Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

ölçüsünde

  • 1 olanak

    olanak <- ğı> Möglichkeit f;
    olanak dışı unmöglich;
    olanak ölçüsünde nach Möglichkeit

    Türkçe-Almanca sözlük > olanak

  • 2 kadar

    I part
    1) ( dek) bis
    oraya \kadar bis dahin
    saat üçe \kadar bekledim bis drei Uhr habe ich gewartet
    saat 9'dan 11'e \kadar von 9 bis 11 Uhr
    son damlasına \kadar bis auf den letzten Tropfen
    şimdiye \kadar bis jetzt, bisher, bislang
    2) ( gibi) wie
    matematiğe olduğu \kadar dillere de istidadı olmak ebenso sehr für Sprachen wie für Mathematik begabt sein
    mümkün olduğu \kadar çabuk/erken so schnell/früh wie möglich
    ne dereceye \kadar inwiefern, inwieweit
    o da benim \kadar uzun konuştu sie sprach ebenso lang(e) wie ich
    3) ( büyüklügünde) so groß wie
    Hasan benim \kadarken... als Hasan so groß wie ich war,...
    onların evi bizimki \kadar ihr Haus ist so groß wie unsers
    4) ne \kadar erken gelirsen... je eher du kommst,...
    ne \kadar erken olursa o \kadar iyi olur je eher, desto besser
    yüz \kadar öğrenci gelmişti (so) um die hundert Schüler waren gekommen
    6) (\kadarıyla) soweit, soviel
    bildiğim \kadar soviel ich weiß...
    görebildiğim \kadar... soweit ich (über) sehen kann,...
    göz görebildiği \kadar soweit das Auge reicht
    hatırlayabildiğim \kadar ich mich erinnern kann soweit ich mich erinnern kann
    II adv ( ölçüsünde) dermaßen, so
    ne \kadar haklısın wie sehr du Recht hast
    o \kadar çok konuştu ki er hat so viel gesprochen
    o \kadar sevindi ki er hat sich dermaßen [o so] gefreut; s. a. bu kadar

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kadar

См. также в других словарях:

  • MEL'EM (MİL'EM) — Ölçüsünde cimrilik yapan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • aksak — sf., ğı 1) Aksayan, hafifçe topallayan 2) mec. İyi gitmeyen, iyi işlemeyen İşin aksak yönü. 3) is., müz. Türk müziğinde kıvrak bir usul 4) is., ed. Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • âlemşümul — sf., lü, esk., Ar. ˁālem + şumūl Dünya ölçüsünde, evrensel, üniversal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arşınlık — sf., ğı Arşın ölçüsünde, arşın kadar Üç arşınlık bez …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dispeç — is., ci, den., İng. dispatch 1) Bir ortak avaryada deniz kazasından sonra gemi, yük ve navlunla ilgili kimselerin uğradıkları zararların ve bunlar tarafından yapılmış olan masrafların nasıl, kimler tarafından ve ne oranda karşılanacağını… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dönümlük — sf., ğü 1) Dönüm ölçüsünde olan Evin arkasında üç dört dönümlük bir bahçemiz vardı. S. F. Abasıyanık 2) Dönüme yetecek ölçüde olan İki dönümlük tohum kaldı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • evrensel — sf. 1) Evrenle ilgili 2) Bütün insanlığı ilgilendiren, âlemşümul, cihanşümul, üniversal Çağımızın evrensel bir yaşantısıdır yalnızlık, çünkü bütün insanlar yalnızdır. S. Hilav 3) Dünya ölçüsünde, dünya çapında …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fincan fincan — zf. 1) Fincanı andırarak, fincan biçiminde Sen hep böyle fincan fincan mı çiçek açarsın ayva ağacı? B. R. Eyuboğlu 2) Birçok fincan ölçüsünde Yine de fincan fincan çaylar içilmiş, yan gelip oturulmuştu. S. İleri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gelir vergisi — is. Kişilerin gelirlerinden, bir oran ölçüsünde devlete ödedikleri dolaysız vergi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gönlü zengin — sf. Para ve malını imkânları ölçüsünde esirgemeden veren (kimse) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • grostonluk — sf., ğu Herhangi bir groston ölçüsünde olan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»