-
1 büyük
1) groß, Groß-\büyük bir olasılıkla mit hoher WahrscheinlichkeitB\büyük İskender hist Alexander der Große\büyük ölçüde in hohem Maßekardeşlerimin hepsi benden \büyük alle meine Geschwister sind älter als ich -
2 büyük harf
Großbuchstabe m, Kapitalbuchstabe m\büyük harflerle in Großbuchstabenbir şeyi \büyük harflerle yazmak etw großschreiben -
3 ihtimal
I sbüyük bir \ihtimalle mit großer Wahrscheinlichkeit, höchstwahrscheinlich, aller Wahrscheinlichkeit nachen iyi \ihtimalle am ehestenher \ihtimale karşı gegen alle Eventualitäten, für alle Fälle3) Aussicht fbir şeyin olması \ihtimali die Aussicht, dass etw geschieht\ihtimal ki, ... es ist möglich, dass...bir şeye \ihtimal vermemek etw für unwahrscheinlich halten, etw nicht für möglich halten -
4 istek
istek kipi GR Optativ m;-e istek duymak, -e isteği olmak Lust haben, zu …;büyük bir istekle sehr gern;isteğe bağlı auf Wunsch, optional;-in isteği üzerine auf Wunsch (G);kendi isteği üzerine auf eigenen Wunsch;ekonomik istekler wirtschaftliche Erfordernisse n/pl;GR istek yutumu Optativ-Haplologie f (z.B. başlayım statt başla-ya-yım) -
5 coşku
coşku sbüyük bir \coşku ile mit heller Begeisterung\coşkuya kapılmak außer sich geraten, (ganz) aus dem Häuschen geraten2) Euphorie f -
6 her hâlde
1) ( büyük bir ihtimalle) mit großer Wahrscheinlichkeit, höchstwahrscheinlich, aller Wahrscheinlichkeit nach\her hâlde gelmelisiniz Sie müssen unbedingt kommen -
7 hezimet
hezimet [hezi:-] sseçimlerde \hezimete uğramak bei den Wahlen eine empfindliche Schlappe einstecken -
8 olasılık
büyük bir \olasılıkla mit höchster Wahrscheinlichkeit, höchstwahrscheinlich -
9 ağız
ağız < ağzı> Mund m; hayvan a Maul n; kap, torba Öffnung f; körfez, galeri Einfahrt f; mağara Eingang m; volkan Krater m; yol Abzweigung f, Kreuzung f; GR Mundart f, Dialekt m; Ton m, Art f des Sprechers; MUS Art zu singen; bıçak Schneide f;ağız açmamak den Mund nicht aufmachen (fam aufkriegen), schweigen;ağız ağza konuşmak unter vier Augen sprechen;ağız ağza vermek tuscheln;-e ağız etmek jemandem etwas weismachen wollen;ağız kavgası Schimpferei f;ağız kokusu üble(r) Mundgeruch;yumuşak usw bir ağız kullanmak einen sanften usw Ton einsetzen;ağız ağız prahlen;ağız tadı Genuss m, Behaglichkeit f;ağız tadıyla genießend, in aller Ruhe;ağız tütünü Kautabak m;ağız yapmak heucheln;ağza alınmaz ungenießbar; unanständig (Worte);ağz(ın)a almamak verschweigen, übergehen;ağza düşmek ins Gerede kommen;ağza koyacak bir şey etwas Essbares;ilk ağızda auf Anhieb;ağızdan MED oral; vom Hörensagen;ağızdan ağza von Mund zu Mund; -auf den Zahn fühlen;-in ağzı açık kalmak Mund und Nase aufsperren;ağzı bozuk adj Schandmaul n;ağzı büyük adj Aufschneider m;ağzı gevşek Schwätzer m;ağzı kara adj Schwarzseher m; Lästermaul n;-e ağzı varmamak sich nicht trauen zu sagen;-in ağzına bakmak nach dem Mund reden;ağzına burnuna bulaştırmak verpatzen;b-ne ağzına geleni söylemek jemanden ausschimpfen;ağzına kadar dolu bis zum Rand gefüllt;b-nin ağzına lâyık jemandem sehr zu empfehlen (zu essen, trinken);birbirinin ağzına tükürmek einander heruntermachen;-in ağzında bakla ıslanmamak kein Geheimnis für sich behalten können;-in ağzından çıkmak Wort jemandem entschlüpfen;bş-i b-nin ağzından kapmak jemandem (mit Worten) zuvorkommen; fam so rausfahren;-in ağzından laf almak jemanden aushorchen;ağzından (laf) kaçırmak sich