-
1 kalmak
оста́ться* * *- ır1) остава́тьсяbaş başa kalmak — остава́ться вдвоём / наедине́
buna ihtiyaç kalmadı — необходи́мость в э́том отпа́ла
bir ton kömür kaldı — оста́лась одна́ то́нна у́гля
2) пробы́ть, прожи́тьAmerika'da yıllarca kaldı — он мно́гие го́ды про́жи́л в Аме́рике
3) остана́вливаться, пребыва́тьsiz nerede kalıyorsunuz? — вы где остана́вливаетесь?
4) оста́ться на второ́й годçocukların içinde kalanlar da var geçenler de — среди́ дете́й есть и оста́вленные на второ́й год, и переше́дшие
5) -e откла́дываться, быть отсро́ченным ( на какое-то время)gitmemiz cumaya kaldı — наш отъе́зд отло́жен на пя́тницу
6) -e достава́ться (кому-л. что-л. сделать); переходи́ть к комуbu iş size mi kaldı? — а) э́то де́ло доста́лось вам?; б) ва́ше ли э́то де́ло?
7) оста́ться, доста́тьсяçiftlik ana babasından kalmış — име́ние ему́ [д]оста́лось от роди́телей
8) - den оста́ться без чегоmisafir geldi, gezmeden kaldık — го́сти пришли́, мы оста́лись без прогу́лки
işten kalmak — оста́ться без рабо́ты
9) останови́ться; встатьaraba yarı yolda kaldı — маши́на ста́ла на полпути́
o iş şimdilik kaldı — э́то де́ло пока́ приостанови́лось
10) - le ограни́чиваться, дово́льствоваться чемiş yalnız dayak atmakla kalmadı — де́ло не ограни́чилось то́лько побо́ями
11) оста́ться каким-л., быть в каком-л. состоя́нии / положе́нииaç kalmak — оста́ться голо́дным
cahil kalmak — оста́ться неве́жественным
fakir kalmak — оста́ться бе́дным
iki kardeş öksüz kaldı — два бра́та оста́лись сиро́тами
oda toz içinde kaldı — в ко́мнате всё бы́ло в пыли́
yalnız kalmak — оста́ться в одино́честве
12) с деепр. на -a, -ıp передаёт продолжительность действия, удивление, изумлениеdonakalmak, donup kalmak — засты́ть на ме́сте
şaşa / şaşıp kalmak — удиви́ться
••- kalsa- kalırsa
- bana kalırsa siz yanılıyorsunuz
- ona kalsa bize hiçbir şey vermez
- kalır yeri yok -
2 yarı
1.1) полови́наyarı yolu aldık — мы прошли́ полови́ну пути́
bu evin yarısı onun — полови́на э́того до́ма его́
ürünün yarısı çürüdü — полови́на урожа́я сгнила́
2) спорт. тайм2.birinci yarıda dört gol attık — в пе́рвом та́йме мы заби́ли четы́ре го́ла
пол, полуyarı çıplak — полуго́лый
yarı resmî — полуофициа́льный
yarı pişmiş — недова́ренный
yarı yolda bırakmak — а) оставля́ть на полпути́; б) оста́вить незако́нченным
yarıda kalmak — остава́ться незако́нченным
См. также в других словарях:
yolda kalmak — kaza, doğal afet vb. sebeplerden olayı yolda ilerleyememek, gideceği yere varamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaya kalmak — 1) istediği şeyi yapamaz duruma gelmek Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar. M. Ş. Esendal 2) binecek bir şeyi olmamak 3) yardımcısız kalmak İddiası sosyal adalet ilkesi bazında oldukça yaya kalmıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü yolda (veya yollarda) kalmak (veya olmak) — birinin gelmesini merak, istek veya özlemle beklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
durmak — nsz, ur 1) Hareketsiz durumda olmak Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) İşlemez olmak, çalışmamak Bileğimdeki saat durmuş. A. Gündüz 3) Bir yerde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarı — sf. 1) Bir bütünü oluşturan iki eşit parçadan her biri, nısıf 2) Bir şeyin yarısı kadar olan, yarım olan Yarı yolu aldık. Yarı mesafede. 3) is. Futbolda 45 dakikalık her iki devreden biri Birinci yarıda dört gol attık. 4) zf. Gereğinden az, tam… … Çağatay Osmanlı Sözlük