Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

boyunca

  • 81 nightlong

    adj. gece boyunca süren
    ————————
    adv. gece boyunca, bütün gece

    English-Turkish dictionary > nightlong

  • 82 ribbon development

    yol boyunca binalar dizisi, anayol boyunca yapılaşma

    English-Turkish dictionary > ribbon development

  • 83 alongshore

    adv. kıyı boyunca, sahil boyunca

    English-Turkish dictionary > alongshore

  • 84 coastwise

    adj. kıyı boyunca, kıyıdan
    ————————
    adv. kıyı boyunca, kıyıdan

    English-Turkish dictionary > coastwise

  • 85 nightlong

    adj. gece boyunca süren
    ————————
    adv. gece boyunca, bütün gece

    English-Turkish dictionary > nightlong

  • 86 ribbon development

    yol boyunca binalar dizisi, anayol boyunca yapılaşma

    English-Turkish dictionary > ribbon development

  • 87 über

    1. präp (D) Lage -in üstünde; (oberhalb) yukarısında; (A) Richtung -in üstüne; (quer über) üstünden/üzerinden geçerek;
    über München nach Rom Münih üzerinden Roma’ya;
    über Nacht gece (boyunca);
    übers Jahr yıl (boyunca);
    über der Arbeit çalışırken;
    er ist über siebzig (Jahre alt) onun yaşı yetmişin üstünde;
    über Geschäfte (Politik) reden işten (politikadan) bahsetmek;
    über die Auskunft TEL istihbarattan
    2. adv: über und über büsbütün, tamamen

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > über

  • 88 вдоль

    нареч. и пред.... uzununa,...boyunca; вдоль стены divarın uzununa; вдоль берега sahil boyunca; ? вдоль и поперёк eninə-uzununa, hər tərəfdən, mükəmməl, başdan-başa, qarış-qarış.

    Русско-азербайджанский словарь > вдоль

  • 89 durch

    durch [dʊrç]
    1) ( örtlich) -den;
    \durch eine Straße gehen bir sokaktan geçmek;
    \durch das Fenster schauen pencereden bakmak
    2) ( mittels) ile;
    \durch Zufall kazara, tesadüfen
    3) ( infolge von) -den (dolayı), yüzünden;
    \durch das viele Rauchen çok sigara içmekten;
    \durch den Unfall wurde der gesamte Verkehr lahmgelegt kazadan dolayı bütün trafik felce uğradı
    4) ( zeitlich) boyunca;
    die ganze Nacht \durch bütün gece boyunca
    5) a. math ( teilen) -e;
    \durch drei teilen üçe bölmek
    6) ( Agens) ile, -yle;
    das Fahrzeug wird \durch Motoren getrieben taşıt motor gücüyle hareket eder
    II adv ( fam)
    es ist schon drei Uhr \durch saat üçü geçti bile;
    der Zug ist gerade \durch tren şu anda geçti;
    das Fleisch ist \durch et pişmiş;
    ich hab das Buch \durch kitabı bitirdim;
    die Sohle ist \durch (ayakkabının) tabanı delindi;
    \durch und \durch tamamen, her bakımdan, sapına kadar; ( bis ins Innerste) iliğine kadar, iliklerine kadar;
    ich bin \durch und \durch nass iliğime kadar ıslandım

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > durch

  • 90 Lebtag

    Lebtag m
    ( fam)
    mein \Lebtag hayatım [o ömrüm] boyunca, yaşadığım sürece;
    daran wirst du dein \Lebtag denken bunu ömrün boyunca unutmazsın;
    das lernst du dein \Lebtag nicht bunu hayatta öğrenmezsin

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Lebtag

  • 91 über

    über ['y:bɐ]
    1) ( oberhalb) üstünde, üzerinde; ( auf der anderen Seite) öbür tarafta; ( weiter als) -den fazla;
    \über der Straße wohnen caddenin öbür tarafında oturmak;
    sie wohnt \über uns üstümüzde oturuyor
    2) ( während, bei) -ken, başında;
    \über der Arbeit einschlafen çalışırken [o iş başında] uyumak
    3) ( Grenze) üstünde;
    zwei Grad \über null sıfırın üstünde iki derece
    \über jdm stehen birinin üstü olmak
    5) ( infolge) üzerine;
    \über all der Aufregung hatte ich dich ganz vergessen bu kadar telaş üzerine seni tamamen unutmuştum
    II präp
    1) (Richtung: durch) yol boyunca;
    \über jdn/etw hinweg bir kimseye/şeye aldırmayarak, bir kimseyi/şeyi es geçerek;
    nach Münster \über Dortmund Dortmund üzerinden Münster'e;
    \über die Straße gehen sokağı geçmek;
    \über die Grenze fahren sınırı geçmek;
    \über eine Mauer springen bir duvarın üzerinden atlamak;
    bis \über beide Ohren verliebt sein körkütük âşık olmak;
    bis \über beide Ohren in Arbeit stecken işi başından aşkın olmak
    2) ( zeitlich)
    \über Nacht geceleyin;
    \über das Wochenende hafta sonu(nda);
    das ist schon \über 3 Jahre her bunun üzerinden 3 yıl geçti bile;
    \über die Dreißig hinaus otuzunu geçmiş;
    \über etw hinweg sein bir şeyi arkada bırakmış olmak
    3) ( von, betreffend) üzerine(-in), hakkında(-in), ilişkin;
    was wissen Sie \über ihn? onun hakkında ne biliyorsunuz?
    4) ( in Höhe von) -lik;
    ein Scheck \über 4000 Euro 4000 euroluk bir çek;
    ein Rennen \über 2000 Meter 2000 metrelik bir yarış
    \über eine Stunde bir saatten fazla;
    Kinder \über 12 Jahre 12 yaşından büyük çocuklar
    Autos \über Autos otomobil üstüne otomobil
    7) ( mittels) yoluyla;
    \über ein Inserat ilan yoluyla
    \über jdn herrschen/Macht haben birine hükmetmek/sözü geçmek
    es geht nichts \über Fußball futbolun üstüne yok;
    jdn/etw \über alles lieben bir kimseyi/şeye herşeyden çok sevmek
    1) ( mehr als) üzerinde, -den (fazla);
    \über zwei Meter lang/breit uzunluğu/genişliği iki metrenin üzerinde, iki metreden (fazla) uzun/geniş;
    sind Sie \über 30? 30'un üzerinde misiniz?
    2) ( völlig)
    er wurde \über und \über rot kıpkırmızı kesildi
    3) ( Zeitraum)
    die ganze Nacht \über bütün gece boyunca
    IV adj ( fam)
    1) ( übrig)
    da ist noch Kuchen \über daha pasta var
    2) ( überlegen) üstün (in -de);
    geistig ist sie mir \über zekâca benden üstündür

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > über

  • 92 تمدد

    تَمَدَّدَ
    1. uzanmak
    2. esneklik
    Anlamı: elâstikiyet, esnek olma durumu
    3. gerginleşmek
    4. uzanmak

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > تمدد

  • 93 makara

    1. دحروجة [دُحْرُوجَة]
    Anlamı: üzerine iplik, tel vb. sarılan ekseni boyunca delik silindir
    2. منجور [مَنْجُور]
    Anlamı: üzerine iplik, tel vb. sarılan ekseni boyunca delik silindir

    Türkçe-Arapça Sözlük > makara

  • 94 yol

    "1. road; path; way; passage; course; route; channel; conduit. 2. rate of speed, speed (of a ship). 3. style; manner. 4. way of behaving. 5. method, system. 6. means, way; solution. 7. purpose, end (used in either the locative or the dative): Bu yolda çok emek harcadık. We´ve expended a lot of effort on this. Vatan yoluna savaştılar. They fought for the sake of the fatherland. 8. stripe (in cloth). 9. time: Bir yol bize geldi. He came to see us once. -unda 1. for the sake of. 2. in good order, going as it should, going well, fine. 3. in the style of, in the manner of. -uyla 1. by way of, via. 2. by means of, by, through. 3. in a suitable manner. - açmak /a/ to pave the way for. -unuz açık olsun! Have a good trip!/Bon voyage! - ağzı mouth of a road, junction. - almak to proceed, move forward. -u almak to reach the end of one´s journey. - aramak to look for a way (to solve a problem). - ayrımı fork in a road. - azığı food for a journey. -una bakmak/-unu beklemek /ın/ to await the arrival of, expect (someone who´s traveling a long way). - boyunca 1. throughout the journey; all the way: Yol boyunca durmadan konuştu. He talked incessantly all the way. 2. beside the road, along the road. -unu bulmak /ın/ to find the way to do (something), find the way to get (something) done. -a çıkarmak /ı/ to see (someone) off (on a journey). -a çıkmak to set off (on a journey). (aynı, bir) -a çıkmak (for one thing) to lead to the same result (as another). -dan çıkmak 1. (for a train) to be derailed; (for a car, etc.) to go off the road. 2. (for someone) to go astray, depart from the straight and narrow. -una çıkmak /ın/ 1. to meet (someone, something) by chance. 2. to go to meet (a traveler). -a düşmek to set off (on a journey). -lara düşmek to go out and wander far and near/wide (in search of someone, something). -u düşmek 1. /a/ to happen on, chance on, happen to pass (a place). 2. /ın/ (for the right moment for something) to be at hand. (...) -una düşmek to set out for (a place). -a düzülmek to set off (on a journey). - erkân the right way to do (something). - erkân bilmek to know how to behave properly. - etmek /ı/ to go to (a place) very often. -a gelmek to come round (to another´s point of view); to see reason; to straighten up and do as one is supposed to do. -a getirmek /ı/ to bring (someone) round (to another´s point of view); to make (someone) see reason; to make (someone) straighten up and do as he is supposed to do. -una girmek (for something) to begin to go well. -a gitmek to set off (on a journey). - görünmek /a/ to sense that the time has come for (one) to pack up one´s traps and leave. - göstermek /a/ 1. to show (someone) how to get to a place. 2. to show (someone) how to solve something. 3. to guide (someone). - halısı runner (rug used to carpet a hall or staircase). - harcı travel allowance. - iz bilmek to know how to behave oneself properly. -dan/-undan kalmak to be prevented from setting out on a journey. -larda kalmak to be delayed on the road. -u kapamak to block the road. -unu kaybetmek to lose one´s way. - kesmek naut. to slow down, reduce speed. -unu kesmek /ın/ 1. to stop, waylay (someone). 2. to waylay (someone) (in order to rob him). -una koymak /ı/ to set/put (a matter) to rights. -a koyulmak to set off (on a journey). - parası 1. travel allowance. 2. road tax, tax which goes towards the upkeep of roads. -a revan olmak to set off (on a journey). -unu sapıtmak (for someone) to go astray, depart from the straight and narrow. - sormakla bulunur. proverb You learn how to do something properly by asking those who know how to do it. -unu şaşırmak 1. to take a/the wrong turning, be on the wrong road. 2. not to know which road to take. 3. to go astray, depart from the straight and narrow. - tepmek to walk a long way. (...) - tutmak to begin to live in (a certain) way; to live in (a certain) way. -u tutmak (for police, etc.) to take control of a road; to blockade a ro

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > yol

  • 95 cours

    n m
    1 leçon ders [deɾs]

    avoir / suivre des cours d'anglais — İngilizce ders almak

    2 au cours de boyunca

    Il a fait cinq voyages au cours de l'année. — Yıl boyunca beş kere seyahate çıktı.

    3 en cours (de) sürme

    Le film est en cours. — Film sürüyor.

    La maison est en cours de rénovation. — Ev onarım sürecinde.

    4 eau akarsu [akaɾ'su]
    un cours d'eau akarsu
    5 avoir cours geçerli olmak

    Ces billets ont encore cours. — Bu kâğıt paralar hala geçerli.

    Ces pratiques n'ont plus cours. — Bu uygulamalar artık geçersiz.

    6 valeur kur [kuɾ]

    Dictionnaire Français-Turc > cours

  • 96 long

    Dictionnaire Français-Turc > long

  • 97 longer

    v t
    1 suivre boyunca gitmek
    2 border boylamak

    La route longe la maison. — Yol evi boyluyor.

    Dictionnaire Français-Turc > longer

  • 98 longueur

    n f
    1 dimension uzunluk, boy [boj]
    2 à longueur de boyunca

    Il écoute la radio à longueur de journée. — Gün boyunca radyo dinliyor.

    Dictionnaire Français-Turc > longueur

  • 99 güzergâh

    1) ме́сто [постоя́нной] остано́вки
    2) тра́сса, путь сле́дования

    güzergâh boyunca — по пути́ сле́дования

    Türkçe-rusça sözlük > güzergâh

  • 100 sahil

    бе́рег (м)
    * * *
    бе́рег, прибре́жная полоса́, побере́жье

    sahil boyunca — вдоль бе́рега

    sahil bölgeleri — прибре́жные райо́ны

    sahile çıkarmak — выса́живать на бе́рег

    sahilden gitmekмор. идти́ в преде́лах ви́димости берего́в

    sahil hattı — берегова́я ли́ния / черта́

    Türkçe-rusça sözlük > sahil

См. также в других словарях:

  • boyunca — zf. 1) Boyu veya uzunluğu kadar Plaj boyunca hem yürüyor hem konuşuyorduk. S. F. Abasıyanık 2) Süresince Ömrüm boyunca şiirle, edebiyatla, felsefe ile hiç alışverişim olmadı. H. Taner Birleşik Sözler boylu boyunca ömür boyunca Atasözü, Deyim ve… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boyunca çocuğu olmak — yetişkin çocuğu olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boylu boyunca — zf. 1) Boyu uzanabildiği kadar, boyu uzunluğunca Bir müddet sonra da boylu boyunca ortaya uzanıverdi. S. F. Abasıyanık 2) mec. Hakkıyla, hak etmiş olarak Senin boylu boyunca bu müzede yerin var. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ömür boyunca — zf. Hayatı devam ettiği süre içinde, sağ olduğu sürece Senin yüzünden bir hâl olursa azabını ömür boyunca çekersin ağabey, diye söyleniyor. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz — sana yapılmasını istemediğin bir kötülüğün daha ağırını başkasına yapma anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uzanmak — e 1) Boylu boyunca yatmak Nevin evde biraz uzanıp dinlenmezse hastalanacaktı sanki. S. F. Abasıyanık 2) Gitmek Öğleden sonra Şişli den Beyoğlu na kadar uzandım. Y. K. Beyatlı 3) nsz Bir alana yayılmak Sokağın dibinden gelen bir elektrik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ömür — is. <ər.> 1. İnsan, heyvan və ya bitkinin doğuluşundan ölümünə qədərki fizioloji vəziyyəti; həyat. Ömürdür, biri az yaşayır, o biri çox yaşayır. T. Ş. S.. Hayıf ömür qısa, arzu genişdir; Kim bu qayğı ilə titrəməmişdir. M. Müş.. Ömür yoldaşı …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • Nureddin Pasha — This article is about an Ottoman army officer. For an Ottoman grand vizier, see Abdurrahman Nureddin Pasha. Nureddin İbrahim (Konyar) 1309 (1893) P. 31 Miralay Nureddin Bey …   Wikipedia

  • Гюрюн, Камран — Камран Гюрюн (тур. Kamuran Gürün) турецкий политик и историк, 8 й генеральный секретарь СЕНТО (1978 79 годы). В 1978 году был избран в качестве 8 го и, как выяснилось, последнего генерального секретаря Организации Центрального Договора (СЕНТО).… …   Википедия

  • Спортивный комплекс зимних видов спорта (Ашхабад) — Спортивный комплекс зимних видов спорта …   Википедия

  • boy — 1. is. 1. Bədənin uzunluğu; qədd, qamət. Boyu uca adam. Boyu qısa. Sənin boyda. Bir boyda. – Bir balaca boyu var, ev dolusu toyu var. (Tapmaca). // Bədən quruluşu, bədəndə tənasüb. O qadının heç boyu yoxdur. 2. Ümumiyyətlə, uzunluq. Gəbənin boyu …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»