-
1 удел
-
2 язмыш
yazgı, yazı, alınyazısı, kader -
3 fate
yazgi, alinyazisi, kader; son, akibet, ölüm; kismet, gelecek -
4 predestination
yazgi, alinyazisi, kader, kismet; alinyazisina inanma -
5 قدر
Iقَدَّرَ1. oranlamakAnlamı: akıl yoluyla hüküm vermek, tahmin etmek2. kararlamakAnlamı: tahmin etmek3. görmek4. addetmekAnlamı: saymak5. kestirmekAnlamı: tahmin etmek6. ölçümlemekAnlamı: takdir etmek7. zannetmekAnlamı: sanmak, bir şeyin olmuş olabileceğine daha çok inanmak8. değerlendirmekIIقَدَر1. yazıAnlamı: alın yazısı, yazgı2. seksiyonAnlamı: bölüm3. yazgıAnlamı: alın yazısı, kader4. kaderAnlamı: alın yazısı, yazgı5. alın yazısıAnlamı: yazgı, talih, kader, mukadderat6. cüz7. bölümقَدْر1. kerteAnlamı: derece, radde2. ciddiyetAnlamı: ağır başlılık, ciddîlik3. büyüklükAnlamı: büyük olma durumu, ululuk4. nicelikAnlamı: kemiyet, miktar5. kemiyetAnlamı: nicelik6. atraksiyonAnlamı: gazino gibi yerlerde yapılan, eğlendirici, ilgi çekici gösteri7. değerAnlamı: bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, kıymetIVقِدْرtencereAnlamı: içinde yemek pişirilen metal kap -
6 نصيب
نَصِيب1. bazıAnlamı: birtakım, kimi, bazısı, ara sıra, arada bir, kimi vakit2. hakAnlamı: bir pay3. mukadderatAnlamı: yazgı4. kaderAnlamı: alın yazısı, yazgı5. hisseAnlamı: pay, nasip6. kısmet7. kontenjanAnlamı: pay oranı8. kota9. payAnlamı: birden fazla10. talihAnlamı: şans, baht11. nasipAnlamı: birinin payına düşen şey12. birtakımAnlamı: belirsiz olarak çokluğu anlatır13. şansAnlamı: talih, baht, felek14. felekAnlamı: talih, baht, şans15. bahtAnlamı: talih, kader, şans16. alın yazısıAnlamı: yazgı, talih, kader, mukadderat17. cüz -
7 участь
talih,yazgı,kader* * *жtalih; yazgı, kader, akıbetего́ пости́гла та же у́часть — aynı akıbete uğradı
-
8 fate
n. kader, kısmet, alın yazısı, tâlih, akibet, felâket, son, ecel, felek, kader tanrıçası* * *1. kader 2. yazgı* * *[feit]1) ((sometimes with capital) the supposed power that controls events: Who knows what fate has in store (= waiting for us in the future)?) yazgı, kader, kısmet, alın yazısı2) (a destiny or doom, eg death: A terrible fate awaited her.) son, sonuç, akibet•- fatalism- fatalist
- fatalistic
- fated
- fateful -
9 حظ
حَظّ1. yazıAnlamı: alın yazısı, yazgı2. yazgıAnlamı: alın yazısı, kader3. kutAnlamı: uğur, baht4. şanslılıkAnlamı: talihli olma durumu5. talihAnlamı: şans, baht6. şansAnlamı: talih, baht, felek7. bahtAnlamı: talih, kader, şans8. felekAnlamı: talih, baht, şans -
10 قسمة
قِسْمَة1. nasipAnlamı: kısmet, baht, talih2. bazıAnlamı: birtakım, kimi, bazısı, ara sıra, arada bir, kimi vakit3. yazıAnlamı: alın yazısı, yazgı4. taksimAnlamı: bölme, parçalara ayırma5. yazgıAnlamı: alın yazısı, kader6. bölüAnlamı: bölme işaretinin (/) okunuşu7. kısmet8. birtakımAnlamı: belirsiz olarak çokluğu anlatır9. cüz -
11 tale
kader, yazgıbaht, kader, yazgı -
12 судьба
ж1) kader, yazgı, alınyazısıзла́я судьба́ — kara yazı, yaman tecelli
бро́сить вы́зов судьбе́ — kadere meydan okumak
испыта́ть на себе́ уда́р судьбы́ — feleğin sillesini yemek
2) baht, talih, nasip (-bi)испыта́ть судьбу́ — bahtını denemek
его́ пости́гла та же судьба́ — aynı akıbete uğradı
••каки́ми судьба́ми? — seni / sizi buraya hangi rüzgar attı?
не судьба́ мне... — kaderimde......mak yokmuş
-
13 doom
n. kör talih, kader, alın yazısı, ölüm, ölüm cezası, karar, hüküm* * *1. son bul (v.) 2. kaçınılmaz son (n.)* * *[du:m] 1. noun(fate, especially something terrible and final which is about to happen (to one): The whole place had an atmosphere of doom; His doom was inevitable.) kötü yazgı, fecî akıbet2. verb(to condemn; to make certain to come to harm, fail etc: His crippled leg doomed him to long periods of unemployment; The project was doomed to failure; He was doomed from the moment he first took drugs.) mahkum etmek/olmak -
14 seal
n. mühür, damga, kaşe, kurşun mühür, mühürlü mum, sır tutma, ağzı sıkı olma, ayıbalığı, fok————————v. mühürlemek, damgalamak, belirlemek (yazgı), kapamak, kapatmak, fok avlamak, ayıbalığı avlamak* * *1. mühürle (v.) 2. mühür (n.) 3. sızdırmaz yap (v.) 4. kapak (n.)* * *I 1. [si:l] noun1) (a piece of wax or other material bearing a design, attached to a document to show that it is genuine and legal.) mum, mühür2) (a piece of wax etc used to seal a parcel etc.) mühür mumu3) ((something that makes) a complete closure or covering: Paint and varnish act as protective seals for woodwork.) conta, keçe2. verb1) (to mark with a seal: The document was signed and sealed.) mühürlemek2) ((negative unseal) to close completely: He licked and sealed the envelope; All the air is removed from a can of food before it is sealed.) kapamak, tıkamak3) (to settle or decide: This mistake sealed his fate.) karara bağlamak•- seal of approval
- seal off
- set one's seal to II [si:l] noun(any of several types of sea animal, some furry, living partly on land.) ayı balığı, fok- sealskin -
15 dispensation
n. dağıtım, dağıtma, muafiyet, hariç tutma; bağışıklık; kader; yazgı, vazgeçme* * *dağıtma -
16 ordinance
n. yönetmelik, talimatname, ferman, ayin, alın yazısı, yazgı* * *düzen -
17 predestination
n. yazgı, alın yazısı, kader, kısmet, allah'ın takdiri, takdiri ilâhi* * *kader -
18 sealed
adj. mühürlü, belirlenmiş (yazgı), kapalı, gizli* * *1. mühürle (v.) 2. mühürlenmiş (adj.) -
19 حظ
baht; felek; kut; şans; şanslılık; talih; yazgı; yazı -
20 قدر
addetmek; alın yazısı; atraksiyon; bölüm; büyüklük; ciddiyet; cüz; değer; değerlendirmek; görmek; kader; kararlamak; kemiyet; kerte; kestirmek; nicelik; ölçümlemek; oranlamak; seksiyon; tencere; yazgı; yazı; zannetmek
См. также в других словарях:
Yazgı — Infobox Film name = Yazgı image size = caption = director = Zeki Demirkubuz producer = Zeki Demirkubuz writer = Albert Camus,Zeki Demirkubuz narrator = starring = music = cinematography = Ali Utku editing = Zeki Demirkubuz distributor = Mavi Film … Wikipedia
yazgı — is., din b. Tanrı nın uygun görmesi, Tanrı nın isteği, kader, ezelî takdir, yazı, alın yazısı, hayat, kader, mukadderat, takdiriilahî Üçüncü dünya ülkelerinin yazgısına daha yakınlık duyuyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazğı — (İmişli) siyahıyaalma. – Yazğıda bu uşağ balaceydi … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
Zeki Demirkubuz — (born October 1, 1964 in Isparta, Turkey) is a contemporary Turkish film director, screenwriter, producer and film editor. Biography He was born on October 1, 1964 in Isparta. He dropped out of highschool, and started working in a textile… … Wikipedia
Zeynep Tokuş — (born 1977 in Ankara) is a Turkish actress and former beauty pageant winner. Recently, she won the title of the TV show Turkish version of Dancing on Ice .BiographyShe was educated in graphic design at the Bilkent University in Ankara.In 1998,… … Wikipedia
Wahbi Al-Hariri — en 1982 au studio. Nom de naissance Mohamed Wahbi Al Hariri Al Rifai Activité … Wikipédia en Français
Albert Camus — Infobox Philosopher name = Albert Camus caption = Portrait from New York World Telegram and the Sun Newspaper Photograph Collection region = Western Philosophy era = 20th century philosophy color = lightsteelblue name = Albert Camus birth = 7… … Wikipedia
Cinema of Turkey — Dry Summer won the Golden Bear at the 14th Berlin International Film Festival Turkish cinema is an important part of Turkish culture, and has flourished over the years, delivering entertainment to audiences in Turkey, expatriates across Europe,… … Wikipedia
Fikret Hakan — Infobox actor bgcolour = silver name = Fikret Hakan birthname = Bumin Gaffar Çitanak birthdate = Birth date and age|1934|4|23|mf=y location = Balıkesir, TurkeyFikret Hakan (born Bumin Gaffar Çitanak on April 23, 1934, in Balıkesir, Turkey) is a… … Wikipedia
Wahbi Al-Hariri — (Mohamed) Wahbi Al Hariri Rifai (1914 1994) was an Arab American artist, architect, and world renowned author. Biography Wahbi Al Hariri was born in 1914 in Aleppo, Syria. He also lived in France, Italy, Lebanon, Saudi Arabia, and the United… … Wikipedia
Demirkubuz — Zeki Demirkubuz (1. Oktober 1964 in Isparta, Türkei) ist ein türkischer Regisseur, Drehbuchautor und Filmproduzent. Er wurde für drei Jahre am Alter von 17 für angebliche kommunistische Tätigkeiten eingesperrt. Nach seiner Freilassung fing er… … Deutsch Wikipedia