-
1 yönelmek
توجه -
2 yönelmek
توجه [تَوَجَّهَ]Anlamı: bir tarafa doğru yüzünü çevirmek -
3 gitmek
1. أطاق [أَطَاقَ]Anlamı: dayanmak2. احتمل [اِحْتَمَلَ]Anlamı: dayanmak3. ارتحل [اِرْتَحَلَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek4. انصرف [اِنْصَرَفَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek5. بلغ [بَلَغَ]Anlamı: bir duruma, bir sonuca ulaşmak6. تجلد [تَجَلَّدَ]Anlamı: dayanmak7. تحمل [تَحَمَّلَ]Anlamı: dayanmak8. تمشى [تَمَشَّى]Anlamı: yürümek, yol almak9. تناسب [تَنَاسَبَ]Anlamı: yakışmak, yaraşmak10. توصل [تَوَصَّلَ]Anlamı: bir duruma, bir sonuca ulaşmak11. خرج [خَرَجَ]Anlamı: yürümek, yol almak12. خطا [خَطَا]Anlamı: yürümek, yol almak13. درج [دَرَجَ]Anlamı: yürümek, yol almak14. دلف [دَلَفَ]Anlamı: yürümek, yol almak15. ذهب [ذَهَبَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek16. راح [راحَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek17. رجل [رَجَلَ]Anlamı: yürümek, yol almak18. رحل [رَحَلَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek19. زاح [زاحَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek20. زال [زالَ]Anlamı: yok olmak, elden çıkmak21. سار [سارَ]Anlamı: yürümek, yol almak22. طاق [طاقَ]Anlamı: dayanmak23. غرب [غَرَبَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek24. غرب [غَرَّبَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek25. كفى [كَفَى]Anlamı: yeter olmak, yetmek, yetişmek26. مشى [مَشَى]Anlamı: yürümek, yol almak27. مضى [مَضَى]Anlamı: bir yer doğru yönelmek -
4 dönmek
1. آب [آبَ]2. آض [آضَ]3. أطاف [أَطَافَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak4. أوب [أَوَّبَ]5. اجتاب [اِجْتابَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak6. استحضر [اِسْتَحْضَرَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak7. استذكر [اِسْتَذْكَرَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak8. امتثل [اِمْتَثَلَ]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek9. انسحب [اِنْسَحَبَ]10. باء [باءَ]11. تأثر [تَأَثَّرَ]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek12. تجول [تَجَوَّلَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak13. تذكر [تَذَكَّرَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak14. ترسم [تَرَسَّمَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak15. تطوف [تَطَوَّفَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak16. تقلب [تَقَلَّبَ]Anlamı: inanç, din ve düşüncesini deiğştirmek17. توجه [تَوَجَّهَ]Anlamı: yönelmek18. ثاب [ثابَ]19. جاب [جَابَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak20. جال [جَالَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak21. حاكى [حاكَى]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek22. حذا [حَذَا]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek23. حكى [حَكَى]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek24. ذكر [ذَكَرَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak25. رجع [رَجَعَ]26. رسب [رَسَبَ]Anlamı: sınıfta kalmak27. عاد [عادَ]28. عاود [عاوَدَ]29. فاء [فاءَ]30. قفل [قَفَلَ]31. قهقر [قَهْقَرَ]32. كر [كَرَّ] -
5 yönelme
توجه [تَوَجُّه]Anlamı: yönelmek işi
См. также в других словарях:
yönelmek — e 1) Belli bir yön tutmak, yüzünü belli bir yöne doğru çevirmek, teveccüh etmek 2) mec. Amaç olarak benimsemek Şiire veda etti ve sanatın başka bir bölümüne yöneldi, hikâye ve romana. Y. Z. Ortaç 3) mec. Hedef almak Suçlamalar bana yöneldi … Çağatay Osmanlı Sözlük
GAŞMERE — Yönelmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tuşlanmak — yönelmek, karşılaşmak II, 243, 344 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bükülmek — nsz 1) Bükme işine konu olmak, katlanmak Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı. F. R. Atay 2) İplik eğrilmek 3) Eğilmek 4) Yönelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğrulmak — nsz 1) Eğik veya eğri bir şey, düz bir duruma gelmek 2) Oturan veya yatan bir kimse toparlanmak, dik bir duruma gelmek Uzandığım yerden hafifçe doğrularak onları çizmeye başlıyorum. R. N. Güntekin 3) e Yönelmek Çocuk hızlı, paytak adımlarla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönmek — nsz, er 1) Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum. Y. Z. Ortaç 2) den, e Geri gelmek, geri gitmek Ertesi gün aynı yoldan Bodrum a döndük. Halikarnas Balıkçısı 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gitmek — e, der 1) Bir yere doğru yönelmek 2) den Bir yerden veya bir işten ayrılmak 3) Çıkmak, ulaşmak Bu yol nereye gider? 4) Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak Her gün çalışmaya gidiyor. 5) nsz Sürmek, devam etmek Ama böyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kutuplanmak — nsz, fiz. 1) İki kutupta toplanmak 2) Pusula ibresi kutba doğru yönelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
pavkırmak — nsz, hlk. 1) Tilki veya çakal ulumak Tok bir çakal toprakta debelenmekte, arada ince ve bembeyaz dişleriyle aya doğru pavkırmaktaydı. O. Kemal 2) Ateş, alev alev yanmak 3) Alev, bir yere doğru yönelmek 4) Çok öfkelenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük