-
61 bewahrheiten
bewahrheiten v/r <o -ge-, h>: sich bewahrheiten doğru çıkmak -
62 billigen
billigen v/t <h> doğru/haklı bulmak; onaylamak -
63 bücken
bücken v/r <h>: sich bücken (öne doğru) eğilmek; bükülmek, kıvrılmak -
64 daran
daran adv: (an etwas) halt dich daran fest! şuna/şuraya tutun!;im Anschluss daran (bunun) (hemen) ardından;es ist etwas (nichts) daran bunda bir gerçek payı var (yok);daran ist kein wahres Wort (bunun) bir kelimesi bile doğru değil;daran stirbt man nicht (bundan) dünya yıkılmaz;das Schönste daran (bunun) en güzel tarafı;du tust gut daran zu gehen gitsen iyi olur, gitmekle iyi edersin;daran befestigen -e iliştirmek, takmak;daran denken -i unutmamak;daran glauben -e inanmak;daran glauben müssen fig telef olmak; alta gitmek;daran leiden -e tutulmuş olmak; -den çekmek;daran sterben -den ölmek -
65 darauf
am Tag darauf ertesi gün;zwei Jahre darauf iki yıl sonra;darauf stolz sein -den gurur duymak;sich darauf freuen -i (sevinçle) beklemek;sie ging direkt darauf zu o tam -e doğru yürüdü;bald darauf (bunun üstünden) çok geçmeden, bir süre sonra;darauf wollen wir trinken! bunun şerefine içelim! -
66 direkt
1. adj dolaysız, doğru, direkt;direkte Informationen doğrudan bilgi/haber;direkte Steuern dolaysız/vasıtasız vergilerdirekt vor dir hemen senden önce, hemen senin önünde;etwas liegt direkt nach Süden bş tam güneye bakıyor;direkt gegenüber (von) -in tam karşısında -
67 ehrlich
-
68 einwärts
einwärts adv içe(riye) doğru -
69 einzig
1. adj tek, yegâne; (einzeln) tek;kein einziger … tek bir … bile (değil);das Einzige tek şey;der Einzige biricik, yegane2. adv einzig und allein sadece ve sadece;das einzig Richtige tek doğru -
70 exakt
exakt adj doğru, kesin, kusursuz -
71 Fehlerverzeichnis
Fehlerverzeichnis n yanlış-doğru cetveli -
72 formell
formell adj resmî, şeklen doğru -
73 Gerade
Gerade f <Geraden; Geraden> MATH doğru (çizgi);linke (rechte) Gerade sol (sağ) kroşe -
74 gerade
2. adv tam;nicht gerade hiç de … değil;das ist es ja gerade! işte mesele de bu ya!;gerade deshalb işte asıl o yüzden;gerade rechtzeitig tam zamanında;warum gerade ich? ama neden ben?;da wir gerade von … sprechen söz tam -den açılmışken -
75 Gleichstrom
Gleichstrom m EL doğru akım -
76 goldrichtig
goldrichtig adj und adv fam tamamen doğru;sie ist goldrichtig o çok sempatik(tir) -
77 Gutdünken
Gutdünken n <Gutdünkens; o pl>: nach seinem Gutdünken o nasıl doğru bulursa öyle -
78 halten
halten <hält, hielt, gehalten, h>halten für -i … saymak; irrtümlich -i … sanmak;sich halten für kendini … sanmak;nach Süden halten güney yönünü tut(tur)mak;mehr nach links halten biraz daha sola doğru gitmek;viel (wenig) halten von -e çok (az) önem vermek;er war nicht zu halten o tutulacak gibi değildi2. v/r: sich halten sürmek, devam etmek; Essen bozulmamak; Richtung, Zustand korumak, muhafaza etmek;sich halten an (A) -e bel bağlamakhalten zu jemandem b-ni tutmak -
79 heimwärts
heimwärts adv eve doğru -
80 hieran
hieran adv: hieran kann man sehen, dass buradan/bundan görülebilir ki, …;hieran ist kein wahres Wort bunun bir kelimesi bile doğru değil;hieran schließt sich … an buraya … ekleniyor
См. также в других словарях:
doğru — sf. 1) Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı 2) Gerçek, yalan olmayan Doğru haber. 3) Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur. A. Gündüz 4) is. Gerçek, hakikat Söyleyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru — 1. sif. 1. Düzgün, düz, haqq. Doğru yol. Doğru sözə nə demək olar. – Yar yanında günahkaram; Doğru sözüm yalan oldu. A. Ə.. Bar verməz əkdiklərin, doğru sözümdür, inan; Qatmasan bu torpağa öz alnının tərini. S. Rüst.. Daha doğrusu – həqiqətdə,… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
Doğru Yol Partisi — Vorsitzender: Çetin Özaçıkgöz [1] Gründungsjahr 1983 Gründer … Deutsch Wikipedia
doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar — doğru olmakla birlikte başkalarının işine gelmeyen sözleri söyleyenlerin sevilmediğini anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru doğru dosdoğru — en doğrusu şudur ki anlamında kullanılan bir söz Doğru doğru dosdoğru, bu işi yapan odur … Çağatay Osmanlı Sözlük
Doğru Yol Partisi — Parti de la juste voie Emblème du Doğru Yol Partisi. Turquie … Wikipédia en Français
doğru dürüst — sf. 1) Kusursuz, yanlışsız 2) zf. Tam olarak, eksiksiz olarak, istenildiği gibi, kusursuz, yanlışsız bir biçimde Uzun boylu garp müziğini doğru dürüst tadamıyoruz. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru parçası — is., mat. Doğru üzerinde iki nokta ile sınırlanmış parça … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru bulmak — uygun görmek, onamak Onun yaptıklarını doğru buluyor musunuz? … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru çıkmak — gerçek olduğu anlaşılmak Çocuğun dediği doğru çıktı. Ana kız otelden gittiler. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
minare de doğru, ama içi eğri — doğru görünen nice kişiler vardır ki içyüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz oldukları öğrenilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük