-
1 lang
lang <länger, am längsten> [laŋ]I adj1) ( allgemein) uzun;seit \langem uzun süreden beri, uzun süredir, çoktandır;\lang und breit enine boyuna;gleich \lang aynı boyda, eşit uzunlukta;ohne \langes Nachdenken fazla [o uzun boylu] düşünmeden;ein \langes Gesicht machen surat asmak;der \langen Rede kurzer Sinn uzun lafın [o sözün] kısasıII adv1) uzunluğunda, boyunda;das Bett ist 2 Meter \lang yatak 2 metre boyundadır2) ( Dauer) boyunca;einen Augenblick \lang bir an boyunca;der \lang ersehnte Augenblick uzun zamandır özlemi çekilen an, epeydir özlenen an;sein ganzes Leben \lang bütün hayatı boyuncasie gingen am Ufer \lang sahilden gittiler, sahil boyunca yürüdüler;hier geht's \lang buradan gidiliyor -
2 groß
groß angelegt büyük çapta(ki);fam groß in etwas sein bş-de usta olmak;wie groß ist es? ne büyüklükte/boyda?;wie groß bist du? boyun kaç?;große Ferien yaz tatili;große Worte büyük laflar/sözler;Groß und Klein genci(yle) yaşlısı(yla);im Großen (und) Ganzen bütün olarak, esas itibarıyla -
3 hochgewachsen
hochgewachsen adj uzun boylu -
4 kurzerhand
kurzerhand adv uzun boylu düşünmeden -
5 lang
1. adj uzun; fam Person uzun boylu;seit langem çoktan beri;vor langer Zeit çok önce(leri)2. adv drei Jahre lang üç yıldır;einige Zeit lang bir süredir;den ganzen Tag lang bütün gün boyunca;jemandem zeigen, wo’s lang geht fig b-ne dersini vermek;über kurz oder lang er ya da geç -
6 mittelgroß
mittelgroß adj orta boylu -
7 schlaksig
schlaksig adj uzun boylu, çolpa (genç) -
8 schlank
schlank adj ince (boylu);schlank machen Kleid -i ince göstermek;auf die schlanke Linie achten kilosuna dikkat etmek -
9 groß
eine \große Koalition büyük koalisyon;mit \großem Abstand führen açık farkla önde olmak;mit dem größten Vergnügen seve seve;\großen Wert auf etw legen bir şeye çok önem vermek;sie war seine \große Liebe o, onun büyük aşkıydı;\groß in Mode sein çok moda olmak;ich habe \große Lust zu gehen gitmeye çok hevesliyim;was soll ich \groß dazu sagen? ( fam) buna başka ne diyebilirim?;er hat es mir \groß und breit erzählt ( fam) bana onu enine boyuna anlattıer ist fast zwei Meter \groß boyu neredeyse iki metre3) ( zeitlich)die \großen Ferien büyük tatilmeine \große Schwester benim ablam;wenn ich \groß bin büyüdüğüm zaman;ein Vergnügen für G\groß und Klein büyük ve küçüklere bir eğlence5) ( Menge)eine \große Familie büyük bir aile;im G\großen und Ganzen topu topuKarl der G\groß Şarlman -
10 Größe
Größe <-n> ['grø:sə] fdas hängt von der \Größe der Gruppe ab bu grubun büyüklüğüne bağlıdır2) ( Höhe) boy; (Körper\Größe) boy;eine Frau mittlerer \Größe orta boylu bir kadın;in voller \Größe ( Mensch) tam boyendliche \Größe sonlu büyüklük;unbekannte \Größe bilinmeyen;vektorielle \Größe vektör niceliği\Größe zeigen büyüklük göstermek6) ( Persönlichkeit) kapasite -
11 klein
die Hose ist ihm zu \klein pantolon ona çok küçük;von \klein auf küçüklükten beri;ein \klein bisschen birazcık;( ganz) \klein anfangen küçükten başlamak;\klein beigeben pes etmek, yelkenleri suya indirmek;\klein(er) stellen kısmak;\kleiner werden küçülmek;beim \kleinsten Geräusch en küçük gürültüde;der \kleine Mann ( fig) çük2) ( kurz)einen \kleinen Augenblick bitte bir saniyecik lütfen3) ( jünger) küçük\kleine Ursache, große Wirkung ( prov) ummadığın taş baş yarar -
12 langatmig
-
13 mittelgroß
orta boy; ( Person) orta boylu -
14 stattlich
2) ( Betrag) hatırı sayılır -
15 überragen
überragen*1. vt1) ( durch Größe) büyük olmak (-den); ( durch Höhe) yüksek olmak (-den); ( Person) boylu olmak (um -den) -
16 weitschweifig
uzun boylu -
17 groß
büyükkocamanuzun boyluyüksek -
18 mittelgroß
orta boyluorta büyüklükte -
19 schlank
inceselvi boyluzayıf
См. также в других словарях:
boylu — sf. 1) Boyu olan Hatırlayabildiğim kadar annem orta boylu idi. Y. K. Beyatlı 2) Boyu benzerlerinden uzun olan Sahneye birbirinden enli ve boylu dört taze birbiri ardınca girdi. H. E. Adıvar Birleşik Sözler boylu boslu boylu boyunca boylu gıcır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boylu — 1. sif. Ucaboy, boylu buxunlu, qədd qamətli. Boylu oğlan. – <Kompozitor> boylu . . bir adamla qarşılaşdı. İ. Ə.. // Uca. Boylu çinar budaq atmış, qol atmış. R. R.. Hərdən boylu qovaqların xışıldayır yarpağı. Ə. Cəm.. 2. sif. dan. İkicanlı,… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
boylu — I (Ağcabədi, Ağdam, Bərdə, Yardımlı, Şəki) hamilə. – Mahmudun qızı də:sən boyludu (Ağdam); – Boyludu, bü:nəsaba: doğajaxdı (Bərdə); – Gəlin boyludu, ağır iş görə bilmir (Şəki) II (Bolnisi, Gədəbəy, Gəncə, Qazax, Şəmkir, Tovuz, Yevlax) bax boyl. – … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
boylu-buxunlu — bax boy buxunlu. Boylu buxunlu oğlan. – . . Solovyov yaşı təzəcə iyirmi beşə girən, boylu buxunlu, yaraşıqlı bir kişi idi. Ə. Ə.. Biz çayxanadan çıxanda əyninə ipək pencək geymiş boylu buxunlu, qarabığlı bir kişi qollarını ata ata içəri girdi.… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
boylu boslu — sf. Uzun boylu, yakışıklı, gösterişli Boylu boslu, sırtı kamburlaşmamış, gayet yakışıklı bir adam. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
boylu boyunca — zf. 1) Boyu uzanabildiği kadar, boyu uzunluğunca Bir müddet sonra da boylu boyunca ortaya uzanıverdi. S. F. Abasıyanık 2) mec. Hakkıyla, hak etmiş olarak Senin boylu boyunca bu müzede yerin var. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
boylu — gebe, hamile … Beypazari ağzindan sözcükler
boylu gıcır — is., bit. b. Gövdesi odunsu, yaprakları üç köşeli, beyaz, sarımsı yeşil çiçekleri olan, üzümsü meyvesi kırmızı renkli, boyu 20 m kadar olabilen, tırmanıcı çalı görünüşünde bir bitki (Smilax excelca) … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalfidan boylu — sf. İnce, uzun ve yeni dal gibi boyu olan Hepsi de gencecik dalfidan boylu ikişer üçer kız çıktı. M. N. Sepetçioğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
fidan boylu — sf. İnce, uzun ve biçimli (kimse) Kim der ki bu fidan boylu kız iki çocuk anasıdır? M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta boylu — sf. Orta yükseklikte, boyda olan Hatırlayabildiğim kadar annem orta boylu idi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük