-
61 varsayım
'varsayım Hypothese f;bir varsayımdan yola çıkmak von einer Hypothese ausgehen -
62 revan
-
63 abfahren
ab|fahrenauf den Typ fahre ich ab o tipe bitiyorum;sie ließ ihn \abfahren gitsin diye bıraktıIII vrabgefahrene Reifen kabak lastikler -
64 anknüpfen
an|knüpfenI vt1) ( anknoten) bağlamak (an -e)Beziehungen \anknüpfen ilişki kurmakII vian etw \anknüpfen ( eine Verbindung mit etw herstellen) bir şeyle bağlantı kurmak; ( etw als Ausgangspunkt benutzen) bir şeyden yola çıkmak -
65 aufbrechen
-
66 aufmachen
auf|machen2) ( gründen) açmakIII vrsich \aufmachen ( aufbrechen) yola çıkmak [o koyulmak] (zu -e doğru) -
67 ausrücken
aus|rücken1) harekete geçmek, yola çıkmak -
68 Fahrt
auf der \Fahrt yolda;eine \Fahrt antreten yola çıkmak;eine \Fahrt Fahrt ins Blaue machen ( fam) hedefi belli olmayan bir gezi yapmak;gute \Fahrt! iyi yolculuklar!;freie \Fahrt haben yolu açık olmakin voller \Fahrt tam seyir halinde3) ( Geschwindigkeit) hız;in voller \Fahrt tam hız; -
69 Heimreise
-
70 Heimweg
Heimweg meve dönüş yolu;auf dem \Heimweg eve dönerken;sich auf den \Heimweg machen eve doğru yola çıkmak -
71 losfahren
los|fahren ['lo:s-]auf jdn \losfahren birinin üstüne yürümek -
72 starten
-
73 sail
yelken; yelkenli; yelkenli gezintisi, deniz yolculugu; yeldegirmeni kanadi, yelkenli, gemi, vb. ile gitmek; su üzerinde seyretmek, gitmek; (yelkenli, gemi, vb.) yönetmek, götürmek; yelken açmak, yola çikmak; süzülmek; kolayca geçmek -
74 set off
yolculuga baslamak, yola çikmak; (bomba, vb.) patlatmak; daha göze çarpar hale getirmek, meydana çikarmak; -e neden olmak, baslatmak -
75 wend one's way
agir agir gitmek; ayrilmak, gitmek, yola çikmak -
76 de
Iprép ("de" devient "d'" devant une voyelle ou un "h" muet ; de + le devient "du" et de + les devient "des")1 lieu -den2 lien -(n)in3 but -(y)iş4 matière -den5 mesure -lik6 moyen -(y)le7 cause -den8 -leyin◊partir de nuit / de bonne heure — geceleyin yola çıkmak
9 du... au... -den... -(y)e...10 par -(n)in11 -den12 -(n)in13 sıfattan sonra14 zarftan sonra◊Il y a trop de bruit. — Çok gürültü var.
IIart (de + le devient "du" et de + les devient "des")quantité nicelik bildirir◊manger de la viande / du poisson / des œufs — et yemek
◊Je ne bois pas d'alcool. — Alkollü içki içmem.
art ("de" devient "d'" devant une voyelle ou un "h" muet)pluriel de "un" sıfat önünde "un" veya "une" çoğulu -
77 partire (per)
i (-ye doğru) yola çıkmak isc- -
78 вставать
ayağa kalkmak; doğmak; sığmak,girmek; ortaya çıkmak; durmak (faaliyet/saat)* * *несов.; сов. - встава́ть1) врз (ayağa) kalkmak; çıkmak (на стул и т. п.)встава́ть на ковёр — halıya basmak
2) (о солнце, луне) doğmak3) ( умещаться) sığmak, girmek4) в соч.встава́ть на защи́ту ро́дины / оте́чества — vatan savunmasına koşmak
встава́ть перед глаза́ми — gözlerinin önüne gelmek
6) разг. durmakчасы́ вста́ли — saat durdu
заво́д встал — fabrika faaliyetini durdurdu
••встава́ть на путь социали́зма — sosyalizm yoluna girmek
встава́ть на путь обма́на — hile yoluna gitmek
встава́ть на оши́бочный путь — yanlış bir yola gitmek
они́ вста́ли на путь злоупотребле́ний — onlar suiistimal yolunu tuttu
встава́ть на сто́рону кого-л. — birinin tarafını tutmak; birinde yana çıkmak
лежа́ть не встава́я (о больном) — yataklara döşenmek
-
79 Weg
Weg <-(e) s, -e> [ve:k] mam \Wege yolda;jdm den \Weg ebnen ( fig) birinin işini kolaylaştırmak;jdm über den \Weg laufen birinin yoluna çıkmak, birinin yolda karşısına çıkmak;jdn/etw aus dem \Weg räumen ( fam) bir kimseyi/şeyi temizlemek;etw/jdm aus dem \Weg gehen bir şeyden/kimseden kaçınmak;jdm im \Weg stehen birine engel olmak;sich jdm in den \Weg stellen birinin yolunu kesmek, birini yoldan çevirmek, birinin gitmesine engel olmak;steh hier nicht im \Weg rum! ortalıkta durmasana!;jdm nicht über den \Weg trauen birine hiç güveni olmamak;die Post liegt auf meinem \Weg postane yolumun üzerinde;wohin des \Weges? nereye böyle [o gidiyorsun] ?2) ( Strecke) yol, mesafe; (Reise\Weg) yol;auf halbem \Weg(e) stehen bleiben yarı yolda kalmak;auf halbem \Weg umkehren yarı yoldan dönmek;etw zu \Wege bringen bir işin yolunu yapmak;etw in die \Wege leiten bir şeyi yoluna koymak;Schritte in die \Wege leiten önlemler almak;sich auf den \Weg machen yola koyulmak [o çıkmak];vom rechten \Weg abkommen doğru yoldan ayrılmak, yolunu sapıtmak;daran führt kein \Weg vorbei bunun başka yolu yoktur;er ist auf dem besten \Weg... bu gidişle...;unsere \Wege trennen sich hier yollarımız burada ayrılıyorauf legalem \Weg legal [o yasal] yoldan;auf schriftlichem \Wege yazılı olarak -
80 go astray
azmak, yoldan çıkmak, azıtmak, kötü yola düşmek, yanlış yola sapmak, kaybolmak, hata yapmak (hesap vb.)
См. также в других словарях:
yola çıkmak — 1) araca binmek üzere yol üstünde durmak 2) bir yere varmak için bulunduğu yerden ayrılarak yolculuğa başlamak, harekete geçmek Yola öğle yemeğinden sonra çıktık. S. Kocagöz 3) herhangi bir şeyi esas alarak, oradan başlayarak Bir roman konusundan … Çağatay Osmanlı Sözlük
yola (veya yollara) düşmek — yola çıkmak, yol almaya başlamak Yâre gidecek günümdür / Düşem yollara yollara. Erzurumlu Emrah … Çağatay Osmanlı Sözlük
yola düzülmek — gidilecek yere doğru yola çıkmak Rüzgâr, karanlığı karıştırır gibi garip bir ahenk içinde eserken biz de yolumuza koyulduk. H. E. Adıvar Eh, dedik, elbette orada bir çaresini bulurlar ve yola düzüldük. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yola revan olmak — esk. yola çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yola gitmek — yolculuğa çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
revan olmak — yola çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yelken açmak — yola çıkmak için hareket etmek Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
yelken basmak — yola çıkmak, hareket etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hareket etmek — 1) yola gitmek, yola çıkmak Ne vakit hareket edeceğiz, Kenan? Yarın mı? Ö. Seyfettin 2) vücudu oynatmak, kıpırdatmak veya kımıldamak, devinmek 3) davranmak İnsan bu kadar ölçülü hareket eder mi, edemez mi?. H. E. Adıvar 4) fiz. devinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük