-
1 подбирать
несов.; сов. - подобра́ть1) yerden almak; toplamakподбира́ть коло́сья — başak toplamak
подобра́ть ка́мешек — yerden küçük bir taş almak
2) (подходящее, необходимое) seçmek; aramak; bulmak; arayıp bulmak тк. сов.подбира́ть ри́фму — kafiye aramak
подобра́ть ключ к замку́ — kilide uyacak bir anahtar bulmak
подобра́ть назва́ние чему-л. — bir şeye ad bulmak
он говори́л по-англи́йски, (тща́тельно) подбира́я слова́ — İngilizceyi sözcükleri seçe seçe konuşuyordu
3) çemremek; büzmek; (içeri) çekmek (напр. живот)подбира́ть подо́л (ю́бки) — eteğini çemremek
подбира́ть гу́бы — dudaklarını büzmek
-
2 сжимать
несов.; сов. - сжать1) врз sıkmak; sıkıştırmakсжима́ть горю́чую смесь — hava-yakıt karışımını sıkıştırmak
сжать гу́бку — süngeri sıkmak
мне сжа́ло ру́ку то́чно тиска́ми — elim sanki mengeneye kısıldı
кора́бль сжат льда́ми — gemi buzlar arasında sıkışıp kaldı
сжима́ть кольцо́ окруже́ния — воен. kuşatma çemberini daraltmak
2) перен. ( сокращать) kısaltmak3) ( стеснять) sıkışmakему́ сжа́ло грудь — göğsü sıkıştı
4) sıkmak; büzmekсжать зу́бы — dişlerini sıkmak
сжать кулаки́ — yumruklarını sıkmak
сжать ладо́нь — elini yummak / kapamak
сжать гу́бы — dudaklarını büzmek
-
3 поджимать
несов.; сов. - поджа́ть, в соч.поджима́ть гу́бы — dudaklarını büzmek
поджима́ть под себя́ но́гу — ayağını altına almak
он сиде́л, поджа́в под себя́ но́ги — bağdaş kurmuştu
••поджа́ть хвост — kuyruğunu kısmak
-
4 скатывать
I несов.; сов. - ската́ть(ковёр и т. п.) dürmek, yuvarlamak, büzmekII несов.; сов. - скати́ть( спускать вниз) (yuvarlayarak) indirmek -
5 собирать
несов.; сов. - собра́ть1) toplamak, toparlamak, bir araya getirmekсобира́ть друзе́й — arkadaşlarını toplamak
собра́ть (свои́) ве́щи — eşyasını toparlamak
собра́ть кни́ги в портфе́ль — kitapları çantaya doldurmak
я уж (бы́ло) и чемода́н собра́л — bavulumu hazırlamıştım bile
3) toplamak; monte etmek ( монтировать)собира́ть мото́р — motoru toplamak
4) toplamak; almak; biriktirmek ( копить)собира́ть поже́ртвования — bağış toplamak
собра́ть большинство́ голосо́в — oyların çoğunu almak / toplamak
собира́ть све́дения — bilgi toplamak
бо́льше всего́ мёда собира́ют в э́том райо́не — en çok bal elde edilen yer bu bölgedir
соберём де́нег и отремонти́руем — (aramızda) para toplar, onartırız
5) toplamak, devşirmekсобира́ть грибы́ — mantar toplamak
собира́ть фру́кты — meyve devşirmek
собира́ть урожа́й — ürün kaldırmak
собира́ть после́дний виногра́д — bağ bozmak
6) derlemek; koleksiyon(u) yapmakсобира́ть наро́дные ска́зки — halk masalları derlemek
ты собира́ешь (ма́рки) Мона́ко? — Monako yapar mısın?
7) büzmekю́бка, со́бранная в та́лии — belden büzgülü etek
8) toparlamakсобра́ть мы́сли — düşüncelerini / zihnini toparlamak
собра́ть всё своё му́жество — cesaretini toplamak
9) разг.собра́ть на стол — sofra kurmak
-
6 суживать
несов.; сов. - су́зить1) daraltmak; büzmekсу́зить глаза́ — gözlerini kısmak
2) daraltmak; azaltmak
См. также в других словарях:
büzmek — i, er 1) Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek Herkesin ağzı torba değil ki çekip büzesiniz. B. Felek 2) Kısmak 3) mec. Kapatmak, dedikodu yapılmasına engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezip büzmek — ezip parçalayarak tamamen değiştirerek kullanılmaz veya anlaşılmaz duruma getirmek Bütün ecnebi kelimeleri ezip büzüp anlaşılmaz hâle getirip öyle kullanıyorlar. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
lakırtıyı ezip büzmek — konuşmasını beceremeyip aynı şeyleri tekrarlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bürmek — büzmek II, 6 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
büzdürmek — i 1) Büzmek Giysisinin belini büzdürüp vücuduna uydurdu. 2) i, e Büzme işini birine yaptırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
büzme — is. 1) Büzmek işi 2) sf. Ağzı büzülerek kapatılan (kese, torba vb.) Öbürü dolgunca ve büzme çarşaflı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezmek — i, er 1) Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. E. B. Koryürek 2) Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmak — i, ar 1) Sesi azaltmak, alçaltmak Radyoyu biraz kısar mısın? 2) Gözü biraz kapamak Adam göz kapaklarını kısarak bir hesapladı. N. Cumalı 3) Ezmek, büzmek, daraltmak Omuzlarını kısar, ellerini cebinden çıkarır, atar ağzından sigarasını. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
lakırtı — is. 1) Söz, laf Biz burada lakırtıya başlayalı iki dakika ya oldu ya olmadı. P. Safa 2) mec. Boş söz, dedikodu, laf Lakırtıdır o, aldırma! Birleşik Sözler lakırtı ebesi lakırtı kavafı lakırtısı az pis lakırtı … Çağatay Osmanlı Sözlük
uçkur — is. 1) Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu. B. Felek 2) mec. Cinsel duygu veya ilişki Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye … Çağatay Osmanlı Sözlük