Перевод: со всех языков на арабский

с арабского на все языки

yönelmek

См. также в других словарях:

  • yönelmek — e 1) Belli bir yön tutmak, yüzünü belli bir yöne doğru çevirmek, teveccüh etmek 2) mec. Amaç olarak benimsemek Şiire veda etti ve sanatın başka bir bölümüne yöneldi, hikâye ve romana. Y. Z. Ortaç 3) mec. Hedef almak Suçlamalar bana yöneldi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • GAŞMERE — Yönelmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • tuşlanmak — yönelmek, karşılaşmak II, 243, 344 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • bükülmek — nsz 1) Bükme işine konu olmak, katlanmak Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı. F. R. Atay 2) İplik eğrilmek 3) Eğilmek 4) Yönelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • doğrulmak — nsz 1) Eğik veya eğri bir şey, düz bir duruma gelmek 2) Oturan veya yatan bir kimse toparlanmak, dik bir duruma gelmek Uzandığım yerden hafifçe doğrularak onları çizmeye başlıyorum. R. N. Güntekin 3) e Yönelmek Çocuk hızlı, paytak adımlarla… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dönmek — nsz, er 1) Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum. Y. Z. Ortaç 2) den, e Geri gelmek, geri gitmek Ertesi gün aynı yoldan Bodrum a döndük. Halikarnas Balıkçısı 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gitmek — e, der 1) Bir yere doğru yönelmek 2) den Bir yerden veya bir işten ayrılmak 3) Çıkmak, ulaşmak Bu yol nereye gider? 4) Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak Her gün çalışmaya gidiyor. 5) nsz Sürmek, devam etmek Ama böyle… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kutuplanmak — nsz, fiz. 1) İki kutupta toplanmak 2) Pusula ibresi kutba doğru yönelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pavkırmak — nsz, hlk. 1) Tilki veya çakal ulumak Tok bir çakal toprakta debelenmekte, arada ince ve bembeyaz dişleriyle aya doğru pavkırmaktaydı. O. Kemal 2) Ateş, alev alev yanmak 3) Alev, bir yere doğru yönelmek 4) Çok öfkelenmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»