verplappern;ağzını açmak den Mund aufmachen (a zum Sprechen); losschimpfen; dumm gucken;ağzını havaya oder poyraza açmak das Nachsehen haben;-in ağzını açtırmamak jemanden nicht zu Worte kommen lassen;-in ağzını aramak jemanden ausfragen, aushorchen;ağzını bozmak fluchen (und wettern);ağzını kiraya mı verdin? hast du die Sprache verloren?;ağzını tutmak verschwiegen sein;-in ağzının içine bakmak an jemandes Mund hängen;-in ağzının kâhyası olmak jemandem vorschreiben, was er sagt;-in ağzının kokusunu çekmek jemanden ertragen müssen;-in ağzının suyu akıyor das Wasser läuft jemandem im Munde zusammen;-den ağzının tadını almak böse Erfahrungen machen mit;b-nin ağzının tadını kaçırmak jemandem etwas verderben -
10 boy
boy1 Stamm m; Sippe f; Geschlecht nboy2 Wuchs m; Größe f, Höhe f; Länge f, Ausdehnung f; Ausmaß n, Format n;boy göstermek sich zeigen; fam aufkreuzen; prunken;-le boy ölçüşmek sich messen mit;boy bos fam Wuchs m, Größe f;büyük boy großformatig;boya çekmek Kind in die Höhe schießen;boydan boya in ganzer Länge; völlig;bir boyda in gleicher Größe;dalga boyu Radio Wellenlänge f;diz boyu bis zum Knie;ömür boyu zeitlebens -
11 gerek
gerek1 <- ği> (-e) nötig, erforderlich; Notwendigkeit f; Bedarf m (-e an D);gereğinde nötigenfalls; verbal: nötig haben, brauchen: bana bir çekiç gerek ich brauche einen Hammer;neme gerek? was geht mich das an?;nene gerek? was geht dich das an?;bunun bize gereği yok das brauchen wir nicht;gereği gibi wie es erforderlich ist;gereği kadar so viel wie nötig; ausreichend;telaşa gerek yok kein Grund zur Aufregung; mit -se: gelse gerek wahrscheinlich wird er kommen, er müsste kommen;olsa gerek vermutlich, aller Wahrscheinlichkeit nach …: evde olsa gerek vermutlich ist sie zu Hause;-mesinden ileri gelmiş olsa gerek das mag wohl daher gekommen sein, dass …gerek2 ob … oder: gerek ben gideyim, gerek o gitsin … ob ich nun gehe oder (ob) er (geht); sowohl … als auch, ebenso wie; verneint weder … noch;gerek büyük, gerek küçük sowohl die Großen (Erwachsenen) als auch die Kleinen -
12 biraz
I adv1) (ein) bisschen [o wenig], etwas\biraz daha noch etwas, etwas mehr\biraz olsun wenigstens\biraz yavaş lütfen! bitte etwas langsamer!, etwas mehrbu \biraz az das ist ein bisschen wenig2) ( kısa bir süre için) kurzgece yarısını \biraz geçe kurz nach MitternachtII adj bisschen -
13 elek
Sieb ntbüyük/küçük delikli \elek ein grobes/feines Siebbir şeyi \elekten geçirmek etw aussieben, etw durch den Sieb gießen -
14 için
1) umvakit kazanmak \için um Zeit zu gewinnenniçin? — \için için! warum? — darum!2) (- den dolayı) weilhasta olduğu \için işe gitmedi weil er krank war, ging er nicht zur Arbeitonun \için ( bundan dolayı) deshalb, deswegen3) fürbenim/senin \için für mich/dich, meinetwegen/deinetwegen4) ( oranla)bu şapka senin \için büyük dieser Hut ist dir groß5) ( karşılık olarak) fürbir şişe bira \için für eine Flasche Bier6) ( süre) fürbirkaç gün \için geldim ich bin für einige Tage gekommen -
15 kalkışmak
vi1) sich vornehmen, in Angriff nehmenbir işe \kalkışmak sich etw vornehmen, etw in Angriff nehmenbaşından büyük işlere \kalkışmak sich zu viel vornehmenintihara \kalkışmak versuchen, sich das Leben zu nehmen, einen Selbstmordversuch machenkaçmaya \kalkışmak versuchen, zu fliehen, einen Fluchtversuch wagenoyun oynamaya kalkışmayın! versuchen Sie keine Tricks! -
16 laf
laf [lãf]I s\laf aramızda kalsın, ... das bleibt unter uns,..., unter uns gesagt,...\lafa dalmak ( fam) sich verplaudernbir çift \laf etmek ein paar Worte sagenbu ne biçim \laf? was ist das für ein Ausdruck?büyük \laf etmek große Töne spucken\lafı geçmek ( sözü dinlenmek) das Sagen haben; ( bahsedilmek) erwähnt werden\laftan anlamayanın hakkı kötektir ( prov) wer nicht hören will, muss fühlen\laf atmak ( konuşmak) reden; ( sözle sarkıntılık etmek) anmachen (-e)\laf yapmak ( fam) ( dedikodu yapmak) tratschen, klatschen\lafa karışmak dazwischenredenuzun \lafın kısası der langen Rede kurzer Sinn\lafı değiştirmek das Thema wechselnII interj\laf! quatsch!, dummes Geschwätz! -
17 miktar
miktar sMenge f, Anzahl f; (şeker \miktarı) Gehalt mbüyük/küçük bir \miktar eine große/kleine Menge -
18 uçurum
uçurum s1) Abgrund m\uçurumlara çekmek zum Abgrund treibenaralarında derin bir \uçurum vardı es bestand eine tiefe Kluft zwischen ihnen -
19 yaygara
yaygara s1) Lärm m\yaygara koparmak Lärm schlagen; ( bağırıp çağırmak) herumschreien\yaygarayı basmak Lärm schlagen; ( bağırıp çağırmak) herumschreien2) Rummel mbir şey/kimse hakkında büyük \yaygara koparmak großen Rummel um etw/jdn machen
См. также в других словарях:
büyük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. Y. Z. Ortaç 2) Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram) Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük boy — sf. Normal ölçülerden daha büyük Bir ana dans sırasında, büyük boy duvar aynalarından birini gösterdi. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük sözüme tövbe! — bir konuda çok kesin konuşulduğunda tersi bir durumun başa gelmemesi dileğini belirten bir söz Büyük sözüme tövbe, hatır ve hayalime bile getiremem. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük başın derdi büyük olur — büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlükler de çoktur anlamında kullanılan bir söz Mutlu değildi. Büyük başın derdi de sıkıntısı da büyük olur. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük yemin etmek — bir şeyi yapmamak konusunda en kutsal şeyler üzerine ant içmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük ünlü uyumu — is., dbl. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü a, ı, o, u varsa ondan sonra gelen bütün hecelerin kalın ünlülerle, ince bir ünlü e, i, ö, ü varsa sonraki hecelerin de ince ünlülerle sürüp gitmesi kuralı, büyük sesli uyumu:… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Büyük Birlik Partisi — Partei der Großen Einheit Vorsitzender Mustafa Destici Gründungsjahr 1993 Gründer … Deutsch Wikipedia
büyük lokma ye büyük söyleme — başaramayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin sözler söyleme anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Bir Bakmışsın — Infobox Album Name = Bir Bakmışsın Type = Album Artist = Yalın Background = Yellow Released = April 17, 2005 Recorded = 2005 Genre = Pop rock Label = Pasaj Music Reviews = Last album = Ellerine Sağlık (2004) This album = Bir Bakmışsın (2005) Next … Wikipedia
bir bakıma — zf. Başka bir görüşle, başka bir düşünüşle Nadire Hanım bir bakıma kocasının büyük adam oluşuna seviniyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir selam bin hatır yapar — selam bir ilgi ve sevgi belirtisidir, gönül kazanmakta büyük önemi vardır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük