-
1 gerek
gerek1 <- ği> (-e) nötig, erforderlich; Notwendigkeit f; Bedarf m (-e an D);gereğinde nötigenfalls; verbal: nötig haben, brauchen: bana bir çekiç gerek ich brauche einen Hammer;neme gerek? was geht mich das an?;nene gerek? was geht dich das an?;bunun bize gereği yok das brauchen wir nicht;gereği gibi wie es erforderlich ist;gereği kadar so viel wie nötig; ausreichend;telaşa gerek yok kein Grund zur Aufregung; mit -se: gelse gerek wahrscheinlich wird er kommen, er müsste kommen;olsa gerek vermutlich, aller Wahrscheinlichkeit nach …: evde olsa gerek vermutlich ist sie zu Hause;-mesinden ileri gelmiş olsa gerek das mag wohl daher gekommen sein, dass …gerek2 ob … oder: gerek ben gideyim, gerek o gitsin … ob ich nun gehe oder (ob) er (geht); sowohl … als auch, ebenso wie; verneint weder … noch;gerek büyük, gerek küçük sowohl die Großen (Erwachsenen) als auch die Kleinen
См. также в других словарях:
açık kapı bırakmak — gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek — sf., ği 1) Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan, asıl karşıtı 2) Gereğinde kullanılmak için fazladan bulundurulan, ayrılmış olan Yedek kalem. Yedek anahtar. 3) is. Yularından çekilerek götürülen boş binek hayvanı 4) is. Hayvanı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
emir subayı — is., ask. Devlet ve hükûmet başkanlarıyla komutanların yanında bulunan ve onların buyruklarını yazmakla, gereğinde yerine ulaştırmakla görevli subay, yaver … Çağatay Osmanlı Sözlük
garajcı — is. Otomobil, otobüs vb. taşıtları belli bir süre barındıran, gereğinde bakım ve onarımlarını yaptıran işletmeci O ara garajcı ile de araları açıldığından tiyatroculuk oyununu bırakıp dergicilik oyununa geçtiler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçme — is. 1) Geçmek işi, mürur 2) Birbirinin içine geçirilerek tutturulan iki şeyden birinde bulunan çıkıntılı parça 3) sf. Çakılmış, yapıştırılmış veya lehimlenmiş olmayıp gereğinde sökülebilecek biçimde parçaları birbirine takılıp kenetlenmiş olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ispritizma — is., Fr. spiritisme Ruhun ölmediğine inanan, gereğinde ölülerin ruhlarıyla ilişki kurulabileceğini ileri süren inanış, ruh çağırma Talip Bey, ilim diye birtakım ispritizma masalları anlatıyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulplu beygir — is., sp. Jimnastikte destek olarak kullanılan, gövdesinin ortasında gereğinde sökülüp takılabilen yarım halka biçiminde aralıklı iki kulpu olan araç … Çağatay Osmanlı Sözlük
salgın — sf. 1) Kısa zamanda çevredeki insan, hayvan veya bitkilerin büyük bir bölümüne bulaşan, müstevli Salgın hastalık. 2) is. Bir hastalığın veya başka bir durumun yaygınlaşması ve birçok kimseye birden bulaşması Tifo salgını. Kumar salgını. 3) is.,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
silahendaz — is., esk., Ar. silāḥ + Far. endāz Gereğinde karaya çıkarılan, özellikle tüfeklerle donatılmış deniz eri … Çağatay Osmanlı Sözlük
torba kadro — is. Gereğinde yetkilinin uygun göreceği yerlerde ve miktarlarda kullanılmak için saklı bulundurulan kadroların tümü … Çağatay Osmanlı Sözlük
zahire — is., Ar. ẕaḫīre Gereğinde kullanılmak için saklanan tahıl, aşlık Zihnini, cerre çıktığı vakit toplayacağı paradan, biriktireceği zahireden başka hiçbir fikir işgal edemezdi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük