-
81 impermeable
adj. geçirmez, sızdırmaz, su geçirmez* * *1. geçirimsiz 2. su geçirmez -
82 impervious
adj. geçirmez, su geçirmez, etkilenmez, dayanıklı, vurdumduymaz* * *1. geçirimsiz 2. su geçirmez -
83 водонепроницаемый слой
su geçirmez tabaka, su geçirmez katmanТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > водонепроницаемый слой
-
84 водостойкий клей
su geçirmez macun, su geçirmez yapıştırıcıТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > водостойкий клей
-
85 bölme
1) перегородка, отсек, отделение2) разложение, разделение, расчленение•- camlı bölme
- çift bölme
- derecelere bölme
- duman geçirmez bölme
- duman sızdırmaz bölme
- katlanır bölme
- seyyar bölme
- sökülüp takılabilir bölme
- su geçirmez bölmeİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > bölme
-
86 malzeme
материал, имущество- akışkan malzeme
- akustik malzeme
- ambalaj malzemesi
- ambalajlı malzeme
- anizotropik malzeme
- bileşik malzeme
- bitirme malzemesi
- bozuk malzeme
- cam elyaflı malzeme
- cam elyaflı yalıtım malzemesi
- conta malzemesi
- çatı malzemesi
- çok katmanlı malzeme
- çok tabakalı malzeme
- dayanıklı malzeme
- derz dolğu malzemesi
- doğal maden malzeme
- doğal malzeme
- dolgu malzemesi
- elastik malzeme
- eskimez malzeme
- fason malzeme
- fason profil malzemesi
- filtre malzemesi
- gevrek malzeme
- gözenekli malzeme
- gürültü emici malzeme
- haddelenmiş malzeme
- ham malzemeleri
- hidrofüj malzeme
- homogen malzeme
- hücreli malzeme
- ısı izolasyon malzemesi
- ısı tutucu malzeme
- ısı yalıtım malzemesi
- ısıya dayanıklı inşaat malzemesi
- imla malzemesi
- inorganik madde
- inşaat malzemesi
- işlenmemiş malzemeleri
- işlenmiş malzeme
- izolasyon malzemesi
- izole malzemesi
- izotropik malzeme
- kalkerli malzeme
- kaplama malzemesi
- katı malzeme
- kaya malzemeleri
- killi malzeme
- kireçli malzeme
- kusurlu malzeme
- lifli malzeme
- metalik malzeme
- organik malzeme
- parlatma malzemesi
- plastik malzeme
- polimerik malzeme
- radyoaktif malzeme
- rulo çatı malzemesi
- rulo malzeme
- salınım yalıtım malzemesi
- sanayi malzemeleri
- sarf malzemesi
- sentetik malzeme
- seramik malzeme
- ses emici malzeme
- ses geçirmez malzeme
- ses yalıtım malzemesi
- sızdırmaz malzeme
- su defedici malzeme
- su geçirmez malzeme
- su izolasyon malzemesi
- suni malzeme
- suya dayanıklı malzeme
- tamamlama malzemesi
- taş elyaflı yalıtım malzemesi
- taşlama malzemesi
- turp elyaflı yalıtım malzemesi
- tutuşur malzeme
- tuvönan malzeme
- vibrasyon yalıtım malzemesi
- yağ malzemesi
- yalıtım malzemesi
- yanabilir malzeme
- yanmaz malzeme
- yapı malzemesi
- yapışkan malzeme
- yardımcı malzeme
- yol yapım malzemesi
- yumuşak çatı malzemesi
- yüksek kaliteli malzemeİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > malzeme
-
87 opaque
-
88 proof
adj. geçirmez, dayanıklı, emin————————n. kanıt, delil, ispat, sağlama, kanıtlama, ispat etme, senet, deneme, prova, alkol derecesi————————v. dayanıklı hale getirmek, geçirmez biçimde yapmak* * *kanıt* * *[pru:f]1) ((a piece of) evidence, information etc that shows definitely that something is true: We still have no proof that he is innocent.) kanıt, delil2) (a first copy of a printed sheet, that can be corrected before the final printing: She was correcting the proofs of her novel.) baskı provası3) (in photography, the first print from a negative.) ilk tabedilen•- - proof -
89 water
adj. suluboya, su————————n. su, kaplıca suyu, su birikintisi, sular, karasuları, sıvı, kalite, hare————————v. hârelemek, sulamak, su vermek, ıslatmak, su katmak, sulandırmak, hafifletmek, sulanmak, yaşarmak, su almak, su verilmek* * *1. su 2. sula (v.) 3. su (n.)* * *['wo:tə] 1. noun(a colourless, transparent liquid compound of hydrogen and oxygen, having no taste or smell, which turns to steam when boiled and to ice when frozen: She drank two glasses of water; `Are you going swimming in the sea?' `No, the water's too cold'; Each bedroom in the hotel is supplied with hot and cold running water; ( also adjective) The plumber had to turn off the water supply in order to repair the pipe; transport by land and water.) su2. verb1) (to supply with water: He watered the plants.) sulamak2) ((of the mouth) to produce saliva: His mouth watered at the sight of all the food.) sulanmak3) ((of the eyes) to fill with tears: The dense smoke made his eyes water.) yaşarmak•- waters- watery
- wateriness
- waterborne
- water-closet
- water-colour
- watercress
- waterfall
- waterfowl
- waterfront
- waterhole
- watering-can
- water level
- waterlily
- waterlogged
- water main
- water-melon
- waterproof 3. noun(a coat made of waterproof material: She was wearing a waterproof.) su geçirmez giysi4. verb(to make (material) waterproof.) su geçirmez hale getirmek- water-skiing
- water-ski
- watertight
- water vapour
- waterway
- waterwheel
- waterworks
- hold water
- into deep water
- in deep water
- water down -
90 airproof
adj. hava geçirmez, hava sızdırmaz* * *hava geçirmez -
91 dampproof
adj. rutubet geçirmez, nem geçirmez* * *neme karşı dayanıklı -
92 dustproof
adj. toz geçirmez* * *toz geçirmez -
93 hermetic
adj. hava geçirmez, sımsıkı kapalı, büyüye ait, anlaşılması zor* * *1. hava geçirmez 2. sımsıkı kapalı -
94 rainproof
adj. yağmur geçirmez————————n. yağmurluk* * *yağmur geçirmez -
95 waterproofed
1. su geçirmez yap (v.) 2. su geçirmez (adj.) -
96 arctics
n. su geçirmez şason, su geçirmez lastik -
97 sunproof
adj. güneş geçirmez, ışık geçirmez -
98 arctics
n. su geçirmez şason, su geçirmez lastik -
99 sunproof
adj. güneş geçirmez, ışık geçirmez -
100 abdichten
ab|dichtengegen Lärm \abdichten ses geçirmez duruma getirmek;gegen Wasser \abdichten su geçirmez duruma getirmek
См. также в других словарях:
asmolen — is., mim. Pişmiş toprak, cüruf ve çimento karışımından yapılmış, ses geçirmez, delikli briket türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
balçık — is., ğı 1) İçinde çeşitli organik maddeler bulunan, genellikle killi, koyu, yapışkan çamur, mil Yolları ve tarlaları görünce bir balçık ve çamur gölünü yarmak zorunda olduğumuzu anlamıştım. S. Ayverdi 2) mec. Güçlük çıkartan 3) jeol. İçindeki kil … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitüm — is., jeol., Fr. bitume 1) Keskin bir koku, alev ve koyu duman çıkararak yanan, karbon ve hidrojen bakımından çok zengin doğal yakıt maddelerinin genel adı, yer sakızı 2) Yol kaplamasında, kâğıt ve çatıların su geçirmez duruma getirilmesinde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
diyafram — is., anat., Fr. diaphragme 1) Göğüs ve karın boşluklarını birbirinden ayıran ince ve geniş kas 2) fiz. Bir ışık demetinde uçtaki ışıkları tutmak ve optik cihazlarda daha net bir görüntü elde etmek için çapı ayarlanabilir ışık geçirmez levha … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalafat — is., den., Rum. 1) Geminin kaplama tahtaları arasını üstüpü ile doldurup ziftleyerek su geçirmez duruma getirme işi Kalafatın tokmak gürültüsü ve denize uzayan zift kokusu arasından yol aldım ve tenha yollara saptım. Halikarnas Balıkçısı 2) tar.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mumlama — is. 1) Mumlamak işi 2) bit. b. Bitki hücrelerinin değişikliğe uğrayarak kendilerini su geçirmez duruma getirir biçimde mum bağlaması olayı 3) sin. Laboratuvarlardan çıkmış bir filmin çeşitli aletlerde kolayca dönmesini sağlamak için iki kenarına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sağır kapı — is. Ses geçirmez bir biçimde yapılmış kapı … Çağatay Osmanlı Sözlük
sağır pencere — is. Ses geçirmez özellikte yalıtılmış ve yapılmış pencere … Çağatay Osmanlı Sözlük
şasi — is., Fr. châssis 1) Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu 2) Yapı işlerinde sürme çerçeve 3) Motorlu kara taşıtlarının iskelet bölümü … Çağatay Osmanlı Sözlük
şemsiye — is., Ar. şemsiyye 1) Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya Camın dışından şemsiyeleriyle geçen insanları seyre daldı. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tayt — is., İng. tight 1) Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir tür pantolon Tayt giymiş bir genç... 2) Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi … Çağatay Osmanlı Sözlük