-
1 yürümek
-
2 yürümek
yürümek v/i (weiter)gehen; (weiter)fahren; gehen, marschieren, laufen; Kind (zu) laufen (anfangen); sich beeilen; gelangen (-e zu); z.B. Wasser kommen, tropfen (-e auf A); Zeit vergehen; fig (glatt) gehen, vorankommen; Zinsen berechnet werden (-den zu);yürüyerek gitmek zu Fuß gehen -
3 yürümek
марширова́ть* * *1) врз. идти́, дви́гаться, ходи́тьçocuk erken yürümeğe başladı — ребёнок на́чал ра́но ходи́ть
işler iyi yürüyor — дела́ хорошо́ иду́т
cins modası aldı yürüdü — пошла́ мо́да на джи́нсы
saat durmadan yürüyordu — часы́ шли без остано́вки
yürüyürek gitmek — пойти́ пешко́м
2) вступа́ть в де́йствие / в си́лу; де́йствовать (о законе и т. п.)bu kanun 1 eylül 1935ten yürür — э́тот зако́н де́йствует с 1 сентября́ 1935 г.
3) наступа́ть, напада́тьordu kaleye yürüdü — а́рмия напа́ла на кре́пость
üstüne yürümek — наступа́ть на кого
4) начисля́ться ( о процентах)bu paranın faizi hâlâ yüzde beşten mi yürüyor? — ра́зве проце́нты на э́ти де́ньги всё ещё начисля́ются из расчёта 5%?
5) разг. умере́тьo da yürümüş — и он ушёл из жи́зни
••- yürü!- Allah yürü ya kulum demiş -
4 yürümek
атлау; бару; йөрү -
5 yürümek
v. ankle, have a walk, hike, pace, step, step up, toddle, tread, walk* * *walk -
6 yürümek
bi rê ve çûn--------birêveçûn--------birêvçûn--------meşîn--------rê ve çûn -
7 yürümek
см. yürmek -
8 yürümek
chodzić -
9 yürümek
1) дви́гаться, ходи́ть, идти́; марширова́ть; шага́тьyürü! — дви́гайся!, шевели́сь!, вперёд!, шага́й!
2) вступа́ть в де́йствие (в си́лу), де́йствовать (о законе и т. п.)3) нача́ть ходи́ть (о ребёнке)çocuk erken yürüdü — ребёнок ра́но пошёл
4) пройти́сь, прогуля́ться5) поспеши́тьbiraz yürüyelim, geç kaldık — поспеши́м, мы [и так] опозда́ли
6) ла́дитьсяişler yürümüyor — дела́ не ла́дятся
7) начисля́ться, счита́ться8) умере́тьo da yürümüş — и он у́мер
-
10 yürümek
-
11 yürümek
лъэсэу кIон, лъакъокIэ кIон -
12 yürümek
سارمشى -
13 yürümek
1. سار [سارَ]Anlamı: adım atarak ilerlemek, gitmek2. مشى [مَشَى]Anlamı: adım atarak ilerlemek, gitmek -
14 yürümek
"to walk; to march; to advance, to make progress" -
15 yürümek
"1. to walk. 2. to march. 3. (for something) to move forward, go forward, go on, advance. 4. to make haste, hurry, go quickly. 5. /a/ (for a tree´s sap) to rise: Dallara su yürümeye başladı. The sap´s begun to rise. 6. (for something) to continue or go on (in a certain manner). 7. (for something) to go well, go as it should. 8. (for interest on money) to accumulate. 9. /a/ (for soldiers) to march on, advance on (a place). 10. /la/ (for a vehicle) to run on, be powered by. 11. (for a machine) to function, work, run. 12. slang to die, pass away. 13. /a/ to go so far as to (do something). 14. (for someone) to resign his job, quit. 15. colloq. (for something) to vanish; (for something) to be stolen, be swiped. 16. /ı/ to walk across, cross. Yürü! Get going!/Get moving! (Allah) yürü ya kulum demiş. colloq. For some reason or other God has seen fit to make him successful and wealthy. " -
16 yürümek
hərəkət etmək, yerimək -
17 yürümek istemeyen
adj. balky -
18 yürümek için çok mu uzak
Is it too far to walk -
19 waddle (ördek gibi) salina salina yürümek, badi badi yürümek
badi badi yürüyüsEnglish to Turkish dictionary > waddle (ördek gibi) salina salina yürümek, badi badi yürümek
-
20 alıp yürümek
идти́ по́лным хо́дом; развора́чиваться; уси́ливаться
См. также в других словарях:
yürümek — nsz 1) Adım atarak ilerlemek, gitmek Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu. H. Taner 2) e Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek Buz dağları güneye yürümüş. 3) Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır aksak yürümek (veya gitmek veya ilerlemek) — 1) yavaş olarak, istenilen hızda olmayarak yürümek (gitmek, ilerlemek) Hava ve su kirlenmesine karşı mücadele ağır aksak yürüdü. 2) düzensiz, aralıklı olarak yürümek (gitmek, ilerlemek) … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşağı yukarı yürümek — bir baştan bir başa yürümek … Çağatay Osmanlı Sözlük
badi badi yürümek (veya gitmek veya koşmak) — ördek gibi iki yana sallanarak yürümek (gitmek, koşmak) Hani biz bir çayırda arabayla geçerken bir boğa çıkageldi, köylü korkudan nasıl badi badi koşmaya başlamıştı? A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dıbır dıbır yürümek — hafif ve düzenli biçimde ses çıkararak yürümek Görevlilerin edalı ve dıbır dıbır yürüyüşleri bir geçit töreni izlenimini verir. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıpış tıpış yürümek — 1) kısa adımlarla çabuk yürümek 2) mec. ister istemez bir yere gitmek veya bir yerden ayrılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
peşinden yürümek — 1) birinin arkasından yürümek, gitmek 2) mec. bir kimseye her konuda uymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hakkın rahmetine kavuşmak (veya Hakka kavuşmak veya Hakka yürümek) — ölmek Hüsmen Hakka kavuştu diye mırıldandı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
izinden yürümek — (birinin) birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
geriye yürümek — huk. öncesini kapsamak İptal kararları geriye yürümez. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
alıp yürümek — az zamanda çok ilerlemek, yayılmak, çoğalmak, artmak Bu kasıt tertibi, aramızı bozabilecek bir cinayet davasının alıp yürümesine, dallanıp budaklanmasına yol açtı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük