-
61 затрудняться
güçlük çekmek; güçleşmek* * *несов.; сов. - затрудни́тьсяя затрудня́юсь отве́тить — buna pek cevap veremeyeceğim
2) ( усложняться) güçleşmek; çetinleşmek -
62 затягивать
sıkmak; kaplamak; içine çekmek; uzatmak,geciktirmek* * *I несов.; сов. - затяну́ть I1) sıkmakзатя́гивать реме́нь — kayışını sıkmak
затяну́ть по́яс (поту́же) — перен. kemeri sıkmak
2) kaplamakне́бо затя́нуто ту́чами — gök kara bulutlarla kapanık / kaplı
бе́рег затяну́ло тума́ном — kıyı sislendi / sise büründü
3) безл.ра́ну затяну́ло — yara kabuk bağladı
4) ( засасывать) içine çekmek5) uzatmak; geciktirmekзатя́гивать с отве́том — cevabı geciktirmek
затяну́ть собра́ние — toplantıyı uzatmak
II несов.; сов. - затяну́ть IIзатя́гивать де́ло — işi sürüncemede bırakmak
( песню) söylemeye başlamak; tutturmak -
63 истосковаться
сов.истоскова́ться по ро́дине — vatan hasretiyle yanmak
истоскова́ться по земле́ — toprağa hasret çekmek
-
64 навлекать
несов.; сов. - навле́чьüstüne / üzerine çekmekнавле́чь на себя́ гнев кого-л. — birinin hiddetini üstüne çekmek
-
65 надвигать
несов.; сов. - надви́нутьнадви́нуть шля́пу на глаза́ — şapkasını kaşlarına / gözlerine çekmek
-
66 намучиться
сов.çok eziyet / azap çekmekнаму́читься в доро́ге — yollarda çok sıkıntı çekmek; yollarda anası ağlamak
-
67 останавливать
несов.; сов. - остано́вить1) durdurmak; çevirmek (прохожего, свободное такси и т. п.); yolunu kesmek ( преграждать путь)останови́ть часы́ — шахм. saati durdurmak
2) (завод, стройку и т. п.) tatil etmek3) (кровотечение, боль) dindirmek; kesmek4) ( удерживать) alıkoymakнас ничто́ не остано́вит (на э́том пути́) — hiç bir şey bizi yolumuzdan alıkoyamaz
5) atfetmek; çekmekостанови́ть свой взор на ком-чем-л. — bakışlarını birine, bir şeye atfetmek
останови́ть внима́ние кого-л., на чем-л. — birinin dikkatini bir şeye çekmek
останови́ть свой вы́бор на ком-чем-л. — bir kimsede, bir şeyde karar kılmak
-
68 отгораживаться
несов.; сов. - отгороди́ться1) (davar v.b.) çekmekотгора́живаться от сосе́да забо́ром — kendi evi ile komşununki arasına duvar çekmek
2) перен. kendini tecrit etmek -
69 отдуваться
2) прост. ceremesini çekmekотдува́ться за оши́бки други́х — başkalarının yaptığı hataların ceremesini çekmek
-
70 отзывать
несов.; сов. - отозва́ть2) geri çağırmak, (geri) çekmek, (geri) almakотозва́ть своего́ представи́теля в... —......daki temsilcisini geri çağırmak
-
71 откатывать
несов.; сов. - откати́тьоткати́ть ка́мень наза́д — taşı yuvarlayarak geriye çekmek
-
72 отставлять
-
73 перебирать
несов.; сов. - перебра́ть1) ( сортировать) ayıklamakперебира́ть о́вощи — sebze ayıklamak
2) ( пересматривать) gözden geçirmekперебира́ть ста́рые пи́сьма — eski mektupları gözden geçirmek
3) перен. ( вспоминать) hatırlamakперебира́ть в па́мяти после́дние собы́тия — son olayları birer birer hatırlamak
4) разг. aktarmakперебира́ть черепи́цу на кры́ше — damı aktarmak
перебира́ть мото́р — motoru söküp onararak yeniden kurmak
5) fazla almakон уже́ перебра́л пять очко́в — beş puan fazla aldı artık
6) прост. ( спиртного) (içkiyi) fazla kaçırmakон ма́лость перебра́л — biraz fazlaca kaçırmıştı
7) тк. несов. gezdirmekперебира́ть чётки — tespih çekmek
перебира́ть кла́виши роя́ля — parmaklarını piyanonun tuşları üzerinde gezdirmek
8) тк. несов. ( теребить) çekmek, çekiştirmek -
74 передвигать
несов.; сов. - передви́нуть1) yerini değiştirmek; çekmekпередви́нуть стол к стене́ — masayı duvarın dibine çekmek
передвига́ть войска́ — askeri kuvvetleri kaydırmak / aktarmak
2) разг. almak; ertelemekэкза́мен передви́нут на неде́лю ра́ньше — sınav bir hafta önceye alındı
-
75 переснимать
несов.; сов. - пересня́ть1) фото (resminin) yeniden çekmekпересня́ть фотогра́фию — fotoğrafın kopyasını çıkarmak
2) кино yeniden çekmek, yeniden filme almakфильм бу́дет пересня́т за́ново / по́лностью — filim yeni baştan çevrilecektir
э́ту сце́ну нужно пересня́ть — bu sahnenin yeniden çekilmesi gerekir
переснима́ть ка́рту ме́стности — arazinin haritasını yeniden almak
-
76 переставлять
несов.; сов. - переста́витьyerini değiştirmek, almak, çekmekпереста́вить стол к окну́ — masayı pencerenin önüne almak / çekmek
он веле́л переста́вить крова́ть в у́гол — yatağı köşeye çektirdi
переставля́ть слова́ во фра́зе — tümcedeki sözcüklerin yerini değiştirmek
-
77 перетаскивать
несов.; сов. - перетащи́ть1) taşımak; sürüklemek, sürükleyerek götürmek ( волоком)2) ( переместить) çekmekперета́скивать кре́сло в у́гол — koltuğu köşeye çekmek / almak
-
78 подводить
несов.; сов. - подвести́1) getirmek; yaklaştırmak ( приближать)2) uzatmakподвести́ узкоколе́йку к карье́ру — dekovili ocağa kadar uzatmak
3) в соч.подводи́ть подко́п подо что-л. — bir şeye lağım / sıçanyolu açmak
подвести́ дом под кры́шу — evin sonuncu katını çıkmak
подводи́ть фунда́мент под зда́ние — yapıyı temele oturtmak
4) перен. ( обосновать) oturtmak, dayandırmakподвести́ нау́чную осно́ву под свой труд — çalışmasını bilimsel bir temele oturtmak
5) перен., разг. götürmek6) sürme çekmek ( глаза); rastık çekmek ( брови)у неё глаза́ подведены́ — gözleri sürmeli
••у меня́ живо́т подвело́ — içim eziliyor
-
79 пододвигать
несов.; сов. - пододви́нутьçekmek; sürmek; yaklaştırmakпододви́нуть стол к окну́ — masayı pencerenin önüne çekmek
я пододви́нул ему́ таре́лку — tabağı önüne sürdüm
-
80 помучиться
сов.ıstırap çekmek, çekmek
См. также в других словарях:
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — kitap noktalamak; attan kan almak;s ıkılan oku çekmek II, 21 çekerek bağlamak II, 21bkz: çıkmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
boynuz çekmek — boynuz kullanarak kan çekmek, hacamat etmek Hastalık göğse inip ateş başlayınca yapılacak şey hastaya boynuz çekmek olurdu. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolan çekmek — den. kayığı karadan halatla çekmek, yedekçilik etmek Bana bak, Ali Çavuş, biz kimseyi soymuyoruz. Onlar kolan çekiyorlar, kolan çekmek nedir be? Dans etmekten farkı ne ki? S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyaz etmek (veya beyaza çekmek) — yazıyı temize çekmek Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
acemilik çekmek — alışamadığı bir işte zorluk çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alaka çekmek (veya toplamak veya uyandırmak) — ilgi çekmek Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
cefa çekmek (veya görmek) — üzüntü, sıkıntı çekmek Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi? O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çile çekmek — çok sıkıntı çekmek Âşıkın olmaz mı çile çekmesi / Çilenin olmaz mı boyun bükmesi. Seyrani … Çağatay Osmanlı Sözlük
film çekmek — sin., TV 1) bir sinema kamerasıyla görüntüleri tespit etmek veya bir hareket ve görünüşün sıralı resmini çekmek 2) vücudun röntgenini almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilgi çekmek (veya uyandırmak) — çevresinde ilgiyi, dikkati ve merakı üzerine toplamak, alaka çekmek, alaka toplamak veya alaka uyandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük