-
101 umgekehrt
1. adj ters;im umgekehrten Falle (bunun) tersi durumda;in umgekehrter Reihenfolge sondan başa doğru2. adv -in tersine -
102 unrichtig
unrichtig adj doğru olmayan, yanlış -
103 Verirrung
Verirrung f <Verirrung; Verirrungen> doğru yoldan ayrılma -
104 verjüngen
verjüngen <o -ge-, h>1. v/t: die Mannschaft verjüngen takımı gençleştirmek -
105 Versuchung
Versuchung f <Versuchung; Versuchungen> ayartma; REL a günaha saptırma;jemanden in Versuchung führen b-ni ayartmak, doğru yoldan saptırmak; -
106 voll
voll [f-]voller ile dolu; Schmutz, Flecken usw a ile kaplı;eine volle Stunde tam bir saat;mit voller Lautstärke sesi sonuna kadar açılmış;volles Vertrauen tam güven2. adv (völlig) bütünüyle, tamamen; zahlen usw tam (ücret ödemek vs); fam (direkt, genau) tam, (dos)doğru;voll arbeiten tam gün çalışmak;voll besetzt oturacak yeri kalmamış;voll gepackt, voll gepfropft, voll gestopft adj fam tıka basa dolu;(nicht) für voll nehmen tam ciddiye al(ma)mak;voll füllen tamamen doldurmak;voll machen fam Kind altına yapmak;die Hosen voll machen donuna yapmak;voll packen ( mit -le) tamamen doldurmak;sich voll saugen ( mit -i) emip şişmek;voll schreiben doldurmak (yazarak);voll stopfen tıka basa doldurmak;voll tanken (depoyu) tam/ful doldurmak;bitte voll tanken! (depoyu) ful yapar mısınız?;voll und ganz baştan aşağı, büsbütün -
107 vorn
nach vorn öne doğru;von vorn önden (itibaren);jemanden von vorn(e) sehen b-ni önden görmek;noch einmal von vorn(e) (anfangen) tekrar baştan (başlamak);von vorn bis hinten baştan sona -
108 vorschriftsmäßig
vorschriftsmäßig adj (adv) kuralına uygun, doğru (olarak) -
109 vorwärts
vorwärts adv ileri, ön(e doğru);vorwärts! haydi!, yürüyün!;vorwärts gehen ilerlemek; fig a düzelmek;vorwärts kommen ilerlemek; fig a (hayatta) başarı kazanmak -
110 wahr
fam wahr werden gerçekleşmek -
111 Wahrheit
Wahrheit f <Wahrheit; Wahrheiten> gerçek, hakikat, doğru;in Wahrheit gerçekte, aslında;fam jemandem mal die Wahrheit sagen b-ne açık açık gerçeği söylemek -
112 Westen
-
113 westwärts
westwärts adv batı yönünde, batıya doğru -
114 zueilen
-
115 zufliegen
zufliegen v/i <unreg, -ge-, sn> fam Tür usw çarparak kapanmak;zufliegen auf -e (doğru) uçmak;jemandem zufliegen b-nin aklına kolayca girmek -
116 zuführen
zuführen <-ge-, h>1. v/t TECH iletmek;dem Körper Nahrung zuführen vücuda besin vermek;jemanden seiner (gerechten) Strafe zuführen b-ne (hakkettiği) cezasını vermek2. v/i: auf etwas zuführen bş-e (doğru) gitmek/götürmek -
117 zugehen
zugehen <unreg, -ge-, sn>1. v/i Tür usw kapanmak;zugehen auf (A) -e yaklaşmak, -e doğru adım atmak;er geht auf die Achtzig zu seksenine yaklaşıyor;dem Ende zugehen sonuna yaklaşmak2. v/unp: es geht auf 8 zu saat sekize geliyor;es ging lustig zu çok neşeli oldu -
118 zulaufen
zulaufen v/i <unreg, -ge-, sn>: zulaufen auf A -e (koşa koşa) yaklaşmak;jemandem zulaufen b-ni sahip edinmek;spitz zulaufen ucuna doğru sivrilmek ( oder incelmek) -
119 zureiten
zureiten <unreg, -ge->1. v/t <h> ata baş öğretmek -
120 zuschießen
zuschießen <unreg, -ge->
См. также в других словарях:
doğru — sf. 1) Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı 2) Gerçek, yalan olmayan Doğru haber. 3) Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur. A. Gündüz 4) is. Gerçek, hakikat Söyleyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru — 1. sif. 1. Düzgün, düz, haqq. Doğru yol. Doğru sözə nə demək olar. – Yar yanında günahkaram; Doğru sözüm yalan oldu. A. Ə.. Bar verməz əkdiklərin, doğru sözümdür, inan; Qatmasan bu torpağa öz alnının tərini. S. Rüst.. Daha doğrusu – həqiqətdə,… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
Doğru Yol Partisi — Vorsitzender: Çetin Özaçıkgöz [1] Gründungsjahr 1983 Gründer … Deutsch Wikipedia
doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar — doğru olmakla birlikte başkalarının işine gelmeyen sözleri söyleyenlerin sevilmediğini anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru doğru dosdoğru — en doğrusu şudur ki anlamında kullanılan bir söz Doğru doğru dosdoğru, bu işi yapan odur … Çağatay Osmanlı Sözlük
Doğru Yol Partisi — Parti de la juste voie Emblème du Doğru Yol Partisi. Turquie … Wikipédia en Français
doğru dürüst — sf. 1) Kusursuz, yanlışsız 2) zf. Tam olarak, eksiksiz olarak, istenildiği gibi, kusursuz, yanlışsız bir biçimde Uzun boylu garp müziğini doğru dürüst tadamıyoruz. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru parçası — is., mat. Doğru üzerinde iki nokta ile sınırlanmış parça … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru bulmak — uygun görmek, onamak Onun yaptıklarını doğru buluyor musunuz? … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru çıkmak — gerçek olduğu anlaşılmak Çocuğun dediği doğru çıktı. Ana kız otelden gittiler. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
minare de doğru, ama içi eğri — doğru görünen nice kişiler vardır ki içyüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz oldukları öğrenilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük