-
1 собирать
несов.; сов. - собра́ть1) toplamak, toparlamak, bir araya getirmekсобира́ть друзе́й — arkadaşlarını toplamak
собра́ть (свои́) ве́щи — eşyasını toparlamak
собра́ть кни́ги в портфе́ль — kitapları çantaya doldurmak
я уж (бы́ло) и чемода́н собра́л — bavulumu hazırlamıştım bile
3) toplamak; monte etmek ( монтировать)собира́ть мото́р — motoru toplamak
4) toplamak; almak; biriktirmek ( копить)собира́ть поже́ртвования — bağış toplamak
собра́ть большинство́ голосо́в — oyların çoğunu almak / toplamak
собира́ть све́дения — bilgi toplamak
бо́льше всего́ мёда собира́ют в э́том райо́не — en çok bal elde edilen yer bu bölgedir
соберём де́нег и отремонти́руем — (aramızda) para toplar, onartırız
5) toplamak, devşirmekсобира́ть грибы́ — mantar toplamak
собира́ть фру́кты — meyve devşirmek
собира́ть урожа́й — ürün kaldırmak
собира́ть после́дний виногра́д — bağ bozmak
6) derlemek; koleksiyon(u) yapmakсобира́ть наро́дные ска́зки — halk masalları derlemek
ты собира́ешь (ма́рки) Мона́ко? — Monako yapar mısın?
7) büzmekю́бка, со́бранная в та́лии — belden büzgülü etek
8) toparlamakсобра́ть мы́сли — düşüncelerini / zihnini toparlamak
собра́ть всё своё му́жество — cesaretini toplamak
9) разг.собра́ть на стол — sofra kurmak
-
2 наводить
1) (оружие, приборы) doğrultmak; tevcih etmekнаводи́ть самолёт на цель — uçağı hedefe yöneltmek
наводи́ть на ре́зкость — фото netlik ayarı yapmak
2) перен. vermek; salmakнаводи́ть тоску́ на кого-л. — birine kasvet vermek
наводи́ть страх / у́жас на кого-л. — birine korku / dehşet salmak / saçmak
3) перен. uyandırmakнавести́ кого-л. на размышле́ния о чём-л. — birine bir şeyi düşündürmek
э́то навело́ его́ на подозре́ние — bu onda şüphe uyandırdı
4) в соч.наводи́ть вре́менный мост — eğreti köprü kurmak
••наводи́ть мосты́ — köprüler kurmak
наводи́ть поря́док — düzene koymak / sokmak; düzen vermek; derleyip toplamak / toparlamak ( в помещении); kamu düzenini sağlamak ( общественный)
навести́ красоту́ (подкраситься) — разг. makyajını tazelemek
-
3 напрягать
-
4 одуматься
-
5 опомниться
сов., врзkendine gelmek; kendini toparlamakопо́мнись! — kendine gel!
-
6 собираться
несов.; сов. - собра́ться1) toplanmak, toplaşmak; çalışmalarına başlamak (о съезде и т. п.)мы собира́емся по вто́рникам — Salı günleri toplanırız
ве́чером соберёмся у тебя́ — akşama sendeyiz
мы соберёмся в Оде́ссе — Odesa'da bir araya geleceğiz
подождём, пока́ все соберу́тся — hepsi gelene dek bekleyelim
2) hazırlık görmek; hazırlanmakсобира́ться в го́сти — konuk gitmek için hazırlanmak
собира́ться в доро́гу — yolculuğa hazırlık görmek, yolculuk tedariki görmek
я уже́ собира́лся лечь спать, как... — artık yatmaya hazırlanıyordum ki...
3) niyeti olmak, niyetlenmek; niyet etmekон пока́ не собира́ется жени́ться — şimdilik evlenmeye niyetli değildir
он собира́ется сно́ва прие́хать сюда́ — tekrar buraya gelmeye niyetleniyor
пое́дешь? - Собира́юсь — gidecek misin?- Niyetim var
я и не собира́лся остава́ться — zaten kalacak değildim
я собира́лся позвони́ть, но... — telefon edecektim ama...
4) в соч.собира́ться с мы́слями — zihnini toparlamak
собра́ться с ду́хом — cesaretini toplamak
••над ни́ми собрали́сь ту́чи — onların üzerine kara bulutlar çöreklendi
собраться в комо́к — tostoparlak büzülmek
-
7 суммировать
несов., сов.1) toplamak, bilançosunu çıkarmak2) ( обобщать) toparlamakе́сли сумми́ровать всё вышеизло́женное... (в статье) — buraya kadar yazılanları toparlarsak
-
8 собирать
toplamak, toparlamak, bir araya getirmek, monte etmek, kurmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > собирать
-
9 Группировка документов
Resminamalary toparlamakРусско-туркменский экономический словарь > Группировка документов
См. также в других словарях:
toparlamak — i 1) Bir araya getirmek, toplu bir duruma sokmak Sonra müsveddeleri toparlayıp yatmaya gitti. H. Taner 2) Neler üzerinde durulacağını hatırlayıp bir araya getirmeye çalışmak Düşünüyorum efendim, dedim. Yazacaklarımı toparlıyorum. H. Taner 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
derleyip toplamak (veya toparlamak) — dağınık olan şeyleri bir araya getirip düzenlemek, düzene sokmak Söylediklerini derleyip toparlamak, bir sonuca varmak işi okuyucusuna düşüyor. N. Cumalı Selim çekinerek girdi. Filiz dikişini derleyip topladı, yer gösterdi. O. Rifat … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini toparlamak (veya toplamak) — 1) herhangi bir konuda eskiden kötü olan durumunu düzeltmek Bir zamanlar benim de onların arasında bulunduğumu söyleyecek gibi oluyor fakat hemen kendimi toparlıyordum. Ö. Seyfettin 2) bir konuda dikkatini yoğunlaştırmak Tanıdığı hastanelerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
topurlamak — toparlamak, yuvarlamak, yumağ etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dertop — sf. Getirilmek, büzülmek anlamındaki dertop edilmek ve bir araya getirmek, toparlamak anlamındaki dertop etmek birleşik fiillerinde geçer İskemlenin üzerine dertop edilerek atılmış duran pantolonunu ayağına geçirdi. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
haber merkezi — is. Bir yayın organının haberleri derleyip toparlamak ve değerlendirmekle sorumlu ve yükümlü haber birimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
toparlama — is. Toparlamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafası yerine gelmek — kendini toparlamak, kendine gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedmek — bohça veya heybeyi toparlamak, uçlar ını birleştirmek III, 434bkz: yedi şmek, yedilmek, yidmek yeğ, üst, üstün, daha lyl, lyl, hayırlı I, 59, 337, 384; II I, 43, 133, 144, 160 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yidmek — bohça veya heybeyi toparlamak, uçlar ını birleştirmek III,443bkz: yedişmek, yedilmek, yedmek iğ, I, 48, 85bkz: ig, ik, yik gemin damağa gelen parçası III, 144 çiğ, pişmemiş. I, 338; III, 144bkz: yik … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini