-
1 acınacak
bedauernswert, bemitleidenswert\acınacak bir durumda bulunmak sich in einem bedauernswerten Zustand befinden -
2 acınacak
acınacak bedauernswert -
3 acınılacak
→ acınacak bedauernswert, bemitleidenswert\acınılacak bir kimse ein bedauernswerter Mensch -
4 durum
durum s1) Situation f; (hava \durumu) Lage fiçinden çıkılmaz bir \durum eine ausweglose Lage2) (sağlık \durumu) Zustand m\durumu düzeldi sein Zustand hat sich gebessertacınacak \durumda bulunmak sich in einem bedauernswerten Zustand befinden3) Fall mbu \durumda in diesem Fall\durumdan \duruma von Fall zu Fallnankör olma \durumu undankbare Beschaffenheit -
5 elîm
bu \elîm kazadan sonra nach diesem tragischen Unfall -
6 perişan
\perişan etmek durcheinanderbringen\perişan olmak ( fam) vor die Hunde gehen\perişan bir durumda bulunmak sich in einem kläglichen Zustand befinden -
7 zavallı
1) arm, armselig; ( acınacak durumda olan) bedauernswert2) ( mutsuz) erbärmlich, traurig3) ( âciz) unfähig
См. также в других словарях:
acelecilik — is., ği Aceleci olma durumu, ivecenlik Yaya geçidinin yeşilleri yanınca acınacak bir acelecilikle, karşı kaldırımdakilere doğru atıldık. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bebecik — is., ği 1) Küçük veya acınacak durumda olan bebek 2) Yaşına yakışmayacak davranışlarda bulunan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynu bükük — sf., ğü 1) Zavallı, boynu eğri 2) zf. Üzgün, kırılmış, kimsesiz, acınacak ve yardım bekler durumda, zavallı bir biçimde Umudu kırılınca boynu bükük, ahıra, ineği sağmaya indi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bunalım — is. 1) Doğal bir süreçte birdenbire oluşan aykırılık, bunluk, buhran, kriz 2) Tehlikeli sonuç doğurabilecek gerginlik, buhran, kriz Bunalım anlarında insanın yüreğini, en ürkütücü olasılıklar yoklamaz mı? A. İlhan 3) ruh b. Uyaranlara karşı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
elim — sf., esk., Ar. elīm Acınacak, acıklı Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kol — is., anat. 1) İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm 2) Vücudunun bu bölümünü saran bölümü Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu. O. C. Kaygılı 3) Makinelerde tutup çevirmeye,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortakçı — is. 1) Başkasının tarlasında çalışarak veya sürüsüne bakarak belli bir anlaşmaya göre ürününe ortak olan kimse, maraba Tarlada ortakçısıyla her gün çalışabilen Şaban, Zeyno nun hâlini acınacak buluyordu. H. E. Adıvar 2) hay. b. Konakçının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
perişan — sf., Far. perīşān 1) Dağınık, düzensiz, karmakarışık Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için. C. Şehabettin 2) Acınacak durumda olan, zavallı Omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş, yorgun ve perişan ağır … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği katı — sf. Acınacak durumlar karşısında duygusuz kalabilen (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
zavallı — sf. 1) Acınacak kadar kötü durumda bulunan, mutsuz Zavallıyı saatlerce kendine getiremediler. H. Taner 2) mec. Gücü bir şeye yetmeyen, âciz Bunu idrak etmekten o kadar zavallı ve biçareydi ki. A. H. Tanpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
perişan etmek — 1) dağıtmak, düzenini bozmak 2) acınacak duruma getirmek Sonra, fena ruhlu güzel yüzün de insanı perişan eden sihrini de inkâr etmeyeceğim. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük