Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

çatırtı

  • 1 çatırtı

    çatırtı Krachen n; Prasseln n; Knirschen n

    Türkçe-Almanca sözlük > çatırtı

  • 2 çatırtı

    треск (м)
    * * *
    треск, скре́жет

    Türkçe-rusça sözlük > çatırtı

  • 3 çatırtı

    adj. crack
    --------
    n. crackling noise, crackle, clack, crash, crunch, scrunch, smash
    * * *
    1. crash (n.) 2. crackle (n.) 3. crunch (n.)

    Turkish-English dictionary > çatırtı

  • 4 çatırtı

    треск.

    Азербайджанско-русский словарь > çatırtı

  • 5 çatırtı

    сущ.
    1. треск (резкий сухой звук, издаваемый ломающимся, лопающимся, разрываемым и т.п. предметом). Ağac çatırtısı треск дерева, buz çatırtısı треск льда, sobanın çatırtısı треск печки
    2. мед. крепитация (своеобразный звук в виде хруста, выслушиваемый в лёгких при некоторых болезненных процессах, а также в местах переломов или в суставах при отложении в них солей)

    Azərbaycanca-rusca lüğət > çatırtı

  • 6 çatırtı

    طقطقة

    Türkçe-Arapça Sözlük > çatırtı

  • 7 çatırtı

    طقطقة [طَقْطَقَة]

    Türkçe-Arapça Sözlük > çatırtı

  • 8 çatırtı

    cracking noise, crunch, crackle, crackling, crash, snap, smash

    İngilizce Sözlük Türkçe > çatırtı

  • 9 çatırtı

    "crack, cracking sound; crackle, crackling sound; snap, snapping sound; crunch, crunching sound."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > çatırtı

  • 10 треск

    çatırtı; takırtı,
    tıkırtı
    * * *
    м

    треск горя́щих поле́ньев — yanan odunların çatırtısı

    огло́бля с тре́ском переломи́лась — ok çatırdayarak kırıldı

    он с тре́ском разорва́л бума́гу — kağıdı cart diye yırttı

    2) pat pat(lar); takırtı; tıkırtı

    треск вы́стрелов — patlayan silah sesleri

    послы́шался треск мотоци́кла — bir motosikletin pat patı duyuldu

    3) перен., разг. ( высокопарные речи) tumturaklı sözler
    ••

    провали́ться с тре́ском (на экзаменах)paldır küldür çakmak

    Русско-турецкий словарь > треск

  • 11 crackling

    çatirti, çitirti; kizarmis jambon kabugu

    English to Turkish dictionary > crackling

  • 12 crackle

    n. çıtırtı, çatırtı, çatlak gibi görünen desen, çatlak desenli çini kap
    ————————
    v. çatırdamak, çatırdatmak; çıtırdamak; çatlak desen ile süslemek
    * * *
    1. çatırda (v.) 2. çatırtı (n.)
    * * *
    1. verb
    (to make a continuous cracking noise: The dry branches crackled under my feet as I stepped on them.) çatırda(t)mak
    2. noun
    the crackle of burning wood.) çatırtı, çıtırtı
    - crackly

    English-Turkish dictionary > crackle

  • 13 crunch

    n. çatırtı, hışırtı, çıtırtı; çıkmaz, zor durum
    ————————
    v. çıtırdamak, kıtır kıtır yemek; hışırdamak; çiğnemek, ezmek
    * * *
    1. gürültüyle ye (v.) 2. çatırtı (n.)
    * * *
    1. verb
    (to crush noisily (something hard), with the teeth, feet etc: She crunched sweets all through the film.) çatır çutur yemek
    2. noun
    the crunch of gravel under the car wheels.) çatırtı, 'çatır çutur' sesi

    English-Turkish dictionary > crunch

  • 14 crack

    adj. çatırtı; patlama; şaklama; vuruş; aralık; özür; espri, çene çalma; as; birinci sınıf şey; deneme
    ————————
    n. çatlak, şiddetle vurma
    ————————
    v. çatlamak, çatlatmak; çatallaşmak (ses); çatırdatmak, çatırdamak; patlamak; şaklatmak; yarılmak; çökmek; kırmak,
    * * *
    1. çatla (v.) 2. çatlak (n.)
    * * *
    [kræk] 1. verb
    1) (to (cause to) break partly without falling to pieces: The window cracked down the middle.) çatla(t)mak
    2) (to break (open): He cracked the peanuts between his finger and thumb.) kırmak
    3) (to make a sudden sharp sound of breaking: The twig cracked as I stepped on it.) çatırdamak, şaklamak
    4) (to make (a joke): He's always cracking jokes.) yapmak, anlatmak
    5) (to open (a safe) by illegal means.) zorla açmak
    6) (to solve (a code).) çözmek
    7) (to give in to torture or similar pressures: The spy finally cracked under their questioning and told them everything he knew.) çökmek, yılmak
    2. noun
    1) (a split or break: There's a crack in this cup.) çatlak
    2) (a narrow opening: The door opened a crack.) yarık, aralık
    3) (a sudden sharp sound: the crack of whip.) çatırtı, şaklama
    4) (a blow: a crack on the jaw.) darbe, vuruş
    5) (a joke: He made a crack about my big feet.) nükte, espri
    6) (a very addictive drug: He died of too much crack with alcohol) uyuşturucu hap
    3. adjective
    (expert: a crack racing-driver.) mükemmel, birinci sınıf
    - crackdown
    - cracker
    - crackers
    - crack a book
    - crack down on
    - crack down
    - get cracking
    - have a crack at
    - have a crack

    English-Turkish dictionary > crack

  • 15 crash

    n. gürültü, çatırtı; parçalanma; kaza; iflas; yoğun kurs
    ————————
    v. kırılmak, parçalanmak, gürültüyle düşmek; gürültü etmek; batmak, iflas etmek; düşmek; çarpmak; davetsiz olarak gitmek; sabahlamak
    * * *
    1. arıza (n.) 2. çarp (v.) 3. çatırtı (n.)
    * * *
    [kræʃ] 1. noun
    1) (a noise as of heavy things breaking or falling on something hard: I heard a crash, and looked round to see that he'd dropped all the plates.) şangırtı, gümbürtü
    2) (a collision: There was a crash involving three cars.) taşıt/trafik kazası
    3) (a failure of a business etc: the Wall Street crash.) iflâs
    4) (a sudden failure of a computer: A computer crash is very costly.) arıza yapma, çökme
    2. verb
    1) (to (cause to) fall with a loud noise: The glass crashed to the floor.) gürültüyle kır(ıl)mak, parçala(n)mak
    2) (to drive or be driven violently (against, into): He crashed (his car); His car crashed into a wall.) çarpmak
    3) ((of aircraft) to land or be landed in such a way as to be damaged or destroyed: His plane crashed in the mountains.) çakılmak
    4) ((of a business) to fail.) çökmek
    5) (to force one's way noisily (through, into): He crashed through the undergrowth.) paldır küldür girmek
    6) ((of a computer) to stop working suddenly: If the computer crashes, we may lose all our files.) arıza yapmak, çökmek
    3. adjective
    (rapid and concentrated: a crash course in computer technology.) yoğun
    - crash-land

    English-Turkish dictionary > crash

  • 16 smash

    adv. gürültüyle, şangır şungur, şangırtı ile
    ————————
    interj. şangır şungur, şangır
    ————————
    n. şangırtı, çatırtı, parçalanma, kırılma, çarpışma, kaza, iflas, başarı, buzlu konyak
    ————————
    v. parçalamak, mahvetmek, yenmek, ezmek, vurmak, sert vurmak, paramparça olmak, parçalanmak, çarpmak, çakılmak, iflas etmek, mahvolmak, bozguna uğramak
    * * *
    1. parça parça et (v.) 2. kırılma (n.)
    * * *
    [smæʃ] 1. verb
    1) ((sometimes with up) to (cause to) break in pieces or be ruined: The plate dropped on the floor and smashed into little pieces; This unexpected news had smashed all his hopes; He had an accident and smashed up his car.) parça parça olmak/etmek
    2) (to strike with great force; to crash: The car smashed into a lamp-post.) şiddetle vurmak/çarpmak
    2. noun
    1) ((the sound of) a breakage; a crash: A plate fell to the ground with a smash; There has been a bad car smash.) kırılma
    2) (a strong blow: He gave his opponent a smash on the jaw.) şiddetli darbe
    3) (in tennis etc, a hard downward shot.) küt inme
    - smash hit

    English-Turkish dictionary > smash

  • 17 clack

    n. gevezelik, laklak, tıkırtı, çatırtı, gıcırtı, takırtı, kapak, sürgü, klape
    ————————
    v. gevezelik etmek, laklak etmek (Argo), tıkırdamak, çatırdamak, gıcırdamak
    * * *
    1. kapak 2. tıkırtı

    English-Turkish dictionary > clack

  • 18 crackling noise

    n. çatırtı

    English-Turkish dictionary > crackling noise

  • 19 scrunch

    n. çatırtı, çıtırtı, çıtırdatma, ezme, kıtır kıtır yeme
    ————————
    v. çıtırdamak, çatırdamak, çatırdatmak, ezmek, hışırdatmak

    English-Turkish dictionary > scrunch

  • 20 crackling noise

    n. çatırtı

    English-Turkish dictionary > crackling noise

См. также в других словарях:

  • çatırtı — is. Taxta, odun kimi bərk şeylər yanarkən çıxan səs; çatıltı. Aşağıda ocaqlar çatırtı ilə tüstülənirdi. Q. İlkin …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • çatırtı — is. Çatırdama sesi Az sonra tutuşan çalıların çatırtısı sağanak sesini bastırmıştı. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • SÎT — Çatırtı, patırtı, gürültü. * Ün, şöhret, nam …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • çatıltı — bax çatırtı …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • çatırdamaq — f. Çatırtı səsi çıxarmaq; çatıldamaq. İndi ocaqdakı kömür çatırdayırdı. Q. İlkin …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»