-
1 sich gewöhnen
alışmak -
2 angewöhnen
alışmakalıştırmak -
3 gewöhnen
alışmakalıştırmak -
4 angewöhnen
sich (D) das Rauchen angewöhnen sigaraya alışmak -
5 umstellen
um|stellen1. I vt2) ( Uhr) ayarlamak;die Uhr \umstellen saati ayarlamak3) ( Betrieb)etw auf Maschinenbetrieb/auf Computer \umstellen bir şeyi makineleştirmek/bilgisayarla yapmaya başlamak;wir haben auf Computer umgestellt bilgisayarlı sisteme geçtik4) ( ändern) değiştirmekII vrnach den Ferien sich wieder auf den Alltag \umstellen tatilden sonra günlük yaşama tekrar alışmak [o ayak uydurmak]2. vt, kuşatmak, çember içine almak -
6 akklimatisieren
-
7 eingewöhnen
-
8 einleben
-
9 gewöhnen
gewöhnen v/t und v/r <gewöhnt, h>: sich (jemanden) gewöhnen an (A) kendisini (b-ni) -e alıştırmak;sich daran gewöhnen etwas zu tun bş yapmaya alışmak -
10 umstellen
umstellen1 v/t <o -ge-, h> kuşatmak, çember içine almakumstellen2 <-ge-, h>1. v/t ( auf A -e) çevirmek; -de değişiklik yapmak; (anpassen) -e ayarlamak; (platzieren) yerini değiştirmek; (strukturieren) yeniden düzenlemek; Uhr ayarlamak;auf Computer umstellen bilgisayarlı sisteme geçirmek2. v/r: sich umstellen auf (A) kendini bş-e alıştırmak; (anpassen) -e alışmak, ayak uydurmak -
11 abhärten
-
12 akklimatisieren
akklimatisieren* [aklimati'zi:rən]I vt ortama alıştırmakII vrsich \akklimatisieren ortama alışmak -
13 aneinander
aneinander [--'--] advbirbirine, birbirini;\aneinander denken birbirini düşünmeksich \aneinander gewöhnen birbirine alışmak -
14 anfreunden
an|freundenvrsich \anfreunden1) ( Freundschaft schließen) dostluk kurmak ( mit ile), dostluk etmek ( mit ile); ( enger) arkadaş olmak ( mit ile) -
15 einfahren
ein|fahrenII vt1) ( beschädigen) çarpmak (-e)3) ( Auto) rodaj yapmakIII vrsich \einfahren ( sich einspielen) alışmak -
16 einleben
ein|lebenvrsich \einleben alışmak (in -e) -
17 gewöhnen
gewöhnen* [gə'vø:nən]I vt alıştırmak (an -e)II vrsich \gewöhnen alışmak (an -e) -
18 üben
üben ['y:bən]I vi ( allgemein) alıştırma yapmak egzersiz yapmak; sport alıştırma yapmak, idman yapmak; ( trainieren) antreman yapmak;auf dem Klavier \üben piyanoda egzersiz yapmak, piyanoda (alışmak veya öğrenmek için) çalışmakKlavier/Geige \üben piyano/keman meşk etmek, piyano/keman öğrenmek için çalışmak;Geduld \üben sabırlı olmak, sabretmek;Rache \üben öç [o intikam] almak;an jdm/etw dat Kritik \üben bir kimseyi/şeyi eleştirmek;sich in etw dat \üben bir şeye çalışmak
См. также в других словарях:
alışmak — e 1) Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek Muhtaç değiliz ama ben çalışmaya alıştım. E. İ. Benice 2) Yadırgamaz duruma gelmek Havaya alışmak. Bulunduğu çevreye alışmak. 3) Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek Bu mesleğe alışmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alışmak — muavaze ve bedel etmek. münis olmak, dostluk etmek, mubadele, munahebe etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alışmak — alacak almakta yardım etmek I, 188 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dili alışmak — çok kullandığı bir söze alışmak Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağı alışmak (veya alışmamak) — (bir yere) bir yere sürekli gitmek (veya gitmemek) Ayağı buraya alışmasın, sonra yabancı misafirler varken de gelir, beni rezil eder. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli alışmak — 1) bir işte uzluk, ustalık kazanmak 2) herhangi bir davranışı âdet edinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü alışmak — 1) önceden iyi göremediği bir şeyi sonradan görür olmak 2) mec. bir şey ilk etkisini yitirmek, yadırganmaz olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dadanmak — alışmak … Beypazari ağzindan sözcükler
müptela olmak — alışmak, düşkün olmak, tutulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meşk etmek — alışmak veya öğrenmek için çalışmak Her sabah saatlerce keman meşk ederek yanık birtakım havalar çalarmış. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
awınmak — alışmak, avunmak I, 132, 202, 263 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini