-
1 belirli bir topluluğa özgü hastalık
n. endemicTurkish-English dictionary > belirli bir topluluğa özgü hastalık
-
2 gelir
1. دخل [دَخْل]2. ريع [رَيْع] -
3 endemic
adj. yaygın, sık görülen, özgü, yöresel————————n. yöresel hastalık, belirli bir topluluğa özgü hastalık, yöreye özgü hayvan, bitki örtüsü* * *1. endemik 2. yöresel hastalık* * *[en'demik]((of a disease etc) regularly found in people or a district owing to local conditions: Malaria is endemic in/to certain tropical countries.) yerel, yöresel -
4 Vortrag
einen Vortrag halten ( vor D -e) konferans vermek;fam jemandem einen Vortrag halten b-ne konferans çekmek; MUS yorum; (Gedichtvortrag) okuma (topluluğa) -
5 دخل
Iدَخَّلَ1. girmekAnlamı: dışarıdan içeriye geçmek2. tıkmakAnlamı: iterek sokmakIIدَخَلmerakAnlamı: kaygı, tasaدَخْل1. bağlantı2. varidatAnlamı: gelir3. ilişkiAnlamı: bağ, münasebet4. gelir5. kuşkuAnlamı: işkil, şüphe6. linkAnlamı: iletişim dizgesi birliği7. münasebetAnlamı: ilişki, alâka8. iratAnlamı: gelir -
6 ريع
رَيْع1. gelir2. üretimAnlamı: istihsal, insanların nesneleri sağlamak için doğal çevrelerini değiştirmeleri3. ürünAnlamı: doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul -
7 particularism
belirli bir topluluga baglilik; her eyalete siyasal bagimsizlik taniyan ilke -
8 communautaire
de la communauté topluluğa değgin
См. также в других словарях:
adam içine çıkmak — topluluğa karışmak, değerli insanların bulunduğu yerlere gitmek, eşe dosta gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İCTİMAÎ — Topluluğa ait, birlikte yaşayanlara dair. Cemiyet hayatına ait ve müteallik. Sosyal … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Alevi — Not to be confused with Alawi. Part of a series on Shi ah Islam and Twelvers Alevism Beliefs … Wikipedia
angarya — is., Rum. 1) Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Anayasa 2) Kölelik düzeninde köylünün derebeyine yaptığı zorunlu ücretsiz hizmeti 3) Savaş durumundaki bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
baba — is. 1) Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türktür. Anayasa 2) Çocuğu olmuş erkek, peder 3) Kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme 4) Çatı merteği 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışlanmak — nsz Dışarıda tutulmak, bir yere veya topluluğa alınmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinleti — is. Sanat eserlerini bir topluluğa çalma veya söyleme, konser Birleşik Sözler şiir dinletisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelir — is. 1) Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı. M. Yesari 2) Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandırdığı aylık, kira vb. getiri, varidat,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hükmetmek — e, der, Ar. ḥukm + T. etmek 1) Egemenliği altında bulundurmak 2) Düşünme veya yargılama sonunda bir kanıya varmak Gözlerimi açtığım zaman odamı loş görünce akşam olduğuna hükmettim. R. H. Karay 3) Aklına esmek 4) mec. Bir kimseye veya topluluğa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
katılmak — 1. nsz, e 1) Katma işi yapılmak Süte su katılmış. 2) Bir topluluğa girmek, iştirak etmek Üç dört ev ötedeki boş arsada çocukların oyunlarına katıldım. N. Cumalı 3) Ortak olmak, benimsemek Her konuya kibar bir ses ve bir iki sözcükle katılmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
katışmak — e Bir topluluğa karışmak, katılmak O da bize katıştı … Çağatay Osmanlı Sözlük