-
1 yıkamak
bulaşık yıkamak Geschirr spülen;çamaşır yıkamak Wäsche waschen -
2 yıkamak
-
3 bulaşık
bulaşık <- ğı> beschmiert; beschmutzt; Abwasch m, schmutzige(s) Geschirr; gewälzt (z.B. in Mehl); unrein; infiziert (-le mit); Person fam zudringlich; Sache unpassend; Schiff mit infizierten Kranken an Bord;bulaşık deterjanı Spülmittel n;bulaşık iş dunkle Angelegenheit;bulaşık makinası Geschirrspülmaschine f;bulaşık suyu Aufwaschwasser n;bulaşık yıkamak aufwaschen -
4 çamaşır
çamaşır Wäsche f; Waschtag m;çamaşır makinesi Waschmaschine f;çamaşır suyu (chlorhaltiges) Bleichmittel n;çamaşır tozu Waschpulver n;çamaşır yıkamak Wäsche waschen;çamaşıra gitmek als Wäscherin arbeiten gehen;iç çamaşırı Unterwäsche f -
5 el
el1 Hand f; Vorderfuß m; eine Partie f Schach usw, ein Spiel n; beim Schachspiel z.B. Zug m; Reihe f; fig Vermittlung f; Gewalt f;el altında olmak etwas griffbereit haben;el altından heimlich;-e el atmak die Hand ausstrecken, greifen nach; jemanden streng halten; sich interessiert zeigen (an D);el ayak alle (Menschen);el ayası Handteller m;el bağlamak die Hände ehrerbietig übereinanderlegen;el bende (oyunu) Art Haschespiel n;şimdi el bende! jetzt komme ich (an die Reihe);el çabukluğu Handfertigkeit f; fig Gerissenheit f;el çantası Handtasche f;el çırpmak in die Hände klatschen;el değmeden hazırlanmış maschinell (und hygienisch) hergestellt;el değmemiş ungebraucht;el ele vermek sich die Hände reichen;el emeği manuelle Arbeit; handgearbeitet; Lohn m;el erimi in Reichweite;el freni Handbremse f;el işi Handarbeit f;el katmak sich einmischen; eingreifen;-e el koymak sich einer Sache (G) annehmen; fig in die Hand nehmen (A); beschlagnahmen; sich (D) etwas aneignen;el sanatları Kunstgewerbe n;el sıkmak jemandem die Hand drücken;el sokmak sich einmischen;el topu Handball m;-e el vermek jemandem behilflich sein;el vurmak in die Hände klatschen (um jemanden zu rufen);el vurmamak keinen Finger rühren;el yazılı handgeschrieben;el yazısı allg Handschrift f (a Gegenstand), Manuskript n;el yazması Handschrift f; handgeschrieben;el yordamıyla durch Tasten;elde beim Rechnen: elde var beş … fünf im Sinn;elde bir feststehend;elde bulunmak vorliegen;elde edilmez uneinnehmbar;elde etmek beschaffen; Bodenschätze usw gewinnen; ziehen; jemanden abwerben; erobern; einnehmen;elde mi? (ganz) unmöglich!;eldeki vorliegend, vorhanden;elden persönlich, selbst, von mir aus;elden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund leben;-i elden bırakmak verzichten (auf A);elden çıkarmak veräußern, abstoßen (A);elden düşme aus zweiter Hand;elden geçirmek durchsehen, überprüfen;elden geldiği ölçüde in möglichst großem Umfang;(-in) elden gelmek (jemandem) möglich sein; fam Geld rausrücken, blechen;elimden dikiş gelmiyor ich kann nicht nähen;elden gitmek verloren gehen, einer Sache (G) beraubt werden;ele alınır recht nützlich;ele alınmaz miserabel;ele geçmek in die Hände fallen;ele vermek jemanden ausliefern, verraten; fig verraten (z.B. Alter);eli açık freigebig;eli bayraklı Streithammel m; Aufrührer m;eli boş mit leeren Händen; mittellos; beschäftigungslos;eli çabuk behände, flink; geschickt;onun eli kolu bağlı ihm sind die Hände gebunden; er steht tatenlos da;-de eli olmak seine Hand (bei D) im Spiele haben;eli yordamlı bewandert, erfahren;elinde bulunmak (oder olmak) haben; besitzen; beherrschen;elinde ekşimek liegen bleiben, fam schmoren;elinde kaldı (er/sie) ist die Ware nicht losgeworden;elinden gelen sein Möglichstes (zu tun);elinden gelirse … wenn es in seiner Macht steht, …;elinden tutmak für jemanden sorgen;-in eline bakmak auf jemanden (materiell) angewiesen sein;-in eline geçmek Geld verdienen, bekommen;-in eline kaldım (er/sie) war ( oder ist) meine einzige Stütze;elini sürmemek nicht berühren; sich nicht herablassen;-e elini uzatmak jemanden unterstützen;-den elini yıkamak die Finger von (D) lassen;elinin altındadır etwas steht zu seiner Verfügung;elin(iz)e sağlık gut gelungen!, danke schön! (für Essen und handwerkliche Tätigkeiten);eller yukarı! Hände hoch!el2 Volk n; Land n; Heimat f; Fremde(r); Außenseiter m;el gün alle, (das) Publikum, die anderen;el oğlu (der) Fremde -
6 gıcır
gıcır gıcır yıkamak sauber abwaschen; auf Hochglanz putzen-i gıcır gıcır gıcırdatmak mit den Zähnen knirschen;gıcır gıcır ötmek Treppe, Tür knarren;gıcır gıcır ses çıkmak Schnee knirschen -
7 yıkanmak
-
8 yıkar
-
9 bulaşık
-
10 çamaşır
-
11 para
para sGeld nt, Währung f\para basmak Geld drucken; (kumarda ortaya \para koymak) Geld setzen\para bozmak Geld wechseln\para çekmek Geld abheben; ( sızdırmak) Geld abzapfen\para harcamak Geld ausgebenbirinden \para koparmak ( fam) jdm Geld abknöpfen\para yıkamak ( fig) Geld waschen\parasına oynamak um Geld spielenbir şeyi \paraya çevirmek etw zu Geld machensağlam \para wirtsch harte Währung -
12 yıkama
-
13 yıkatmak
См. также в других словарях:
yıkamak — i 1) Su veya başka bir sıvı kullanarak bir şeyi temizlemek Kazı yıkayıp temizlemişler, sonra da parçalayıp tencereye koymuşlar. Ç. Altan 2) kim. Çözünmeyen bir çökeltiden ayrılması istenen suda çözünür maddeleri, yıkama yoluyla temizlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyin yıkamak — ruh b. insanı, kendine özgü düşünce ve dünya görüşüne yabancılaştırmak, başka yönde düşünür ve davranır duruma getirmek amacıyla çeşitli yollarla etkilemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bezini yıkamak — 1) bebeklerin altına bağlanan bezi temizlemek 2) mec. çok emek sarf etmek Ben senin az mı bezini yıkadım … Çağatay Osmanlı Sözlük
el yıkamak — (bir işten) o işle olan ilgisini kesmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
RAHZ — Yıkamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çimdirmek — yıkamak … Beypazari ağzindan sözcükler
yuvmak — yıkamak … Beypazari ağzindan sözcükler
çaykamak — yıkamak, ithar eylemek, temizlemek, yumak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yumak — yıkamak. II I, 45, 66, 157, 249 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
RAHS — Yıkamak. * Yumuşak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kırklamak — nsz 1) Lohusa veya yeni doğmuş bebek için kırk günü doldurmak Lohusa kırkladı. 2) i Bir şeyi kırk defa yapmak ve özellikle birçok defa sudan geçirmek, çok yıkamak 3) hlk. Doğumdan kırk gün sonra bebeği törenle yıkamak … Çağatay Osmanlı Sözlük