüz sıkı bir bağ oluşmadığı için bu durum söz konusu değildir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
borç vermekle, düşman vurmakla — yok edilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük