-
1 almak
almak <- ır> nehmen (-i A); (satın \almak) kaufen; MED ilaç einnehmen; MED organ, cenin entfernen; iş, öğüt, izin vs bekommen; (kabul etmek) annehmen; (elde etmek) erzielen; ürün einbringen; koku vs wahrnehmen; kız zur Frau ( oder als Schwiegertochter) nehmen; ölçü nehmen; kiracı aufnehmen; in ein Verzeichnis vs (çekmek) rücken, verschieben; radyo vs empfangen; şehir einnehmen; nehir mit sich fortreißen; içerebilmek fassen;banda almak aufs Band aufnehmen;sağa almak nach rechts verschieben; rechts anhalten;su almak leck sein;şakaya almak als Scherz auffassen;omuzlarına almak sich (D) überwerfen; schultern;alıp götürmek wegtragen, abfahren, abtransportieren;-in b-le bir alıp veremediği var/olmak mit jemandem nicht auskommen können;alıp yürümek um sich greifen;al sana …!, alın size …! da haben wir …!; -
2 hal
hal1 <- li>1. subst → durum; Zustand m, Lage f; Auftreten n, Benehmen n, Verhalten n einer Person; Gegenwart f; Kraft f (etwas zu tun); GR Indikativ m; Fall m, Kasus m (z.B. -i hali Akkusativ);hal hatır sormak nach dem Befinden fragen;… bir hal almak in ein … Stadium treten;hal olmak in Verzückung sein, im Trancezustand sein;-e (bir) hal olmak unp jemandem stößt etwas zu (= er stirbt);-i hal(e) yola koymak richtig stellen, in Ordnung bringen;hal(in)den anlamak (oder bilmek) Anteilnahme zeigen;hale bak! Donnerwetter! (positiv und negativ);-in hali duman olmak, -in hali harap olmak übel dran sein;hali olmamak nicht mehr die Kraft haben; sich nicht wohl fühlen;hali tavrı yerinde olmak anständig aussehen, sich anständig benehmen;hali vakti yerinde olmak begütert sein;benim halim ne olacak? was wird aus mir werden?;halim kalmadı ich bin ganz hinüber, fam ich bin geschafft;… halinde in Form (G); im Falle (G), bei (D);atom savaşı halinde im Falle eines Atomkrieges;gruplar halinde gruppenweise;öğüt halinde in Form eines Ratschlages;(kendi) haline bakmamak seine Kräfte überschätzen;… haline gelmek werden (N; zu D); (negativ) ausarten (in A);… haline getirmek auf den Stand (G) bringen, reif machen (für A);… halini almak werden (zu D); ausarten (in A); den Zustand (G) annehmen, erzeugen, sich entwickeln (zu D)hasta olduğu halde … obwohl sie krank ist, …;her halde, her halükârda auf jeden Fall; unter allen Umständen; (höchst) wahrscheinlich; → her (her halde);ihtar ettiğim halde … obwohl ich warnte, …;o halde, şu halde in diesem Fall, demnach, das heißt;yola çıktığı halde … während sie sich auf den Weg machtehal2 <- li> Markthalle fhal3 <- lli> Lösung f
См. также в других словарях:
ayağını denk almak — 1) başkalarının kendisine yapması ihtimali bulunan kötülüklere karşı uyanık davranmak 2) dikkat etmek Ayağını denk al yavrum, ateşle oyun olmaz diye öğüt verdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
ders — is., Ar. ders 1) Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu. S. F. Abasıyanık 2) Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre Dersin bitmesine beş dakika var. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük