Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

kuyu

  • 1 kuyu

    kuyu Brunnen m; Schacht m; (Kalk- usw) Grube f; Bohrloch n; adj finster;
    -in kuyusunu kazmak fig jemandem eine Grube graben

    Türkçe-Almanca sözlük > kuyu

  • 2 kuyu

    kuyu s
    1) Brunnen m
    artezyen \kuyusu artesischer Brunnen
    2) (kireç \kuyusu) Grube f
    birinin \kuyusunu kazmak jdm das Wasser abgraben
    kendi \kuyusunu kendi kazmak ( fig) sich sein eigenes Grab schaufeln
    3) bergb Schacht f

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kuyu

  • 3 kuyu

    Welcher

    Türk-Alman Mini Sözlük > kuyu

  • 4 kuyu kenarı

    Brunnenrand m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kuyu kenarı

  • 5 açmak

    I vt
    1) öffnen, aufmachen
    birinin gözünü \açmak ( fig) jdm die Augen öffnen
    2) ( ışık, radyo) anschalten, einschalten; ( televizyonu) anschalten anstellen; ( fam) anmachen
    3) ( musluk) aufdrehen
    4) ( göz, kitap) aufschlagen
    gözlerini açtı er schlug die Augen auf
    5) ( kapı, kilit) aufschließen, aufsperren
    kapıyı açamıyorum ich kann die Tür nicht aufschließen; ( fam) ich krieg die Tür nicht auf
    kulaklarını aç! sperr deine Ohren auf!
    6) ( perde) aufziehen
    7) ( paket) auspacken
    8) ( mağaza, oturum) eröffnen
    ateş \açmak das Feuer eröffnen
    9) ( yeni ülke) erschließen
    10) ( vücudunun herhangi bir yerini) frei machen, entblößen
    11) ( kuyu) graben
    12) ( mantarlı şişe) entkorken
    13) ( şemsiye) aufspannen
    14) ( kalem) (an) spitzen
    15) jur ( kamu davası) erheben; ( soruşturma) einleiten; ( dosya) anlegen; ( hesap, vasiyetname) eröffnen
    16) ( iştah) anregen
    17) ( iskambil kâğıdı) aufdecken
    18) ( bacak) spreizen
    kollarını \açmak die Arme ausbreiten
    19) bergb ( galeri) anlegen
    20) gastr ( hamur) ausrollen
    21) birine yol \açmak jdm den Weg freimachen
    II vi
    1) ( çiçek) blühen, aufgehen
    2) ( hava) auflockern

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > açmak

  • 6 bakraç

    bakraç <- > s
    1) ( bakırdan küçük kova) Kupfernapf m
    2) ( kuyu bakracı) Schöpfeimer m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > bakraç

  • 7 düşmek

    I vi
    1) fallen; ( yere) hinfallen, stürzen
    attan/merdivenden \düşmek vom Pferd/von der Leiter stürzen
    bir şeyin içine \düşmek in etw hineinfallen
    ayağı takılıp düştü er ist gestolpert und hingefallen
    el için çukur [o kuyu] kazan, kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein
    2) ( tansiyon); sinken; ( fam) absacken; ( basınç) abfallen
    bana ne kadar düşüyor? wie viel fällt für mich ab?
    3) ( yanılgıya) erliegen
    4) jur ( haklar) erlöschen
    5) ( acze) geraten (-e in); ( rast gelmek) geraten (-e an)
    esir \düşmek in Gefangenschaft geraten
    birinin pençesine \düşmek ( fam) in jds Fänge geraten
    tam adamına \düşmek bei jdm an den Falschen geraten
    6) verfallen (in)
    fakir \düşmek in Armut verfallen
    7) ling ausfallen, wegfallen
    8) zufallen
    bu görev/ödev bana düştü diese Pflicht/Aufgabe ist mir zugefallen
    9) ( uçak) abstürzen
    uçak denize düştü das Flugzeug stürzte ins Meer ab
    II vt ( vergiden) absetzen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > düşmek

