-
81 kein
ich habe \keine Zeit hiç vaktim yok;\kein einziges Mal bir kere(cik) olsun;in \keinster Weise hiçbir şekilde;\kein Mensch hiçbir insan;( das ist überhaupt) \kein Problem! (bu hiç) sorun değil!;\keine Ahnung! bilmem!, haberim yok!2) ( nicht einmal)das ist \keine 200 Meter von hier buraya 200 metre yok bile -
82 Kompliment
Kompliment <-(e) s, -e> [kɔmpli'mɛnt] ntkompliman, iltifat;jdm \Komplimente machen birine kompliman yapmak;mein \Kompliment! helâl olsun! -
83 lassen
lassen <lässt, ließ, gelassen> ['lasən]1. vt1) (unverändert \lassen, unter\lassen) bırakmak;lass doch das Gejammer! bırak bu yakınma tiradını!;\lassen wir das! bırakalım bunu!;lass mich! ( fam) bırak beni!;lass mich in Ruhe! ( fam) beni rahat bırak!;er kann es einfach nicht \lassen bir türlü ondan vazgeçemiyor;tu, was du nicht \lassen kannst! ( fam) ne hâlin varsa gör!;\lassen wir es dabei bunu böylece bırakalım2) (zurück\lassen) bırakmak;sein Leben \lassen ( geh) hayatını vermek3) ( zugestehen)jdm Zeit \lassen birine zaman bırakmak [o tanımak];jdm seinen Willen \lassen birinin istediğini yapmasına izin vermek;das muss man ihr \lassen bu işten anladığını kabul etmek gerekiyor4) (irgendwohin \lassen)Wasser in die Wanne \lassen tekneye su doldurmak;jdm die Luft aus den Reifen \lassen birinin lastikleri söndürmek;lass mich mal vorbei! bırak da bir geçeyim!wir sollten nichts unversucht \lassen denemediğimiz şey bırakmayalım2. <lässt, ließ, lassen> ['lasən] vt mit einem Infinitivlass mich nur machen! bırak beni yapayım!;lass hören! söyle!;so kannst du dich sehen \lassen ortaya böyle çıkamazsın;lass dir das gesagt sein! benden günah gitti!;sich nicht stören \lassen istifini bozmamak;\lassen Sie das nur meine Sorge sein bırakın bana, dert etmeyin kendinize;\lassen Sie mich bitte ausreden bırakın da sözümü bitireyim;einen fahren \lassen ( fam) yellenmek;jdn laufen \lassen ( fam) birisini serbest bırakmak;etw geschehen \lassen bir şeyi oluruna bırakmak;lass ihn nur kommen! bırak da bir gelsin!;2) ( veranlassen)sich scheiden \lassen boşanmak;ich lasse bitten buyurun;er lässt dich grüßen sana selamları var;ich habe mir sagen \lassen, dass... bana dediler ki...3) (unverändert \lassen)etw sein [o bleiben] \lassen bir şeyi değiştirmemek, bir şeyi aynen [o olduğu gibi] bırakmak;jdn hängen \lassen birini atlatmak [o ekmek];sich hängen \lassen kendini bırakmak;etw liegen \lassen ( nicht wegnehmen) bir şeyi yerinde bırakmak; ( vergessen) bir şeyi bırakmak; ( unerledigt lassen) bir işi yüzüstü bırakmak;jdn links liegen \lassen birine yüz vermemek, birini es geçmek;stecken \lassen üstünde bırakmak; ( Schlüssel) kilidin üstünde bırakmak;lass dein Geld stecken! bırak, ben ödeyeceğim!;stehen \lassen ( nicht wegnehmen, vergessen) bırakmak; ( nicht zerstören) bozmamak; ( Essen) yememek; ( sich abwenden) sırt çevirmek (-e); ( bei einem Termin) bekletmek4) ( Imperativ)lass uns gehen! haydi gidelim!;lasset uns beten bırakın, dua edelim;lass es dir schmecken afiyet olsun;lass es dir gut gehen esen kal5) (lassen + sich: möglich sein)das wird sich einrichten \lassen bu yapılır;das lässt sich nicht vermeiden bundan kaçınılmaz;ich will sehen, was sich tun lässt bakayım, ne yapılır;der Wein lässt sich trinken şarap içilir;das lässt sich hören söz söylemek buna derler -
84 Lehre
Lehre <-n> ['le:rə] f1) ( Ausbildung) çıraklık;in der \Lehre sein çıraklık yapıyor olmak3) ( Erfahrung) ders, ibret;eine \Lehre aus einem Ereignis ziehen bir olaydan ders almak, bir olaydan hisse kapmak;lass dir das eine \Lehre sein bu sana ders [o ibret] olsun4) tech mastar -
85 Löffel
Löffel <-s, -> ['lœfəl] m1) (Ess\Löffel) kaşık; (\Löffel voll) kaşık dolusu2) ( Hasenohren) kulak;schreib dir das hinter die \Löffel! ( fam) bu, kulağına küpe olsun!; -
86 Mahlzeit
yemek (vakti);drei \Mahlzeiten am Tag günde üç öğün yemek;\Mahlzeit! afiyet olsun! -
87 mal
1) math kere, çarpı;zwei \mal zwei ist vier iki kere [o çarpı] iki dört edernoch \mal bir daha;erst \mal ilk kez;denk doch \mal scharf nach! kafanı bir işletsene!warst du schon \mal hier? buraya hiç geldin mi?besuchen Sie mich doch \mal! beni bir ziyaret edin!sag \mal, stimmt das? söylesene, doğru mu bu?;er hat sie nicht \mal besucht onu bir kere olsun ziyaret etmedi;komm \mal her! gelsene buraya!;zeig \mal! göstersene!, göster bakayım! -
88 meinen
meinen ['maınən]vt1) demek; ( denken) düşünmek;was meinst du dazu? sen buna ne diyorsun?;\meinen Sie nicht? değil mi?;wenn Sie \meinen öyle diyorsanız;( ganz) wie Sie \meinen! nasıl diyorsanız öyle olsun!, Siz bilirsiniz!2) ( sich beziehen auf) kastetmek;du warst nicht gemeint seni kastetmediler;ja, dich meine ich damit evet, onunla seni kastediyorum3) ( sagen) demek, söylemek;was meinten Sie? ne dediniz?;meinst du das im Ernst? bunu ciddi mi söylüyorsun?4) ( sagen wollen) demek istemek, kastetmek;was meinst du damit? bununla ne demek istiyorsun?, bununla neyi kastediyorsun?5) ( beabsichtigen)wohl gemeint iyi niyetli;so war es nicht gemeint öyle denilmek istenmedi;ein gut gemeinter Rat iyi niyetli bir öğüt -
89 mitnehmen
mit|nehmenirr vtzum M\mitnehmen, bitte! paket olsun, lütfen!;ich habe ihn im Auto mitgenommen onu arabayla getirdim [o götürdüm]2) ( stehlen) yürütmek, aparmak, çalmak -
90 munden
-
91 Neujahr
-
92 nicht
nicht [nıçt]I adv değil;mein Vater ist \nicht zu Hause babam evde değil [o yok];\nicht viel später az sonra;\nicht mehr als -den fazla değil;\nicht mehr artık;\nicht einmal bir kere olsun;bestimmt \nicht kesinlikle, hiç mi hiç;\nicht mehr und \nicht weniger als......den ne çok ne az;\nicht nur..., sondern auch... yalnız...,... de;gar \nicht hiç;\nicht doch! yapmayın!, demeyin!;ich glaube \nicht, dass er kommt geleceğine inanmıyorum;ob du willst oder \nicht istesen de istemesen de;bitte \nicht! lütfen yapma!;tu's \nicht yapma;hab ich's \nicht gesagt? demedim mi?;was Sie \nicht sagen! demeyin!;was es \nicht alles gibt! neler neler yok ki!;\nicht einer hat's geschafft biri bile beceremediII part mi;\nicht wahr? değil mi? -
93 nie
hiç;noch \nie şimdiye kadar hiç;\nie mehr bir daha hiç;\nie und nimmer hiç mi hiç;besser spät als \nie ( prov) geç olsun da güç olmasın -
94 Ostern
-
95 Preis
Preis <-es, -e> [praıs] m1) (Kauf\Preis) fiyat;zum halben \Preis yarı fiyatına;um keinen \Preis asla, hiçbir biçimde;um jeden \Preis ne pahasına olursa olsun;einen hohen \Preis zahlen müssen pahalıya mal olmak -
96 recht
recht [rɛçt]I adjder \rechte Augenblick uygun an2) ich habe keine \rechte Lust pek hevesim yok3) ( richtig) doğru;hier geht es nicht mit \rechten Dingen zu burada bir şeyler dönüyorII adv1) ( sehr) çok;\recht tief çok derin;\recht herzlichen Dank çok teşekkürler2) ( ziemlich) oldukça, epeyce;\recht viel/oft oldukça fazla/sıkganz \recht! çok doğru!;jetzt erst \recht nicht! işte [o hele] şimdi hiç olmaz!;wenn ich es \recht überlege... iyice bir düşündüğümde...;\recht daran tun, sich zu entschuldigen özür dilemekle iyi etmek;ist es dir \recht wenn ich jetzt gehe? şimdi gidersem senin için uygun mu?;das soll mir \recht sein bana göre hava hoş;das geschieht ihm \recht ( fam) ona oh olsun;ich seh' wohl nicht \recht! ( fam) gözlerime inanamıyorum!;wenn ich Sie \recht verstehe sizi doğru anlıyorsam;verstehe mich bitte \recht beni lütfen yanlış anlama;ich weiß nicht \recht pek bilmiyorum;du kommst gerade \recht tam zamanında geldin;man kann ihm nichts \recht machen hiçbir şeyi beğenmiyor -
97 Respekt
-
98 schmecken
schmecken ['ʃmɛkən]I vies schmeckt nach nichts hiç tadı yok2) (gut \schmecken) lezzetli olmak;schmeckt dir die Suppe? çorba lezzetli mi?, çorbanın tadı hoşuna gitti mi?;es hat gut geschmeckt çok lezzetliydi;lass es dir \schmecken! afiyet olsun!;diese Kritik schmeckt ihm gar nicht ( fam) bu eleştiri hiç hoşuna gitmedi -
99 Schwamm
-
100 sollen
sollen <soll, sollte, sollen> ['zɔlən]1. modal vb1) ( müssen)was soll ich ( jetzt) tun? (şimdi) ne yapayım?;das hättest du nicht tun \sollen bunu yapmamalıydın2) ( Befehl)du sollst leise sein! sessiz olmalısın3) ( Notwendigkeit) gerekmek;man sollte mehr sparen daha fazla tasarruf etmek gerekir4) ( Wunsch)soll ich auf dich warten? seni bekleyeyim mi?;sie \sollen wissen... bilesiniz...;was soll ich ( dir) sagen? (sana) ne diyebilirim ki?;das soll sie haben bu ondaymış;hoch soll er leben! çok yaşasın!;das sollst du mir büßen alacağın olsun5) ( Vermutung) -miş;es soll morgen schneien yarın kar yağacakmış;das soll ich sein? bu ben miymişim?;so etwas soll es geben (b) öyle bir şey varmış6) ( Ungewissheit)soll das alles sein? hepsi bu kadar mı?;wer soll das sein? bu kimmiş?;solltest du ihn sehen, sag ihm... onu görecek olursan,... söylersin;mir soll es gleich sein benim için fark etmez2. viwas soll's? ne olmuş ki yani?;was soll der Mist? bu pislik de ne oluyor?
См. также в других словарях:
olsun — òlsun uzv. DEFINICIJA reg. ekspr. neka bude! [Bajram (šerif) mubarek olsun! riječi kojima se čestita Bajram] ETIMOLOGIJA tur. olsun … Hrvatski jezični portal
... olsun ... olsun — sözü geçen her şey Er olsun subay olsun, harpte ölen her askerin müşterek sembolü meçhul askerdir. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
olsun — 1. Yaxşı, razıyam, etirazım yoxdur. – Olsun, – deyə direktor gülümsündü. 2. «Ki» bağlayıcısı ilə: olsun ki. . . – ola bilsin ki. . . , ola bilər ki. . . , mümkündür ki. . . , yəqin, ehtimal ki. . . , bəlkə də. . . Olsun ki, o bu təklifi qəbul… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
şart olsun — 1) nikâhım üzerine yemin ederim ki, öyle değilse veya bunu yapmazsa karım boş düşsün (olsun) anlamında yemin olarak kullanılan bir söz Artık hep, evli adamlar gibi biz de şart olsun yeminine başladık. Ö. Seyfettin 2) yemin etmek için kullanılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
feda olsun! — varsın gitsin, uğrunda yok olsun! anlamında kullanılan bir söz Böyle harmancı çingeneler, sana düzinelerle feda olsun! O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
helal olsun — 1) bir hizmet veya özverinin istenilerek yapıldığını ve takdir edildiğini göstermek için kullanılan bir söz Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası. B. R. Eyuboğlu 2) hakkımı helal ediyorum anlamında kullanılan bir söz 3) bir davranış … Çağatay Osmanlı Sözlük
eksik olsun — 1) gereği yok anlamında kullanılan bir söz Böyle yardım eksik olsun. 2) ölsün! anlamında kullanılan bir ilenme sözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
toprağı bol olsun — Müslüman olmayanlar için ruhu sükûn içinde olsun anlamında söylenen bir söz On dakikaya kalmadan adamcağız sizlere ömür! Toprağı bol olsun diyeceksiniz. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
MURO: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine — In diesem Artikel oder Abschnitt fehlen folgende wichtige Informationen: Vollständige Inhaltsangabe und Angaben zur Rezeption fehlen Du kannst Wikipedia helfen, indem du sie recherchierst und einfügst … Deutsch Wikipedia
dağ ardında olsun da yer altında olmasın — yaşasın da uzakta olsun anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ervahına yuf olsun! — yazıklar olsun, Allah kahretsin! anlamında sövme veya kınama sözü … Çağatay Osmanlı Sözlük