-
101 spät
spät [ʃpɛ:t]I adj geç;am \späten Vormittag/Nachmittag öğleye/ikindiye doğru, öğleüstü/ikindiüstü, öğleüzeri/ikindiüzeri;von früh bis \spät sabahtan akşama kadarII adv geç;\spät aufstehen geç kalmak;er kam eine Stunde zu \spät bir saat geç kaldı;warum kommst du so \spät? niçin böyle geç geliyorsun?;wie \spät ist es? saat kaç?;besser \spät als nie ( prov) geç olsun da güç olmasın -
102 Übermut
etw aus lauter \Übermut tun bir şeyi sırf yaramazlık olsun diye yapmak2) ( Überheblichkeit) kibir -
103 Umstand
Umstand <-(e) s, -stände> mdie näheren Umstände sind noch nicht bekannt ayrıntılar henüz bilinmiyor2) jur sebep;mildernde Umstände hafifletici sebeplerunter Umständen duruma göre, belki, gerektiğinde;unter keinen Umständen hiçbir durumda [o şekilde];unter diesen Umständen bu durumda, bu koşullar [o şartlar] altında;unter allen Umständen hangi şartta olursa olsun, ille;den Umständen entsprechend şöyle böyle;in anderen Umständen sein bebek beklemek, hamile olmakdas macht gar keine Umstände hiç zahmet değil;machen Sie sich keine Umstände! (hiç) zahmet etmeyin! -
104 verdammt
-
105 verflixt
( fam) kör olası;\verflixt noch mal! lanet olsun!, Allah kahretsin!;\verflixt und zugenäht! hay Allah kahretsin! -
106 verflucht
-
107 Vollständigkeit
kein pl tamlık, tam olma, eksiksizlik;der \Vollständigkeit halber tam olsun diye, eksik olmasın diye -
108 wann
1) ( interrogativ) ne zaman;seit \wann? ne zamandan beri?;bis \wann? ne zamana kadar?;von \wann bis \wann? ne zamandan ne zamana?;ab \wann? ne zamandan itibaren?dann und \wann zaman zaman, ara sıra, kimi zaman -
109 Warnung
ohne vorherige \Warnung uyarmadan;lass dir das eine \Warnung sein! bu sana bir uyarı olsun! -
110 wennschon
-
111 wer
wer [ve:ɐ]I pron kim, kimler pl;\wer von euch beiden? ikinizden kim?II pron kim, kimler pl;\wer auch immer kim olursa olsun;\wer nicht hören will, muss fühlen ( prov) laftan anlamayanın hakkı kötektirist da \wer? orada kimse var mı? -
112 wo
wo [vo:]I adv1) ( interrogativ) nerede;\wo gibt's denn so was! ( fam) nerede var ki böyle şey!überall, \wo ich war benim bulunduğum her yerde;überall, \wo es Menschen gibt insanların bulunduğu her yerde;\wo auch immer nerede olursa olsun;sie ist wer weiß \wo ( fam) kim bilir nerede;jetzt, \wo ich Zeit habe vaktimin olduğu şu anda;ach \wo! ( fam) nerde!, ne gezer!II konj1) (da) -diği için2) ( obwohl) -diği hâlde, her ne kadar -
113 Wohl
kein pl (\Wohlergehen) esenlik, selamet;das öffentliche \Wohl kamu esenliği;auf jds \Wohl trinken birinin sağlığına içmek;auf dein \Wohl! sağlığına!, şerefe!;zum \Wohl! sağlığınıza!, şerefe!, afiyet olsun! -
114 wohl
\wohl riechen mis gibi kokmaksich \wohl fühlen keyfi yerinde olmak; ( gesundheitlich) kendini iyi hissetmek;\wohl oder übel ister istemez;\wohl bekomm's! yarasın!, afiyet (şeker) olsun!;leb \wohl!/leben Sie \wohl! elveda!, esen kal!/esen kalınız!2) ( durchaus) pekâlâ, mis gibi;das weiß ich sehr \wohl bunu pekâlâ biliyorum;das ist \wohl kaum zu glauben bu pek inanılacak gibi değil3) ( etwa) yaklaşık, aşağı yukarı4) ( zwar) gerçi;er hat es \wohl versprochen, aber... gerçi onu söz verdi, ama...5) ( wahrscheinlich) anlaşılan, galiba;das wird \wohl das Beste sein anlaşılan en iyisi bu olacak;du bist \wohl verrückt geworden! sen kaçırdın galiba!;das mag \wohl sein olabilir;man wird doch \wohl noch fragen dürfen? ( fam) sormak da ayıp mı yani?6) ( in der Fragestellung) acaba;was mag das \wohl heißen? acaba bu ne demek oluyor?;ob er \wohl kommen wird? gelecek mi acaba? -
115 wohlan
-
116 wollen
wollen <will, wollte, wollen> ['vɔlən]1. modal vb1) ( mögen) istemek;etw machen \wollen bir şey(i) yapmak istemek;ob wir \wollen oder nicht istesek de istemesek de2) ( beabsichtigen) istemek, niyet etmek;ich wollte gerade gehen şimdi gidecektim3) ( behaupten) iddia etmek;er will dich gestern gesehen haben dün seni görmüşmüş [o gördüğünü iddia ediyor];und so jemand will Lehrer sein ve böyle birisi öğretmen olduğunu iddia ediyor4) ( auffordern)wenn Sie bitte Platz nehmen \wollen lütfen yerinize oturur musunuz5) ( erfordern) gerekmek;das will gelernt sein bunu öğrenmiş olmak gerekir6) (Passiv: müssen)der Müll will runtergetragen werden ( geh) çöpün aşağı taşınması gerekiyor7) das will ich nicht gehört haben bunu duymamış olayım;ich will ja nichts gesagt haben, aber... karışmak gibi olmasın ama...;was will man da machen? ne yapılabilir ki?2. <will, wollte, gewollt> ['vɔlən]I vi1) ( den Willen haben) istemek;lieber \wollen tercih etmek;ich will jetzt nach Hause ben şimdi eve gitmek istiyorum;zu wem \wollen Sie? kiminle görüşmek istiyorsunuz?;du musst nur \wollen sadece istemen gerekiyor;meine Beine \wollen nicht mehr ( fam) bacaklarım artık tutmuyor;es will mir nicht aus dem Kopf ( fam) o bir türlü aklımdan çıkmıyor2) ( wünschen) istemek, arzu etmek;ich wollte, er würde endlich kommen gelmiş olmasını isterdim;ganz wie du willst nasıl istersen;ob du willst oder nicht istesen de istemesen de3) ( fam)dann \wollen wir mal! haydi o zaman!II vt1) (haben \wollen)wir \wollen keine Kinder biz çocuk istemiyoruz2) (durchsetzen \wollen)3) ( beabsichtigen)ich weiß gar nicht, was du willst, das sieht doch gut aus ( fam) ne istediğini bilmiyorum, bu iyi gayet iyi duruyor;das habe ich nicht gewollt bunun olmasını istemedim;ohne es zu \wollen istemeden4) ( fam)da ist nichts ( mehr) zu \wollen burada yapılacak bir şey yok;du hast hier nichts zu \wollen burada işin yok3. adj, yün(den), yünlü -
117 zurückzahlen
zurück|zahlenvt geri ödemek;das werd' ich ihm \zurückzahlen! ( fam) bunu ona ödeteceğim!, alacağı olsun! -
118 Besserung
f.Geçmiş olsun! [gute Besserung!]f.iyileşme -
119 Besserungen
pl.Geçmiş olsun! [gute Besserung!]pl.iyileşme -
120 jedenfalls
her ne olursa olsun
См. также в других словарях:
olsun — òlsun uzv. DEFINICIJA reg. ekspr. neka bude! [Bajram (šerif) mubarek olsun! riječi kojima se čestita Bajram] ETIMOLOGIJA tur. olsun … Hrvatski jezični portal
... olsun ... olsun — sözü geçen her şey Er olsun subay olsun, harpte ölen her askerin müşterek sembolü meçhul askerdir. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
olsun — 1. Yaxşı, razıyam, etirazım yoxdur. – Olsun, – deyə direktor gülümsündü. 2. «Ki» bağlayıcısı ilə: olsun ki. . . – ola bilsin ki. . . , ola bilər ki. . . , mümkündür ki. . . , yəqin, ehtimal ki. . . , bəlkə də. . . Olsun ki, o bu təklifi qəbul… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
şart olsun — 1) nikâhım üzerine yemin ederim ki, öyle değilse veya bunu yapmazsa karım boş düşsün (olsun) anlamında yemin olarak kullanılan bir söz Artık hep, evli adamlar gibi biz de şart olsun yeminine başladık. Ö. Seyfettin 2) yemin etmek için kullanılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
feda olsun! — varsın gitsin, uğrunda yok olsun! anlamında kullanılan bir söz Böyle harmancı çingeneler, sana düzinelerle feda olsun! O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
helal olsun — 1) bir hizmet veya özverinin istenilerek yapıldığını ve takdir edildiğini göstermek için kullanılan bir söz Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası. B. R. Eyuboğlu 2) hakkımı helal ediyorum anlamında kullanılan bir söz 3) bir davranış … Çağatay Osmanlı Sözlük
eksik olsun — 1) gereği yok anlamında kullanılan bir söz Böyle yardım eksik olsun. 2) ölsün! anlamında kullanılan bir ilenme sözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
toprağı bol olsun — Müslüman olmayanlar için ruhu sükûn içinde olsun anlamında söylenen bir söz On dakikaya kalmadan adamcağız sizlere ömür! Toprağı bol olsun diyeceksiniz. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
MURO: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine — In diesem Artikel oder Abschnitt fehlen folgende wichtige Informationen: Vollständige Inhaltsangabe und Angaben zur Rezeption fehlen Du kannst Wikipedia helfen, indem du sie recherchierst und einfügst … Deutsch Wikipedia
dağ ardında olsun da yer altında olmasın — yaşasın da uzakta olsun anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ervahına yuf olsun! — yazıklar olsun, Allah kahretsin! anlamında sövme veya kınama sözü … Çağatay Osmanlı Sözlük