  • 8 el

    el s
    1. 1) Hand f
    \el \ele Hand in Hand
    \el çırpmak in die Hände klatschen
    bir şeye \el koymak etw beschlagnahmen [o einziehen], etw sicherstellen
    bir şeyi \el altından satmak etw unter der Hand verkaufen
    \elde etmek ( bir şeyi) erlangen/erreichen/bekommen; ( bir kimseyi) (für sich) gewinnen, erobern; ( kendi hizmetine almak) abwerben
    birini bir şey için \elde etmek jdn für etw gewinnen
    bir şeyi \elde tutmak etw besitzen
    \elden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund leben
    \elden çıkmak abhandenkommen
    bir şeyi \ele almak ( fig) etw in die Hand nehmen, etw anpacken, etw ergreifen; ( konuyu, sorunu) behandeln
    birini/kendini \ele vermek jdn/sich verraten
    \eli ayağı yatağa bağlı olmak ( fig) o ( fam) ans Bett gefesselt sein
    \eli dar(da) olmak ( fam) knapp bei Kasse sein
    \elim kolum bağlı ( fig) o ( fam) mir sind die Hände gebunden
    \elimde değil es liegt nicht in meiner Hand, ich kann nichts dafür
    \elinde olmak/olmamak etwas/nichts dafürkönnen
    \elinden geleni yapmak sein Bestes [o Bestmögliches] tun, sein Äußerstes tun, alles Menschenmögliche tun
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    \elinden gelmiyormuş gibi yapma! stell dich nicht so ungeschickt an!
    \elinden iyi iş gelmek geschickt sein
    bir şeyi \eline almak etw in [o auf] die Hand nehmen
    birinin \eline su dökemez olmak ( fig) jdm nicht das Wasser reichen können
    bir şeyde \elini çabuk tutmak ( fam) mit etw schnell bei der Hand sein
    \elini kolunu sallaya sallaya mit leeren Händen
    birinin \elini sıkmak jdm die Hand schütteln [o drücken]
    bir şeyden \elini ayağını çekmek sich zurückziehen von etw
    \elini ayağını öpeyim ich flehe dich an
    birine \elini uzatmak jdm die Hand reichen
    bir \el bir \eli yıkar, iki \el bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere
    birinci/ikinci \elden aus erster/zweiter Hand
    çek \elini! Hände weg!
    sol/sağ \el(de) linke(r) /rechte(r) Hand
    \elle tutulur gözle görülür greifbar, handgreiflich; ( çok belirgin) deutlich erkennbar
    bu \el das liegt auf der Hand
    2) ( güç) Macht f
    \elinden geleni yapmak alles tun, was in seiner Macht steht, sein Bestes geben
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    3) ( iskambilde)
    iyi bir \eli olmak ein gutes Blatt (auf der Hand) haben
    2. s
    1) ( yabancı) Fremde(r) f(m)
    \el için çukur [o kuyu] kazan, kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein
    \el kazanıyla aş kaynatmak ( fig) sich mit fremden Federn schmücken
    2) ( ülke) Land nt; ( yurt) Heimat f
    3) ( halk) Volk nt
    4) ( reg) ( aşiret) Volksstamm m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > el

  • 9 kendi

    I adj eigen
    \kendi ekseni etrafında dönmek sich um die eigene Achse drehen
    \kendi evim mein eigenes Haus
    \kendi kabuğuna çekilmek ( fig) sich abkapseln
    \kendi kanatlarıyla uçmak ( fig) sein eigener Herr sein
    \kendi kuyusunu \kendi kazmak ( fig) o ( fam) sich sein eigenes Grab schaufeln
    \kendi yağıyla kavrulmak ( fig) o ( fam) im eigenen Saft schmoren; ( kimseye ihtiyacı olmamak) auf eigenen Füßen stehen
    onu \kendi gözümle gördüm ich habe es mit eigenen Augen gesehen
    II pron sich
    \kendinden geçmek ( fam) ( bayılmak); in Ohnmacht fallen; ( fam) ( coşkuya kapılmak) außer sich geraten (ganz) aus dem Häuschen geraten; ( fam) ( uyuya kalmak) einnicken
    \kendine mal etmek sich aneignen
    (\kendi) \kendini aldatmak sich (selbst) betrügen
    \kendini asmak sich erhängen
    \kendini birisinin yerine koymak sich in jdn hineinversetzen
    III pron selbst
    \kendim ich selbst
    \kendin du selbst
    \kendine iyi bak! pass gut auf dich auf!
    \kendini benim yerime bir koysana! versetz dich doch mal in meine Lage hinein!
    bunu \kendin mi yaptın? hast du das selbst gemacht?
    bunu \kendisi yapsın er soll das selbst machen
    el için çukur [o kuyu] kazan, \kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kendi

См. также в других словарях:

  • Kuyu — is one of the 180 woredas (districts) in the Oromia Region of Ethiopia. Part of the Semien Shewa Zone, Kuyu is bordered on the south and west by the Muger River which separates it from the Misraq Welega Zone, on the north by Wara Jarso, on the… …   Wikipedia

  • kuyu — is. 1) Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu. H. Taner 2) Toprağa kazılan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Kuyu — Doppelstatuette der Kuyu Die Kuyus (auch Koyo, französisch Kouyous) sind ein zentralafrikanisches Volk der Republik Kongo. Sie sind inzwischen auch in der Hauptstadt des Landes, Brazzaville, präsent. Die große Mehrheit der Kuyu bekennt sich… …   Deutsch Wikipedia

  • kuyu açmak — kuyu yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuyu topuğu — is., mdn. Kuyunun yapısını, kuyu başındaki tesisleri, çökme sırasında oluşabilecek hasara veya zarara karşı korumak amacıyla kuyu çevresinde bırakılan güvenlik topuğu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Kuyu (woreda) — 9°20′N 39°15′E / 9.333, 39.25 Kuyu est un des 180 woredas de la région Oromia …   Wikipédia en Français

  • kuyu — kangı, hangısı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuyu bileziği — is. Su kuyusunun ağzına oturtulan tek parça yontma taş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuyu fındığı — is., bit. b. Yeşilken toprağa gömülerek ayrı bir çeşni verilen fındık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuyu kebabı — is. Toprak altında özel olarak kazılıp hazırlanmış kuyuda pişirilen çebiç veya kuzu etinden yapılan kebap …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuyu suyu — is. Kuyudan çıkarılan, genellikle sulamada kullanılan su …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»